Dilan Esen Tıp Haftası kapsamında “Sağlık alanının giderek derinleşen yoğun sorunlarıyla karşı karşıyayız” diyen Türk Tabipler Birliği (TTB), bugün İstanbul’da Büyük Hekim Yürüyüşü düzenledi. Yürüyüş Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bahçesinden başladı, eski tıbbiye binasının önünde sona erdi. Yürüyüş Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından düzenlendi. Yürüyüşe Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Devrimci Sağlık […]

TTB’den Büyük Hekim Yürüyüşü: Yılmıyoruz, bıkmıyoruz, korkmuyoruz

Dilan Esen

Tıp Haftası kapsamında “Sağlık alanının giderek derinleşen yoğun sorunlarıyla karşı karşıyayız” diyen Türk Tabipler Birliği (TTB), bugün İstanbul’da Büyük Hekim Yürüyüşü düzenledi. Yürüyüş Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bahçesinden başladı, eski tıbbiye binasının önünde sona erdi.

Yürüyüş Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından düzenlendi. Yürüyüşe Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Devrimci Sağlık İş Sendikasi (Dev-Sağlık İş), Tüm Radyoloji Teknisyenler ve Teknikerleri Derneği (TÜM-RAD DER), Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER) ve Türkiye Psikologlar Derneği (TPD) destek verdi.

Herkes için eşit sağlık sistemi

Yürüyüşün sona ermesinin ardından ilk olarak İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip bir konuşma gerçekleştirdi.

“TTB’nin çağrısıyla Türkiye’nin her yerinden gelen meslek odalarının ve sağlık meslek kuruluşlarının desteğiyle toplandık” diyen Saip şöyle konuştu: “Sağlığın hak olduğunu savunmak için buradayız. Sağlıklı olmak ancak ülkede demokratik, laiklik, özgürlük, çevre korunuyorsa, barış ve insan hakları varsa mümkün olabilir. Hastaneler işletmeye, hastalar müşteriye çevrilmiş durumda. Sağlık kurumları ne yazıkki parçalanıyor, bölünüyor ve ekonomik olarak çökertiliyor. Yoğun işgücü altında meslektaşlarımız korkmaya, tükenmeye ve mesleği terketmeyw yöneltiliyor. Herkes için eşit ve emeklerimizin karşılığını ve haklarımızı alabileceğimiz bir sağlık sistemi kurulabilir. Bilimsel özerkliğin, liyakatin korunduğu bir sağlık sistemi kurulabilir.”

Saip’in ardından Hekimlerin 100. Yılı Bildirgesi TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman tarafından okundu.

“Bundan yüz yıl önce, 14 Mart 1919’da İstanbul’da tıbbiyeliler Osmanlı’da modern tıp eğitiminin başlangıcını, Tıphane-i Amire’nin 92. kuruluş yıldönümünü kutlamak için bir toplantı düzenleyerek emperyalist işgale karşı tepkilerini dile getirmişlerdi” diyen Adıyaman devamında “Tıbbiyelilerin bu mücadelenin meşalesini ilk yakanlardan olmaları tesadüf değildi. İstibdat Rejimine karşı mücadelenin ilk tohumları da Tıbbiyede atılmış, nitekim bu nedenle II. Abdülhamit tarafından Sirkeci’deki Demirkapı Kışlası’ndan Asya yakasına taşınmıştı. Buna rağmen ‘Hürriyet, Müsavat, Adalet, Uhuvvet’ sloganlarıyla ilan edilen II. Meşrutiyet’in de en ön saflarında tıbbiyeliler yer almışlardı. O günlerden bu yana bu ülkede hekimler her zaman ülke sorunlarına duyarlı; her zaman bilimden, aydınlanmadan, laiklikten; her zaman bağımsızlıktan, barıştan ve özgürlükten yana oldular” ifadelerini kullandı.

Bizi yoran mesleğin itibarsızlaştırılması

Hekimlerin yaşadığı zorluklara da değinen Adıyaman şöyle devam etti: “Her şeyden ve herkesten çok; doğumdan ölüme kadar insanın en çıplak haline şahitlik ediyor, en çaresiz anlarında yardımına koşuyor, güçsüzlerin gücü çaresizlerin çaresi olmak, ölümle ve hastalıklarla mücadele etmek, sağlık ve şifa dağıtmak için çalışıyoruz. Yılda 720 milyon muayene, 14 milyon yatan hasta, 5 milyon ameliyat, 1,3 milyon doğum gerçekleştiriyoruz. Saatlerdir sancılar içinde kıvranan bir hastanın rahatlaması, dünyaya gözlerini yeni açan bir bebeğin ağlaması, günlerdir ateşier içinde yanan bir çocuğun gülümsemesi, yirmi dört saattir komadaki bir hastanın gözlerini açması, yaşlı bir teyzenin, amcanın avucumuza bıraktığı şükran dokunuşu, kaza mahallinden hastaneye yetiştirdiğimiz acil vakanın yaşama tutunması, en yorgun anımızda bile ayakta kalmamıza, her şeye yeniden başlamamıza yetiyor.”

Adıyman konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bizi asıl yoranlar; mesleğimizin itibarsızlaştırılması, emeğimizin ucuzlatılması, kötü çalışma ortamları, ağır çalışma koşulları, parça başı işleme dayalı ücretlendirme, piyasanın vahşi koşullarına terk edilen, ticarileşmiş sağlık hizmetleri, kışkırtılmış talep, kışkırtılmış şiddet ve sevgisiz, hürmetsiz, değer bilmez sağlık yöneticileri. Mesleki itibarımızı korumanın, haklarımızı savunmanın, sorunlarımızın çözümünün ancak ve ancak meslek örgütümüzle ve örgütlü mücadelemizle olacağını biliyoruz. Asla ve kat’a yılmıyoruz, bıkmıyoruz, korkmuyoruz.”