Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik Ve Kadın Sağlığı Kolu, İstanbul Sözleşesi'ne dair açıklama yaptı. Açıklamada, "Türkiye’nin imzasını çekmesinin doğuracağı sonuçların, sözleşme yürürlükteyken dahi olup bitenlerden yola çıkarak 'korkunç' olacağını ısrarla belirtiyoruz" denildi.

TTB'den İstanbul Sözleşmesi açıklaması: Haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve TTB Kadın Hekimlik Ve Kadın Sağlığı Kolu tarafından kadına yönelik erkek şiddetine dikkat çekmek üzere “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır! İstanbul Sözleşmesi Uygulansın!” konulu bir basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısına, TTB Merkez Konseyi Üyesi Selma Güngör, Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Gülgün Kıran ve TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu ttb-den-istanbul-sozlesmesi-aciklamasi-haklarimizdan-vazgecmeyecegiz-764971-1.üyesi Ayşe Uğurlu katıldı. Kadına yönelik şiddete karşı çıkarken hayatını kaybeden Dr. Aynur Dağdemir’e adanan basın açılaması metni, TTB Merkez Konseyi Üyesi Selma Güngör tarafından okundu.

"Geçtiğimiz günlerde sözleşmenin yürürlüğe girişinin 6. yılını kutladık. Ancak bu sevindirici öncü tavra rağmen, uygulamada önleme, koruma, yargılama ve politika geliştirmekteki yetersizlikler nedeniyle, ülkemizde şiddet; özellikle kadına yönelik şiddet her geçen gün artmaktadır" diyen Güngör, "Hekimler olarak diğer tüm sağlık çalışanları gibi, şiddetin toplumun tüm katmanlarında oluşturduğu fiziksel, psikolojik ve sosyal sonuçlarına tanıklık edip bu yaraları sarmaya çalışmaktayız. Ancak kadın sağlık çalışanları başta olmak üzere ne yazık ki biz hekimler de toplumda yükselen şiddet dalgasının mağduru olabilmekteyiz" ifadelerini kullandı.

İNSAN HAKLARI İHLALİNİ ENGELLEMEK GÖREVİMİZ

"Bizler bu topraklarda yaşayan kadın hekimler olarak; kadınların yüzyıllardır süren eşitlik, özgürlük ve insan onuruna yakışır yaşam şartlarına sahip olma mücadelesinde ve dayanışmasında hep vardık. Mücadelelerimizle elde ettiğimiz haklarımızdan vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz" diyen Güngör sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu kötü gidişata dur demek adına elimizdeki en önemli yasal dayanak olan İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imzasını çekmesinin doğuracağı sonuçların, sözleşme yürürlükteyken dahi olup bitenlerden yola çıkarak 'korkunç' olacağını ısrarla belirtiyoruz. Bu tür insan hakları ihlallerinin önlenmesi için çalışmanın biz hekimlerin en başta gelen görevlerinden biri olduğunun bilincindeyiz"

ŞİDDET CEZASIZ KALACAK

"Eminiz ki kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin toplumumuzda geldiği noktadan kimse memnun değildir" ifadelerine yer veren Güngör, Türkiye İstanbul Sözleşmesi'nden çekilirse olacakları şöyle sıraladı:

►Kadın cinayetleri katlanarak artmaya devam eder.

► Kadın, erkek ya da çocuk fark etmeksizin; cinsiyet, dil, din, ırk ve yönelimi ne olursa olsun toplumdaki tüm bireyler şiddet karşısında korunmasız kalır.

► Şiddet sarmalı tüm aileyi ve toplumu içine alır.

► Şiddetin gerekçesi olur.

► Mağdur şikayetçi olmazsa soruşturma yapılamaz.

► Ev içi her türlü şiddet suç olmaktan çıkar.

► Şiddet mağdurunun beyanı esas olmaktan çıkarak, hayati önem taşıyan korunma sağlanması süreci, bürokratik işlemlerde boğulur.

► Cinsel taciz ve psikolojik şiddet cezasız kalır.

► Evlilik içi tecavüz meşrulaşır.

► Israrlı takip karşısında yasal korunma ortadan kalkar.

► Kadına karşı ayrımcılığı önlemek ve toplumsal cinsiyet eşitliği hayal olur.

► Hali hazırda zaten yetersiz olan kadın sığınakları sayısı arttırılarak bu konuda politika geliştirilemez.

► Kız çocukları başta olmak üzere, çocuklar zorla evlendirilebilir.

► Göçmen kadınlar şiddet karşısında haklarını savunamaz.

► Sorunların çözülmesi adına mağdura verilen her türlü psikolojik, ekonomik ve yasal destek geri çekilir.