TTB Pandemi Çalışma Grubu tarafından yapılan açıklamada, “Sağlık Bakanlığı’nı ivedi yeterli miktarda aşı temin etmeye ve günlük 1,5-2 milyon doz aşı yapmaya davet ediyoruz” denildi. Açıklamada, iktidarın bulaş zincirini kırmak için yapılması gerekenlere dair uyarılara sessiz kaldığı da vurgulandı.

TTB Pandemi Çalışma Grubu: Bakanlığı günde 1,5-2 milyon doz aşı yapmaya davet ediyoruz

Haber Merkezi

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu, “Genelgelerden Hastalık ve Yoksulluk Çıkıyor” başlıklı bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada, iktidarın bulaş zincirini kırmak için yapılması gerekenlere dair uyarılara sessiz kaldığı vurgulanarak, “Ne yazık ki bu uyarıları dikkate almama hali topluma hastalık, yoksulluk, ölüm getiriyor” denildi.

“Son açıklanan genelgeyle kademeli normalleşme adı altında üç hafta önceki uygulamaların geri getirildiği görüyoruz” denilen açıklamada, “Bu süreçte bilimsel dayanaktan yoksun bir şekilde hedeflenen beş bin sayısına ulaşılamamış; yanlış politikalar, her gün 200’ün üzerinde yurttaşımızı kaybetmemize neden olmuştur. Kötü gidişe yanıt olarak daha etkili adımlar atılması, hatalardan dönülmesi gerekirken benzer yanlışlarda ısrar edilmektedir” ifadeleri yer aldı.

İNSALARINI CANLARINI RİSKE ATMAYA ZORLADINIZ

“İnsanlık onurunu ayaklar altına alarak, insanları yaşamlarına devam etmek için canlarını riske atmaya zorladınız. Yaşamın sağlığını değil, yurttaşların canı pahasına kârın devamını hedeflemek, toplumu tüketmektir” denilen açıklamada şu ifadeler de yer aldı:

“Salgının başından beri yaşa dayalı ayrımcılığa maruz bırakılan, şimdi de aşı olmadığı için cezalandırılan 65 yaş üstü yurttaşlar genelgeyle eve kapatılmış, aşı sıralamasına dahi konulmayan asıl riskli grup olan emekçiler her gün kalabalık ulaşım araçlarıyla gittikleri kapalı, havasız, kalabalık mekânlarda çalışmak zorunda bırakılmıştır. Çıkarılan genelgelerin toplum sağlığını öncelemediği koşullarda aşı en büyük umudumuzdur ancak aşılama programı mevcut haliyle toplumsal bağışıklık sağlamaktan çok uzaktır. Bakanın Aralık 2020’de ‘Bu ülkeye 100 milyon doz girmeli, üç ay içinde bunu başaracağız’ sözlerinin ardından Mayıs 2021’de 30 milyon doz aşılamaya dahi hâlâ ulaşılamadı. Bu üç haftalık sürede toplumsal hareketliliğin kısmen de olsa sınırlandığı koşullarda toplumun aşılanmasıyla büyük bir kazanım elde edilebilecekken bu fırsat da kaçırıldı.

Aşısız bir halde risk altında çalıştırılan, çalışmak zorunda bırakılanların yanı sıra bir de açlık ile karşı karşıya kalanlar, bu sürede hiçbir geliri olmayanlar bulunmaktadır. Kapatılma döneminde ardı ardına gelen intihar haberleri derin bir yoksullukla karşılaşan insanlarda tükenmişliğin en acı göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. İktidarın sosyal etkileşimi ortadan kaldıran, insanları yalnızlaştıran yasakçı tutumu, toplumsal hareketliliği sınırlamayı sadece eve kapatma olarak görmektedir. İlk kapatılacak yer olarak okulları görüp akran iletişiminin gelişime katkısını görmezden gelen bu tutum, parkları ve sahilleri yasaklamıştır. İktidarın bulaşma riski en az ortamlara müdahalesi ise dayanışmayı ortadan kaldırarak insanları daha da fazla tüketmektedir.”

AŞILAMA YAPILMALI

Açıklamada, “Pandemi ile mücadelede çözümün ne olduğunu bir kere daha vurguluyoruz” denilerek şunlar sıralandı:

1. COVID-19’a karşı hedeflenen bağışıklamanın bir an önce gerçekleştirilmesi: COVID-19 pandemisinde gelinen noktada salgının durdurulabilmesi ancak etkin bir aşılama hizmetiyle sağlanabilir. Etkenin bulaştırıcılık özelliği dikkate alındığı zaman, toplumsal bağışıklığa ulaşılabilmek için toplumun en az yüzde 66’sının bağışık hale getirilmesi gerekmektedir. Bunun için hızla en az 55-60 milyon vatandaşımızın iki doz COVID aşısı yapılmalıdır. Yaz sonuna kadar bu hedefe ulaşılabilirse, önümüzdeki güz ve kış döneminde normal yaşama dönebiliriz. Bunun için Sağlık Bakanlığı’nı ivedi yeterli miktarda aşı temin etmeye ve günlük 1,5-2 milyon doz yapmaya davet ediyoruz. Biliyoruz, aşı uygulama altyapımızla bu yapılabilir.

ETKİLİ FİLYASYON UYGULANMALI

2. COVID-19 hastaları tespit edilmeli ve etkili bir filyasyon uygulanmalı: Her vaka duyarlı insanlar için enfeksiyon kaynağıdır. Bu nedenle her vakanın temaslıları ve olası vakaları tespit edilip, karantinaya alınmalıdır. Toplumda yeni vakaların bulunması için bulaş riski açısından riskli grupların izlenmesi ve taranması önerilir. Daha fazla semptomatik ve asemptomatik vakaların tespiti için test stratejisi yeniden planlanmalıdır.

3. Kapalı alanlarının havalandırılması, insanların toplanmasının önlenmesi: Baştan beri COVID-19 için kapalı ve kalabalık alanlar en riskli bulaş yerleridir. Hem çalışma hem de sosyal ortamlardaki kapalı alanların iyice havalandırılması, insanların kapalı alanlarda toplanmasının önlenmesi ve bu alanlarda kalış süresinin kısaltılması bu hastalığın bulaşını düşürmede en etkili yöntemlerden biridir.

AÇIK ALANLARDA RİSK DÜŞÜK

4. Açık alanlarda kurallara uyarak bulunmak bulaş riskini düşürür: Park, bahçe, sahil, ormanlık gibi açık alanlar, COVID-19 bulaşı açısından riski en düşük yerlerdir. Diğer insanlarla en az 1,5 metre mesafe korunarak ve maske takarak açık alanlarda bulaş riskini çok düşürebiliriz. Açık alanların doğru kullanılması, toplumda COVID nedeniyle oluşan olumsuz psikolojik durumu giderecektir.

5. COVID-19 bulaş riskini düşürmeye yönelik sağlık eğitimi: COVID-19 enfeksiyonun bulaşma yolu, bulaş açısından risk faktörleri yeterince binmektedir. Sosyal, eğitim ve çalışma ortamlarında bulaşın düşürülebilmesi için yazılı görsel ve sanal ortamda topluma yönelik sağlık eğitimi yapılmalıdır. Burada bilgi kirliliğinin önlenmesi için, bu iş tek elden Sağlık Bakanlığı tarafından ilgili meslek örgütlerinden destek alınarak yapılması önerilir.

6. Pandemi hakkında şeffaf bilgilendirme: Bilgi olmadan pandemi yönetilemez. Pandemiye yönelik olarak ne kadar fazla bilimsel ve hizmete dair bilgi üretilir ve paylaşılırsa toplumda yönetim ve yapılan hizmetlere güven sağlanır.