Vakıfbank bu sezon hedeflediği 5 kupanın dördüncüsüne, Tuğba Şenoğlu’nun Rey Skywalker misali hikayenin kaderini değiştiren rolüyle ulaştı. Final serisine ise bilet karmaşası ve son maçtan önce açıklanan Uluslar Ligi geniş kadrosu damga vurdu.

Tuğba Skywalker şampiyonu belirledi

Final serisinin X faktörü elbette Tuğba Şenoğlu’ydu. Tuğba fırtınalı bir sezon geçirdi. Ne yaparsa yapsın önemli maçlarda kendisinin ilk planda tercih edilmeyeceğini bilerek Vakıfbank’ta kariyerine devam etmesi, sosyal medyada yaşadığı dalgalanmalar ve sezon sonunda ciddi şekilde konuşulmaya başlayan Japonya’ya transferi onu sürekli gündemde tuttu. Bunun bir nedeni vardı tabii. Tuğba, Tokyo Olimpiyatları’ndaki Rusya maçından itibaren formayı Meliha’dan kapmış ve Avrupa Şampiyonası’nda takımın as oyuncusu olmuştu.

9 Mayıs tarihinde, serinin dördüncü maçında üçüncü set oynanıyordu ve Fenerbahçe şampiyonluğa çok yakındı. Kendi seyircisi önünde, setlerde 2-0 önde olan Sarı Melekler’de Melissa Vargas, Michelle Bartsch-Hackley’in üzerinden bir ace bulduğu anda Hackley yerini Tuğba Şenoğlu’na bıraktı. Aslında Tuğba ilk hücumunda, paralelde Naz Aydemir Akyol’un bloğuna takıldı, fakat ardından hemen mola alan Giovanni Guidetti onu oyunda tuttu. 17-13’ten sahaya dönüldüğünde sarı-lacivertliler şampiyonluğa çok çok yakındı. Hatta skor 19-17’ye de geldi fakat bunun ardından üst üste 7 sayı alan Vakıfbank maçı çevirdi. Bu sayıların 4’ünde 1’i ace olmak üzere Tuğba Şenoğlu imzası vardı.

Vakıfbank maçı 2-2’ye getirip final setine gittiğinde de en kritik anlarda sahaya çıkan oyuncu adeta maça damgasını vurdu. Belki de maç sonu Kalamış Sahili’nde yapılacak kutlamaları hayal etmeye başlayan Fenerbahçeli oyuncular bu şoktan dönemediler ve o andan beri Vakıfbank’tan set dahi alamadılar. Hatta o 17-13’ten sonra final serisinin sonuna kadar Fenerbahçe rakibinden tam 35 sayı daha az almıştı.

Final sonrası verilen ödüllerde ilginç bir durum yaşandı. En İyi Orta Oyuncu ödülü Eda Erdem’e gitti. Ben Zehra Güneş’e haksızlık yapıldığını düşünürken, MVP ödülü Güneş’e verildi ve tabii akıllara şu soru geldi: “En Değerli Oyuncu”, tüm oyuncular arasında en değerli oyuncu ise, orta oyuncular arasında da “en değerli oyuncu” değil midir? O zaman, aynı zamanda En İyi Orta Oyuncu ödülünün de Zehra’ya gitmesi lazım olmuyor mu? Bu mantıksızlık bir de “Misli.com Özel Ödülü” gibi hangi gerekçe ve hangi kritere göre verildiğini bilmediğimiz bir ödülle taçlandırıldı. Halbuki en iyi pasör çaprazı ödülü pekala Haak ve Vargas arasında paylaştırılabilirdi. Belli ki federasyon kimsenin keyfini kaçırmak istememişti, ama birisinin keyfi çoktan kaçmıştı bile. En İyi Libero ödülünü almaya gelen Gizem Örge’nin yüz ifadesi bize her şeyi anlatıyordu. Bunun sebebi ise yazının son bölümünde.

BİLETİNİAL, DAVETİYENİ AL, HER ŞEYİ AL

Daha son yazıda, 2022 Uluslar Ligi’nin Türkiye ayağı için piyasaya sürülen biletlerin nasıl bir piyangoya dönüştüğünü yazmıştık. Şöyle demiştik “Saatler öncesinden bu biletleri almak için hazırlanan Türkiye’deki ve ülke dışındaki insanlar, satışın başlamasından sonraki 1,5-2 saat içinde dahi hala biletlerini alamamış durumdaydı. Bazıları biletlerini hiç alamadılar, bazıları gün sonuna kadar beklemek zorunda kaldılar....”. Fenerbahçe – Vakıfbank serisinde de durum farklı değildi. Seri boyunca maç biletlerini bulmak zaten zordu, fakat serinin son maçında bir komediye dönüştü. Biletinial sitesi biletlerin piyasaya çıktığını duyurduğunda ortada satın alınabilecek hiçbir koltuk yoktu. Zaten telefon aplikasyonunda maç hiç ortada görünmüyordu. Hiçbir bileti almak mümkün olmadığı halde “tüm biletler satıldı” gibi bir ibare de yoktu (ki bu normalde olmalıdır). Sonra maç biletlerinin davetiye ile Vakıfbank çalışanlarına dağıtıldığı söylentisi sosyal medyada yayılmaya başladı. Bunun doğru olup olmamasından bağımsız, sonuç olarak sezon boyu tribünlerde takımını destekleyen bir dolu Vakıfbank taraftarı, takımlarının lig şampiyonu olduğu maçı çaresiz televizyondan izlemek zorunda kaldılar. Federasyonun bu konuya eğilmesi gerektiğini söylememizden daha 20 gün geçmişken yaşanan bu olay akıllara şu soruyu getirdi: Final maçına bilet satışı olmayan voleybol ülkesi mi olur? Federasyon ve kulüpler bu tür olayların önüne geçmek istiyorlarsa, acilen kombine bilet uygulamasına geçmeliler.

VNL GENİŞ KADROSU VE ÖRGE GİZEMİ

Filenin Sultanları’nın Uluslar Ligi geniş kadrosu geçen hafta içinde açıklandı. Tabii ki ilk göze çarpan Gizem Örge ve Kübra Akman’ın kadroda yer almamasıydı. Kübra ile Vakıfbank’taki antrenörü Guidetti arasındaki karar hakkında bazı söylentiler dolaştı, fakat asıl tartışma konusu elbette Gizem Örge’ydi. TVF, birkaç gün sonra Gizem Örge’ye final serisinin en iyi liberosu ödülünü verince durum daha da ilginç bir hal aldı. Zira, Mehmet Akif Üstündağ her fırsatta ligimizin dünyanın en iyi ligi olduğunu iddia ediyordu. Kısacası, Gizem Örge, TVF Başkanı’na göre dünyanın en iyi liginin, en iyisinin belirlendiği final serisinin en iyi liberosu seçilmişti, ama bu ulusal takıma girmesine yetmemişti. Bu konudaki muhalif fikirlerin hiçbirisinin altı dolmuyor. Gizem Örge’nin geçmişte takımda yer almak istemediği söyleniyor, ama bu söylentiden ibaret, halbuki tam tersine Örge’nin yakın zamanlı, görev beklediğini ifade ettiği açıklamaları var. Üstelik, doğru olsa bile, geçmişten bugüne görüşlerinde değişme olabilir. Buna “milli takım oyuncak mı?” gibi üstünkörü şekilde yaklaşmanın bir yararı yok. Bir başka görüş bu konuyu dillendirmenin, kadroya seçilen liberolarımıza saygısızlık olduğunu ileri sürüyor ki buna da katılmak mümkün değil. Bu oyuncularımızın kötü oyuncular olduğunu ya da takımda yer almayı hak etmediğini düşünmüyoruz, bizim bahsettiğimiz Gizem’in kendi mevkiisinde formayı daha çok hak ettiği. Yani Gizem’i yüceltmek için diğerlerini aşağıya çekmiyoruz. Son olarak Guidetti’nin nasıl pragmatik bir antrenör olduğunu ve geçmiş röportajlarında, başarıya ulaşmak için her yolu denediğini açıkladığını biliyoruz.

Arasında problem olmayan oyuncuları dahi, zaman zaman provoke ederek performans almak için, özel hayatlarındaki kırmızı çizgilerine dokunan İtalyan antrenörün (Hollandalı Laura Dijkema’nın annesi Parkinson hastalığı ile boğuşurken ona “özel hayatın ...imde bile değil, performans istiyorum” diyecek kadar) Gizem’i kadroya çağırmamasının sebebini aralarındaki soruna bağlayanlar bunu gözden kaçırıyor. Her ne olursa olsun, bu takımın sorumlusu federasyon ve başkanı Üstündağ bu olayda katılımcı olmalı ve ikilinin tekrar buluşmasını sağlamalıydı. Ülke voleybolunun bu noktaya gelmesinde büyük katkıları olan TVF’nin bu sezon verdiği sayısız falsolardan birisi daha.

22 Mayıs’taki Şampiyonlar Ligi finali ve 9 gün sonra başlayacak Uluslar Ligi ile yine harika bir voleybol yazı bizleri bekliyor.