Google Play Store
App Store

Danimarka’da kurulan müzik grubu Tuhaf, Türkçe Anadolu rock şarkılarını Danimarkalı dinleyicilerle buluşturuyor. Vokalist Berrin Baş, müzik sayesinde kültürlerarası yolculuk fırsatı sunduklarını ifade ediyor.

Tuhaf esintiler

Öykü Özfırat

Anadolu müziklerini Danimarkalı dinleyicilerle buluşturan Tuhaf isimli müzik grubu, Erkin Koray’dan Barış Manço’ya birçok müzisyenin şarkısını yorumluyor. 2013’te Danimarka’da kurulan grup, Mathias Findalen Bickersteth (bas gitar), Mads Bendsen (klavye), Rune Lohse (davul), Kristian Haarløv (gitar ve vokal) ve Berrin Baş’tan (vokal ve perküsyon) oluşuyor.

Danimarka’da büyük ilgiyle karşılanan grup, Türkiye’de de ciddi bir dinleyici kitlesine sahip. Grubun hikâyesini ve Danimarka’da müziklerine olan yaklaşımı vokalist Berrin Baş ile konuştuk.

Sohbetimize “Tuhaf” isminin nereden geldiğini sorarak başlıyoruz. Baş, grubun vokalisti ve gitaristi Kristian Haarløv’in Türkçe dersleri aldığı sırada grubun isminin ortaya çıktığını anlatıyor:

“Kristian, kelimeye eski bir Türkçe kitapta rastladı ve hoşuna gitti. Grup kullanmak için kısa ve hızlı bir isim arıyordu ve biz de öylece Tuhaf’a karar verdik.”
Grubun Türkiye ile kurduğu bağlantıyı ise, kendisinin Danimarka’da yaşayan bir Türkiyeli olduğunu hatırlatarak, “Eskiden King Mustafa adında bir orkestrada sanat müziği yapIıyordum. Daha sonra Tobias ve Kristian ile tanıştım. Onlar da Selda Bağcan, Barış Manço gibi Anadolu rock üzerine derinleşiyorlardı” sözleriyle ifade ediyor.

MÜZİK GEÇMİŞİMİZ EVRENSEL BAKIŞA SAHİPTİ

Avrupa’daki Anadolu müziklerine olan ilgiden yola çıkarak Danimarka’daki dinleyicinin dönüşlerini sorduğumuzda Baş, “Danimarka’da Türkler en büyük gruplardan olduğu için, aynı diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, aslında hâlihazırda bu müzik için bir dinleyicisi vardı. Bununla birlikte, ana akım müzik bireysellik çağında dağınık ve parçalanmış hale geldikçe, birçok alt tür için genel olarak büyüyen bir dinleyici kitlesi olduğu da doğrudur. Bizim müzik geçmişimiz uluslararası bir bakış açısına sahipti, Tobias ve Kristian, benimle tanışmadan ve Anadolu rock’a geçmeden önce zaten Afrika, Yunan, Balkan ve Hint türlerini çalıyor ve deneyimliyorlardı” cevabını veriyor.

Danimarkalı izleyicilerin yeni sesler deneyimlemeyi sevdiğini belirten Baş, “Canlı konserlere de sık sık giderler. Bu durum, şarkılarımızın çoğunu bilen, her zaman birlikte şarkı söyleyen ve büyük sevgi duyan Türkiyeli dinleyicilerle Danimarkalı dinleyiciyi bir araya getiriyor” diye konuşuyor.

ERKİN KORAY ÇALMAMIZ HERKESİ ŞAŞKINA ÇEVİRDİ

Türkiye’deki dinleyicinin müziklerini Youtube kanalı aracılığıyla keşfettiğini anlatan Baş, düşüncelerini şöyle aktarıyor: “Küçük ama sürekli büyüyen Türk dinleyiciler kazandık ve amatör videolarımıza (ve birkaç profesyonel videoya) verilen yanıtlar çok nazik ve kuvvetli. Kristian’ın 2015’te orada yaşadığı dönemde İstanbul’da birkaç konser verdik. İzleyiciler çok coşkuluydu. Bu Danimarkalı ekibin aniden ortaya çıkıp eski Erkin Koray şarkılarını çalmaya başlamasıyla şaşkına döndüler. Türkiye’de çokça konser verme planımız var.”

Gölgeden isimli EP ile dinleyiciyle buluşan grubun ikinci albümü kaydetme sürecinde olduğunu söyleyen Baş, “Led Zeppelin ve Üç Hürel’in seslerine geri döndüğümüz, aynı zamanda dabke ve arabesk gibi daha geleneksel türlerle deneyler yaptığımız ikinci albümümüzü kaydetme sürecindeyiz” diye konuştu.
Türkiye’den favori müzisyenlerini şöyle sıralıyor Baş, “Selim Sesler, Hamiyet Yüceses, Kamuran Akkor, Gülden Karaböcek, İbrahim Tatlıses, Moğollar, Jakuzi, Özdemir Erdoğan, Ayyukka, Kibariye, Büyük Roman Orkestrası ve Barış Manço.”