TÜİK rakamları gerçeği yansıtmıyor

Memiş SARI / DİSK Ege Bölge Temsilcisi

Ağustos 2018’den itibaren istihdamın düşme eğilimiyle birlikte Türkiye ekonomisi uzun bir süredir istihdam yaratma kapasitesini kaybetmeye devam etmektedir. Covid-19 salgını etkisiyle istihdam kaybı hızlanmaya devam ediyor. Ekim 2019’da 28 milyon 343 bin olan toplam istihdam, son bir yılda 894 bin kişi azalarak 27 milyon 447 bine geriledi. Böylece son bir yılda istihdam yüzde 2,6 azaldı.

TÜİK Ekim 2020 Hane Halkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçlarını 11 Ocak 2021’de açıkladı. Ekim 2020 verileri Covid-19 salgınının ve ekonomik krizin olumsuz etkilerinin devam ettiğini gösteriyor.

TÜİK’e göre dar tanımlı işsizlik oranı (standart işsizlik oranı) 0,7 puanlık azalış ile yüzde 12,7 seviyesinde gerçekleşti. Yine TÜİK’e göre Türkiye genelinde işsiz sayısı 2020 Ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 691 bin kişi azalarak 4 milyon 696 binden 4 milyon 500 bine geriledi. TÜİK açıkladığı dar tanımlı işsizlik oranı ve işsiz sayısı ile Covid-19'un istihdam üzerinde yarattığı tahribatı gizlemeye devam ediyor. Nisan 2020’den bu yana uygulanan işten çıkarma yasağı nedeniyle TÜİK’in dar tanımlı/standart işsizlik verileri, işgücü piyasalarındaki gerçek tabloyu yansıtmıyor.

TÜİK’in dar tanımlı (resmî) işsizlik oranı ve işsiz sayısı Covid-19 döneminde yaşanan istihdam ve iş kaybını yansıtmayan ve tamamen TÜİK’in işsizlik hesaplama tekniğinin yetersizliğinden kaynaklanan bir sonuçtur.

TÜİK’in işsizlik hesaplama tekniği Covid-19 gibi bir salgının etkilerini yansıtmaktan uzaktır. TÜİK, sadece araştırmanın yapıldığı referans haftasından geriye doğru 4 hafta içinde iş arayanları işsiz sayıyor. Oysa Covid-19 döneminde işten çıkarma yerine yaygın olarak kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği uygulanması nedeniyle milyonlarca işçi çalışmadığı halde istihdamda gözükmektedir. TÜİK’in yöntemine göre, kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği alan işçiler iş aramadıkları için işsiz sayılmıyor. İŞKUR’a göre bugüne kadar yaklaşık 3,6 milyon işçi kısa çalışma ödeneği ve 2 milyon 217 bin işçi de ücretsiz izin ödeneği (nakdi ücret desteği) aldı. Ancak TÜİK bu işçileri istihdamda kabul ediyor.

Öte yandan kısa çalışma ödeneği alamayan, kayıt dışı veya kendi hesabına çalışıp işsiz kalanların önemli bir bölümü ise Covid-19 nedeniyle iş arama eğiliminde olmadığından işgücü piyasası dışına çıktılar. TÜİK onları da dar tanımlı işsizler içinde saymıyor. TÜİK kendi verilerinin ayrıntılarında yer alan geniş işçilere ilişkin veri açıklamıyor, geniş tanımlı işsizlik hesaplaması yapmıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in verilerini doğru bulmuyorum. Ülkede genç işsizlik verisi yüzde 27.05, toplam işsizlik rakamı yüzde 18’lerdedir. Geniş tanımlı işsizlik 14 milyona çıkmıştı. TÜİK’in bu verileri gizlemesi, rakamlarla oynaması hiçbir gerçeği değiştirmemektedir. Halk, işsizler, emekliler, yoksullar bu gerçeği işsiz kalarak, pazarda gıda enflasyonunda, marketlerde görmektedir. İŞKUR’un pandemi öncesi açıkladığı verilerde 32 milyon çalışan olduğunu biliyoruz. Toplam çalışan kayıtlı işçi sayısı 32 milyondan 28 milyona düşmüş. Bu aradaki 4 milyon insan buhar olup uçtu mu? Ocak ayı verilerinde 32 milyon kişi çalışıyor gözüküyor. Bu dört milyon insan işsiz kaldı demektir. İşsizlik var olan bir gerçektir.

7 buçuk milyon olan geniş tanımlı işsizlikle birlikte turizm sektörünün de sekteye uğramasından dolayı yeni işsizlik oranlarına 7 buçuk milyon daha katılıyor. Pandemiyle birlikte hizmet sektörünün kapalı olması, turizmin tamamen kapalı olması, son pandemiyle birlikte yaklaşık bir buçuk milyon esnafın kepenk indirmesi ve her esnafta ortalama iki kişinin çalıştığını düşündüğümüzde; üç milyonda bu esnafların yanından gelen işsizleri kattığımızda bu ülkedeki gerçek işsizlik rakamının ne olduğunu kabataslak herkes hesaplayabiliyor. TÜİK elindeki verilerle bu hesaplamayı yapamıyor, halkı kandırıyorsa bizim düşmana ihtiyacımız yok. Ülkedeki gerçek işsizlik verisi, TÜİK’in verilere gözlerini kapamasına rağmen çok açık ve nettir. TÜİK’i verilerini tamamen kaybetmiş, halkı iktidarın safsatalarıyla kandırmaya çalışan, yeri geldiğinde memur ve emeklilerin maaşlarını düşük göstermek için enflasyon sepetinde yaptığı oyunlarla halkı yoksullaştıran bir kurum olarak görüyoruz.