Bu adlandırma bize ait. Adının  önemi yok, önemli olan gecikmeli de olsa gündemdeki asıl yakıcı  sorunun çözümüne yeniden...

Bu adlandırma bize ait. Adının  önemi yok, önemli olan gecikmeli de olsa gündemdeki asıl yakıcı  sorunun çözümüne yeniden yönelinmiş olmasıdır.
Çarşamba günü kampanya olarak başlatılan açılım, Türkiye Reklam Konseyi ile 5 sektör örgütünün ortak imzasını taşıyor. Sektör örgütleri, sırasıyla Reklamcılar Derneği, IAA, Reklam Verenler Derneği, TV Yayıncıları Derneği ve Basın Reklam Platformu’ndan oluşuyor.
Açılım, TOBB’un “  Evde oturma, pazara çık ’’ kampanyasında olduğu gibi küresel krizin etkilerini azaltmayı ve iç talebi canlandıracak mekanizmaları harekete geçirmeyi amaçlıyor. Anlaşılan, TOBB’un kampanyası ve katkısı yeterli bulunmamış. Sermaye çevreleri bu sefer daha profesyonel aktörlerle yola devam etmeyi gerek görmüş. Yola devamdan kastımız, TOBB’un izlediği stratejinin aynen sürdürülecek olmasıdır. Nitekim gerek kampanyanın adı, gerekse kullanılan temel sloganı TOBB’daki ile birebir örtüşüyor. Yeni kampanyanın adı
“ Ekonomik Canlılık ’’, temel sloganı ise “ Alın, Verin-Ekonomiye Can Verin’’. 
Görülüyor ki, bu sefer iş  sıkı tutulmuş, kampanyanın reklam ayağı bizzat işi reklam olan kampanya yürütücüleri tarafından üstlenilmiş. İşin sıkı tutulmuş olmasının bir diğer göstergesi de TOBB’un yanı sıra büyük sermaye çevrelerinin de desteğinin alınmış olmasıdır. Kampanya, önümüzdeki günlerde TÜSİAD, TOBB ile Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği üyeleri tarafından yapılacak bireysel kampanyalarla da desteklenecektir.
Yenilikler bunlarla sınırlı  kalmıyor. Bu sefer, kampanyada bir çok ünlü kişi ( liberal yazarlar, bakanlar, akademisyenler ve iş adamları ) ücretsiz olarak görev alıyor; TV reklamlarında ya bir “ sakız satan bakkal amca ’’, “ çiçekçi kız’’ ya da “ oyuncakçı amca ’’, “ simitçi ’’ rolüyle karşımıza çıkıyor. Bu rol paylaşımlarıyla bize verilmek istenen mesaj özetle şöyle: Bir küçük sakız, bir demet çiçek, bir adet oyuncak ve simit almanız ülke ekonomisi gibi dev bir çarkı çalıştırmaya yetecektir. Bir diğer yenilik, hükümeti temsilen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın kampanyanın hamiliğini üstlenmiş olmasıdır. 
Son iki yenilik, kampanyaya ideolojik ve siyasi desteğin de sağlandığını gösteriyor. Yani, açılımın ideolojik ve siyasi desteği de tam. Tüm bu yeniliklere rağmen, bu kampanyanın da - TOBB kampanyası gibi - istenilen sonuçları vermesi mümkün gözükmüyor. Çünkü bu kampanyada da TOBB’daki gibi yanlış bir şekilde sınırlı bir tüketici kitlesi hedef alınıyor. Kampanya, talebini ertelemiş tuzu kuru bir tüketici kesimini yeniden talep eder bir konuma getirmeyi amaçlıyor. Oysa sorun daha büyük. Tüketimin ve dolayısıyla iç talebin bir bütün olarak canlandırılması isteniyorsa – ki böyle bir istek kampanya yürütücüleri tarafından da açıkça dile getiriliyor – o zaman hedef alınacak kitlenin büyütülmesi ve tüm tüketicileri kapsar bir noktaya getirilmesi gerekir. Anlaşılıyor ki, bu eksiklik bu kampanyada da giderilebilmiş değil. Kampanya kriz nedeniyle işini kaybetmiş işçiler, işyerini kapatmış esnaf ve kriz mağduru çiftçilerden oluşan geniş bir tüketici kitlesini adeta görmezden geliyor.
Bu sorunun çözülebilmesi için kampanyanın asıl muhatabı olan tüketicilere promosyon
( malın KDV ve ÖTV’sinin satıcı tarafından ödenmesi gibi ) ve indirimler ( bunlar zaten kampanya yokken de sağlanıyordu ) dışında onların tüketimini teşvik edecek, satın alma gücünü artıracak ( yoksulluk maaşı bağlama, gelir artırma, vergi düşürme vb. önlemlerle ) yeni unsurların oluşturulup sağlanması gerekiyor. Bunların neler olduğunu TOBB kampanyası ile ilgili değerlendirme yazımızda ayrıntılı bir şekilde ele almıştık. Sanırız, bunları yeniden hatırlatmaya gerek yok.