Oyuncu Ayça Bingöl, Yıldız Kenter'in anısına sahnelenen ‘Ben Anadolu' oyunuyla tiyatroseverlerle buluşuyor. Bingöl, “Bu ülkede yaşayan bir kadın olarak bütün haykırışlarım ve isyanlarım da bu oyunun içinde yerini buluyor” diyor.

Tüm haykırış ve isyanlarımla oynuyorum

Işıl Çalışkan

Usta oyuncu Yıldız Kenter’in senelerce sahnelediği, Güngör Dilmen’in klasikleşmiş eseri “Ben Anadolu”, Kenter’in ölüm yıldönümüne ithafen yeniden sahnede.

Kibele’den Theodora’ya, Eftelya’dan Hürrem’e uzanan bir kadınlar geçidi. Tanrıçalar, sultanlar, mitolojik karakterler, köylüler... Anadolu’nun farklı çağlarına tanıklık eden, bu topraklarının özünü oluşturan kadınlar Ayça Bingöl’ün yorumunda vücut buluyor. Oyunda 16 farklı karakteri canlandıran Bingöl, tek kişilik oyunu bir meydan okuma olarak görüyor.

23 Kasım’da prömiyer yapan oyun, yine 24. Tiyatro Festivali kapsamında bugün 15.00’te Caddebostan Kültür Merkezi’nde sahnelenecek. Bingöl’le oyunu konuştuk.

Bu oyunu en özel kılan yanlarından biri yıllarca Yıldız Kenter’in sahnelemiş olması sanırım. Siz de onun öğrencisi ve “caniko”larından biriymişsiniz. Bu oyunla sahnede olmanın sizde nasıl bir sorumluluğu var?

Benim oyuncu olarak bu projeye özel gönül bağlarım ve kendi duygusal yüklerim var elbette; ama oyuncu olarak tüm oyunlarıma ve rollerime olan sorumluluğum kadar bu. Yıldız Hoca’nın bu oyunu oynamış olması sadece benim arkamda büyük bir güçtür.

TÜM KADIN OYUNCULARA EL VERMİŞ BİR USTA

Yıldız Kenter’in Türk Tiyatrosu’na katkılarını nasıl anlatırsınız?

Yıldız Kenter, Türk tiyatrosuna bir armağandır. Çok kıymetli bir öğretmendir, çok kıymetli oyuncular yetiştirmiştir. Hocaların hocasıdır, bir Cumhuriyet kadınıdır; öngörülüdür, özgürlükçüdür, demokrattır. Çalışkandır, azimlidir, inatçıdır, her dönemde ve her koşulda direnen olmuştur. Büyük bir aşkla mesleğine ve hayata bağlıydı. Hem Türkiye’ye hem Türk tiyatrosuna büyük emekleri olmuş ve arkasından bayrağını taşıyacak tüm kadın oyunculara el vermiş bir ustadır.

tum-haykiris-ve-isyanlarimla-oynuyorum-810450-1.

Sizin sahnenizde Yıldız Kenter’in sahnesinden farklı olarak bir şeyler olacak mı?

Ben oyunu bir sinema perdesinin önünde oynuyorum, arkada bir takım belgesellerden, benim video art’larımdan, yönetmenimiz Görkem Yeltan’ın çektiği filmlerden oluşan bir dijital dekor var. Bu zaten başlı başına bir fark. Metinlerimiz de farklı, bizim dramaturji çalışmamızın sonucu çıkan 5-6 alt karakterimiz ortak Yıldız Hoca’nın metniyle. Çünkü Güngör Dilmen’in yazdığı Ben Anadolu oyunu çok daha fazla kadını barındıran bir metin. Onu o yüzden herkes kendi çalışması doğrultusunda uyarlıyor ve yorumluyor. Tabii bambaşka bir oyun olacak. Çünkü zaten kim oynasa başka olacak. Bu da bizim Ben Anadolu’muz.

Oyunda tarih boyunca yaşamış 16 farklı kadın karakteri canlandırıyorsunuz. Tek bir bedende 16 faklı karaktere bürünmeyi nasıl anlatırsınız. Bu bir tiyatrocu için ne anlam ifade eder?

Tabii bu on altı farklı kadını çeşitli biçimlerde sahnede değişik üsluplarla ve başka türlü öğeler kullanarak çeşitlendirmeye ve seyirciye bunları çok net bir ayrımla sunmaya çabaladık. Tek kişilik performans, bir meydan okuma, benim için de öyle. Tiyatro sahnesi üzerinde oynadığım en zor oyunlardan biri diyebilirim, hiç kolay olmadı. Prömiyerimizi yaptık ama daha ne kadar oynayacağımızı bilmiyorum tabi. Uzun süre oynamayı hayal ettiğim bir oyun, her gün gelişecek, değişecek, dönüşecek diye hayal ediyorum. 5 rolümüzün 3 tanesi kısa film şeklinde seyircinin perdeden izlediği; biri gölge oyunu, biri de animasyon olmak üzere 5’ini seyirci sinema perdesinden izliyor, diğerlerinde ben sahnedeyim. Hepsi için çok ayrıntılı, ince ince o dönem, o kadının, o koşulun ne olduğuna çalışıp nüanslandırmaya çalıştık. Bu da seyirciye yansımasını ve seyircinin de benim aldığım tadı almasını umduğum bir hâl.

tum-haykiris-ve-isyanlarimla-oynuyorum-810451-1.

MÜCADELECİ, ÖZGÜRLÜKÇÜ BARIŞÇIL KADINLAR

Kadının tüm halleriyle Anadolu’daki varlığı en çok hangi yönleriyle oyuna yansıyor? Anadolu’nun Anadolu olmasında kadınların rolü nedir?

Oyun, Kibele ile başlıyor, yani Anadolu’nun ana tanrıçasıyla. Bizim yorumumuzda ve diğer tüm kadınlarda bu ana tanrıça Kibele’nin sohbetleri. Yani Anadolu’yu Anadolu yapan kadınlar, yaratıcı güç, barış yanlısı ve her şeyle mücadele edip hiç yılmayan özgürlükçü ve barışçıl kadınlar.

Anadolu toprağının verimi, verimliliği, verdiği toprağın çeşitliliği... Ben bunu Anadolu kadınıyla çok özdeşleştiriyorum. Anadolu kadını da çok çeşitli ürünler vermiştir, geçmişten günümüze. Sanat, bilim ve birçok alanda üretmeye ve yaratmaya devam ediyor. O yüzden Anadolu kadınları çok kıymetli.

Bu oyunun günümüz Türkiye’sinde sahneleniyor olması da ayrı bir anlam ifade ediyor sanırım. Ne dersiniz?

Elbette Türkiye’de kadının bu kadar ezilip hor görüldüğü, öldürüldüğü, baskılandığı, ötekileştirildiği, susturulduğu bir dönemde daha çok sesimizi çıkarmaya ihtiyaç duyuyoruz. Bu bizim güdümüzde var, bu oyunun da bu dönemlere denk gelmesinin tesadüf olmadığını düşünüyorum açıkçası. Herkes kendi platformundan kadının gücünü göstermeye çalışıyor. Sanatla uğraşan bütün kadınlar da, bu anlamda güdüsel olarak performanslarını ortaya koyuyorlar. Gerek resimle, gerek müzikle, gerek sahne sanatıyla. O yüzden bu ülkede yaşayan bir kadın olarak bütün haykırışlarım ve isyanlarım da bu oyunun içinde yerini buluyor. Ve bunları seyirciye duyurmak için hep birlikte çaba harcıyoruz. Yalnız değilsiniz diyoruz, güçlüyüz; susmayın diyoruz, mücadeleye devam diyoruz.

GELEN HER SEYİRCİYE TEŞEKKÜRÜ BORÇ BİLİRİM

Pandemi döneminde izleyiciyle buluşmak nasıl?

Pandemi dönemi başlı başına çok gergin, belirsiz ve kaygılı bir dönem. Bu dönemde biz bir oyun çalıştık, aslında büyük bir meydan okuma diyebilirim buna. Bu koşullarda gelen her seyirciye tek tek teşekkürü borç bilirim. Bu kadar endişeyle geçen bir süreçte İKSV’nin bu festivali inatla fiziki bir şekilde devam ettirmesi, bizim de bu duyguya ortak olmamız kolay değildi, halen de kolay değil, ne kadar devam edebileceğimizi bilmiyorum. Açık yüreklilikle bu belirsizlik içerisinde hiçbir şey söyleyemeyiz, neyin ne olacağını bilmiyoruz. Ama sahnelerimiz açık kaldığı ve seyirci gelmeye devam ettiği sürece tüm önlemler alınarak oynayabildiğimiz kadar oynayacağız. Elbet bu pandemi bitecek, o zaman biz seyircimizle gerçek kucaklaşmamızı yaşayabileceğiz. Çünkü bu oyunun prömiyerini yaparken hayatımda ilk kez, bir oyunun ilk gecesinde yaşadığım coşkum çok eksik kaldı, bir buruk olduk biz. Sevdiklerimiz gelemedi, yaş sınırına takılanlar oldu, pozitif biriyle temasta bulunmuş insanlar oldu, kendini eve kapatanlar... Çok eksik bir prömiyer yaptık ama her şeye rağmen gelenler bize güç verdi, kuvvet verdi. Bu yüzden de yolumuza devam ediyoruz, edeceğiz. Özetle şu dönem tiyatronun seyirciye çok ihtiyacı var. Ayakta kalabilmesi ve devam edebilmesi için…

İzleyicilerinize iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

İzleyicilere söyleyebileceğim ilk şey, herkesin kendini çok dikkatli bir şekilde korumaya devam etmesi, sağlıklı kalması. Bütün önlemler dâhilinde hayatın gerekliliklerine devam etmesi ve bizi yalnız bırakmaması.

Önümüzdeki günlerde başka projeleriniz olacak mı?

Şu an için başka bir projem yok, şu an tek arzum sağlıklı bir şekilde oyunu devam ettirebilmek, çok teşekkür ederim.