Erdoğan’ın seçim siyasetinin ‘mega proje’ler üzerinden şekillendiğini ifade eden Siyasal İletişim Uzmanı Uslu, “İktidar ayrıca negatif partizanlıktan sonuna kadar da istifade etmek istiyor” değerlendirmesini yaptı.

Tüm stratejisi ‘mega proje’ler
Karadeniz Gazı Devreye Alma Töreni’ne katılan Erdoğan, tüm konutlara bir ay boyunca ücretsiz doğalgaz verileceğini açıklamıştı

Hüseyin ŞİMŞEK

Cumhurbaşkanı ve TBMM seçimlerine sayılı günler kala iktidar ile muhalefetin propaganda yöntemleri tartışılmaya devam ediyor. Twitter hesabı üzerinden dikkat çekici videolar paylaşan Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın politik hamlelerini BirGün’e değerlendiren Siyasal İletişim Uzmanı Dr. İbrahim Uslu, “Erdoğan, rakiplerden duyulan nefret üzerinden propaganda yürütüyor. ‘Mega proje’leri devreye sokuyor. Kılıçdaroğlu ise handikapları avantaja dönüştürmeye çalışıyor" dedi.

Kılıçdaroğlu’nun “Kürtler” ile başlayan videosu “Alevi” videosu ile sürdü. Bu videonun izlenme sayısı, ülke nüfusunu geride bıraktı. Kılıçdaroğlu’nun bu propaganda tarzını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Muhalefet seçmenini rahatlatan ve özellikle ittifak ortağı olan partilerin ve onların teşkilatlarının elini kolaylaştıran bir hamle oldu. Toplumun ötekileştirilen kesimleri açısından son derece önemli. Bu videoların hedef kitlesi daha çok muhalefet seçmeniydi. Genç kuşakları hedef aldı. İşin doğrusunun ne olması gerektiğini söyledi. İnsanların dürüstlük, çalışkanlık, liyakat gibi kavramlara bakarak oy vermesi gerektiğini anlattı. Seçmenin geri kalanına da ciddi mesajlar vardı. Bu açıdan önemli işlevi oldu videoların. Kılıçdaroğlu, handikapları avantaja dönüştürmeye çalışıyor.

Olumsuz yanları var mı?

Bu tür videolara iktidar gözünden baktığımızda onlara bir fırsat penceresi açıldığı kaygısını da yaşıyorum. İktidarın siyaset tarzından bir tanesi kimlik siyaseti. İktidar, kimlik siyasetini çok güçlü bir biçimde kullanırken bu videolarla karşılaştık. Dolayısıyla iktidara bir kanal açıldı. Hemen de kullanmaya başladılar zaten, ‘Türkiye, Suriyelileşiyor’ denildi. Muhafazakarların küçük bir mezhebin tüm ülkeyi yönetmesi endişesi var. 28 Şubat sürecinde de bu kullanılmıştı. Hemen oralara göndermede bulundular. Erdoğan, mezhep ve kimlik siyaseti ile oyunu artıramıyor ama var olan oyunu konsolide ediyor. Ayrıca seçimler ikinci tura kalırsa iktidarın stratejisi, ‘Yüzde 60’lık sağ havuzdan yüzde 50+1’i çıkarmak’ olacaktır. Özellikle yarış ikinci tura kalır ve tamamen kimlik siyaseti üzerinden iş yürürse o zaman bu videoların belki yan tesirleri ile de karşılaşabiliriz.

Kılıçdaroğlu, ‘Biz artık siyasal kimlikler üzerinden değil sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapmalıyız’ dedi. Doğru bir yaklaşımdı. CHP’nin geniş kitlelere açılması ve iletişim kurmaya başlaması bu stratejiden sonra oldu. Bir dönem balıkçılarla, apartman görevlileriyle, çiftçilerle, TIR şoförleri ile görüşüldü. Geniş kesimlere ulaşıldı. Ardından kimlik siyasetini noktalayabilmek için helalleşme konseptini açtı. Helalleşilmesi gereken insanlara baktığımızda hepsi kimlik siyasetinin mağdurlarıydı.

Kılıçdaroğlu’nun bu süreçteki genel propaganda tarzını nasıl buluyorsunuz?

Kılıçdaroğlu’nun kazanma şansı en yüksek olan aday haline gelmesini sağlayan faktörler arasında kullandığı iletişim tekniklerinin önemli bir yeri var. Sosyal medyayı etkin kullanması, kısa videolar çekmesi, tüm mecraları kullanması son derece başarılı. Maliyeti düşük olan yöntemlerle geniş toplum kesimlerine ulaşıyorlar. Normal şartlarda yüksek reklam harcamaları ile bu kadar kitleye ancak ulaşılabilirdi.

Seçim kazanmak için bu yöntemler uygulanabilir ancak tek başına yeterli olmaz. Farklı yöntemlere de ihtiyaç duyulur. İki belediye başkanı ile çektiği video, bunun ilk sinyalleriydi. Şampiyonlar ligi kadrosunun iki starını halkın karşısına çıkarıyor. Cumhurbaşkanlığı yardımcılığının da göstermelik bir hamle olmadığını ortaya koyuyor. 

Millet ittifakında bir kadro hareketi olduğunu görüyoruz. Bu tür hamlelerle yarışı garanti altına almaya çalışıyorlar. Bir süre sonra sosyal medyanın seçim üzerindeki etkisi daha çok artacak. Bu nedenle başarılı bir girişim oluyor.”

Siyasal İletişim Uzmanı Dr. İbrahim Uslu

Devlet imkanlarıyla propaganda süreci yürüten iktidar cephesi ile karşı karşıyayız. O tarafı nasıl değerlendiriyorsunuz?

İktidar bu süreçte seçmene, ‘Evet farkındayım, bu ülkede bazı sorunlar var. Bazı hedeflerimizi başaramadık fakat ben bir sürü işi de güzel yaptım. Onu da görmezden gelmeyin’ diyor. İyi işleri seçmene denetletiyor. Mesela TCG Anadolu Gemisi’ni İstanbul’a demirliyorlar. İnsanlar gelip o gemiyi geziyor. Veya TOGG için deneme sürüşleri gerçekleştiriliyor. Ankara’nın en bilinen alışveriş merkezinin otoparkının yarısını kapatıyorlar, orada savunma sanayi teknolojilerini vatandaşa sergiliyorlar. İHA’ları, SİHA’ları zaten kullanıyorlar. Son olarak doğalgazın yandığını gösterdiler. Tüm bunlar bir taktik.

İKİNCİ TURDA KİMLİK SİYASETİ

İktidar ayrıca negatif partizanlıktan sonuna kadar da istifade etmek istiyor. Rakiplerden duyulan nefret üzerinden propaganda yürütüyor. ‘Diğer kesimlerin gelmesi tehlike oluşturur’ söylemi kullanıyor. ‘Muhalefet terörü destekliyor, din düşmanı, Batı ile iş yapıyor’ algısı yürütülüyor. Bunun nedeni negatif partizanlık üzerinden seçmeni etkilemektir. Muhalefet yarışı kazanırsa beka sorunu yaşanır, argümanını kullanıyorlar. Tüm seçmen buna inanmıyor elbette ancak inananlar da var. Onlar, hükümeti başarısız da bulsa, bu kaygılarla oyunu yine de verebiliyor.

AKP, MHP ile ittifak kurunca milliyetçi ve muhafazakarların bir koalisyonu haline geldi. Zaman zaman yüzde 65’e kadar çıkan sağ blok karşısında yüzde 35 daha seküler bir seçmen kitlesi var. İki ana akım arasındaki rekabete göre Türkiye siyaseti şekilleniyor. Şimdi Altılı Masa, bu şablonu biraz bozdu. İlk turda kazanamayacağını bilen iktidar, seçimi ikinci tura taşırsa bir sağcı ve solcu aday arasında ikinci tur gerçekleştirilecek ve o zaman yeniden kimlik siyasetine döneceğiz.

***

SANDIK TELAŞIYLA AÇILIŞLAR YAPTILAR

Erdoğan, 14 Mayıs’a sayılı günler kala elindeki tüm kozları masaya sürüyor. Baş edemediği yoksulluğu unutturmaya çalışan Erdoğan, ‘güçlü Türkiye’ imajına sarıldı. Müjde olarak açıkladığı ‘büyük proje’leri tamamlanmamış da olsa son haftalara bırakarak seçmende heyecan uyandırmaya çalışıyor.

Erdoğan’ın son günlerde duyurduğu ‘müjde’leri hatırlayalım:

•TOGG: TOGG’un aylar önce açılış töreni gerçekleşti. Geçtiğimiz haftalarda Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’a anahtar teslimi yapıldı. Ön sipariş için 60 bin TL ödeme yapıldı. On binlerce lira zarara uğrayan bazı yurttaşlar mağduriyetleri giderilmezse eylem yapacaklarını duyurmuştu.

•İstanbul Finans Merkezi Açılışı: İstanbul’u dünyanın finans merkezi yapacağı savunulan merkezin, açılış töreninde henüz birinci etabı tamamlanabildi, Erdoğan merkezi inşaat halindeyken açtı.

•Akkuyu Nükleer Santrali: Seçim öncesi açılışı yetiştirilemedi. Mersin’de bugün Akkuyu Nükleer Santralı İlk Nükleer Yakıt Getirme Töreni gerçekleştirilecek. Santralın, ilk ünitesinin ancak 2025 yılı Temmuz ayında hizmete sunulması bekleniyor.

•Ankara Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattı: Teknik şartnamenin değiştirildiği, Yozgat-Sorgun arasına şartnameye uygun olmayan ‘bazalt’ döşendiği belirtilen tren hattı eksiklere rağmen dün açılışı yapıldı. Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Sekreteri İsmail Özdemir’den yapılan dünkü açıklamada, "Ankara-Sivas hattının tamamlanmadan açılışı risk barındırmaktadır! Tam ve bütünlüklü olarak bitirilmeden, sinyalizasyon sistemi tamamlanmadan hattın açılmış olması büyük bir risktir" denildi.

•Doğalgaz müjdesi: Karadeniz’de gaz bulunduğunun açıklanmasından bu yana yüzde 226 oranında zamlanan doğalgazın seçime 2 hafta kala mutfağa bedava ulaşılacağı müjdesi verildi. Filyos Doğalgaz İşletme Tesisi’nde göstermelik açılış gerçekleşti.

•Temel atama töreni: Erdoğan’ın katıldığı temel atma töreninde betonu dökülen Hatay Defne Yeni Devlet Hastanesi’nin ‘temeli’ olmadığı, çimento dökülen yerin ise platform olduğu ortaya çıktı.