Usta oyuncu Tuncel Kurtiz, arkasında yüzlerce film, tiyatro oyunu ve dizi bırakarak 2013 yılında yaşama veda etti. Tuncel Kurtiz aramızdan ayrılışının 3. yılında sosyal medyada saygı ve sevgiyle anıldı. Sevenleri Kurtiz'in mezarı başında da bir anma gerçekleştirdi. İşte yazar Zahit Atam'ın kaleminden Tuncel Kurtiz ve anılar...

Tuncel Kurtiz toprak, Anadolu özellikle de Ege toprağı kokardı

Artık ilerleyen yaşlarda Ramiz Dayı ile ekranların bir fenomeni haline geldiğinde, geçmişteki pek çok oyunculuğu da hatırlanır olmuştu. Festivalin birinden onur ödülü aldıklarında gizli konuşmalarda, bunlar Ramiz Dayı'ya ödül veriyor, senin sanatına değil konuşmaları geçiyordu “iç muhasebede.”

Yeni Türkiye Sinemasını pek beğenmiyordu, özellikle de NBC ve Reha Erdem’in filmlerini, fazla “Fransız” buluyordu ve bu toprağın sesinin ve kavgasının bu filmlerde olmadığını düşünüyordu.

Kendi geçmişine ilişkin önemli hatıralardan birisi Peter Brook üzerineydi: Sürü filminin bir Paris Sinematek’i gösteriminde seyretmişti Brook filmi. Oyunculukları çok beğenmişlerdi, yanındaki dostuyla Brook “nice gerçek oyuncuların hiç oyunculuk yapmadan ömürlerini tamamladıklarını konuşuyorlardı.” Oyunculuklar üzerine konuşurken yanındaki soruyor, niçin “baba”yı oynayan karakter üzerine konuşmuyorsun, onu beğenmedin mi? “Benim için en iyi performans o.” Yılların tiyatro ve sinema yönetmeni Brook diyor ki ben de demin onu kastediyordum, o gerçek bir oyuncu, ama köylü, dil bilmez, onu nasıl Mahabbarata oyununda oynatayım ki?

Arkadaşı şaşırıyor, sen onu gerçek köylü mü sandın? Hayır, o köylü değil, oyuncu, üstelik Avrupa’da yaşıyor, İngilizceyi de rahat konuşur.

Brook gibi bir yönetmenin oyuncu ile köylüyü ayırt edemediği Sürü’deki performans tüm Türkiye Sinema tarihinin en iyi performanslarından birisiydi.

(Ama gelin görün ki o performans ne yetmişlerde ne de 2010’larda Tuncel Kurtiz’e en iyi erkek oyuncu performansı getirmedi. Oysa Sürü filminde Türkiye’de başrolde Tarık Akan, Fransa’da ise Tuncel Kurtiz olarak oynamıştır.)

Brook şaşırıyor, inanamıyor. Arkadaşı sayıyor, Yılmaz Güney’in en temel eserlerinde oynadı o, Avrupa’da daha çok tiyatro yapıyor. Brook bir kez daha şaşırıyor ve hemen onu bulmalarını istiyor. Bir hafta içinde buluyorlar: O sırada New York’tadır ve Tuncel Abi'nin cebinde yalnızca 100 doları vardır. Gelen teklif uzun bir çalışma dönemi, uzun bir performans dönemi, dünyanın değişik ülkelerinde yapılacak, ayrıca başlangıç için 10.000 Sterlin ön ödeme.

Avrupa’daki kariyerinde önemli dönemeçlerin özellikle Yılmaz Güney’in üç filminde oynamasıyla değiştiğini, kendisinden önce bu filmlerin Avrupa’da görücüye çıktığını söylerdi Tuncel Kurtiz: Umut, Sürü ve Duvar.

Duvar filminden önce çok iyi bir anlaşması varken, Yılmaz Güney’in daveti üzerine İsveç’ten Paris’e gitmiş ve oynamıştı.

İlginçtir, gerçek tanıkların anlattıklarına göre, zaten uzun süren filmin çekimlerinde Yılmaz Güney, Tuncel Kurtiz’de yalnızca eski dostu değil, Türkiye toprağının kokusunu alırmış. Filmdeki rolü bittiği halde göndermek istememiş, hayata katlanmak için ve çalışmak için, güç toplamak için de Kurtiz’e ihtiyaç duyarmış. Aynı sahneyi değişik bahanelerle çekmeyerek, senin sahnen var diyerek yanında tutmuş. Bilenler bilir, yaklaşık çeyrek yüzyıllık bir dostlukları, hep yürekte yaşayarak devam etti.

Hakikaten Tuncel Kurtiz toprak, Anadolu, özellikle de Ege toprağı kokardı.