TÜRGEV’in “Eğitim kavramı da kirlendi” başlıklı 18 Nisan 2014 tarihli yazıma karşı açtığı “hakaret” davasına gönderdiğim savunmamdan bir bölüm sunacağım size.

TÜRGEV’in “Eğitim kavramı da kirlendi” başlıklı 18 Nisan 2014 tarihli yazıma karşı açtığı “hakaret” davasına gönderdiğim savunmamdan bir bölüm sunacağım size. Yani bugün duruşma salonundasınız. Salı günü yapılan duruşmada karar beklerken erteleme çıktı. Sanırım mahkeme, dört sayfalık yazılı ifademin ekindeki biri DVD birçok eki inceleme gereği duydu. Büyük ihtimalle sonucu 4 Kasım’da öğreneceğiz. O duruşmadan ceza alırsam, benden sonra TÜRGEV’e hakaretten sanık sandalyesine oturacak olan Can Dündar’a şimdiden geçmiş olsun!

“(…) Demek isterim ki din, dindar bir yurttaş için ne ifade ederse, eğitim de benim için aynı anlamı ifade eder. Dinin siyasete alet edilmesine dindar insanların gösterdiği tepki ne kadar haklı ve yerindeyse, benim de eğitim kavramının eğitimsel amaçların dışında kullanılmasına gösterdiğim tepki o denli haklı nedenlere dayanmaktadır. Eğitimin devlet tarafından verilmesi gereken kamusal bir hizmet olduğuna inanırım ve para kazanma arayışındaki girişimcilere yatırım alanı olarak sunulmamasına karşı çıkıyorum. Ne yazık ki son yıllarda devlet çeşitli teşviklerle eğitimi ticaretin alınan-satılan mallarından biri gibi özel girişimcilere sunmaktadır. Bazı girişimciler “eğitime hizmet” adı altında vakıf kurup vakıf yasasının sunduğu ayrıcalıklardan yararlanmaktadır. Sayısı yüze yaklaşan vakıf üniversitesinin öğrenci başına yıllık eğitim ücreti 20 bin ile 100 bin TL arasında değişmektedir. Vakıf yurtları da öğrencilerden otel fiyatına denk ücret talep etmektedir. Örneğin TÜRGEV’in Konya Selçuk’taki Kız Öğrenci Yurdunun öğrenim yılı fiyatı 5 bin 500 TL’dir. Binası devlet veya şahıs bağışı olduğu için yatırım gideri olmayan, her türlü vergiden muaf ve birçok kamu olanaklarını kullanan yurtların “hizmet” adı altında aldığı ücret, açıkça ticaret kurallarının işlediğini göstermektedir. Aynı olanaklardan yararlanan herhangi bir otel işletmecisi de bu fiyattan kâr elde edebilir. Bu tür vakıfların “hizmet” adı altında ticaret yaptıkları, kamusal karşılığı olan “eğitim” ve “hizmet” kavramlarını kullanarak asıl amaçlarını gizledikleri ortadadır.

(…) Sosyal devletin ve sosyal amaçlı kamu kurumlarının bulunmadığı yüzyıllar öncesinin kurumsal yapıları günümüzde anlamını yitirmiştir. Günümüzde öğrencilere hizmet sunmak, onların eğitim, barınma, beslenme ve sosyal gereksinimlerini karşılamakla yükümlü bir devlet ve ona bu zorunluluğu hatırlatan yasalarımız vardır. Devlet dışında öğrenciye “hizmet” sunma amaçlı oluşumların ya ideolojik ya da ekonomik bir amaca hizmet ettiğine tanık olunur. TÜRGEV’in faaliyetleri, yöneticilerinin ilişkileri yüzünden hem siyasi hem ticari bir tartışmanın ortasında kalmıştır. Amaçlarına uymayan, eğitimin kazandırmayı amaçladığı sosyal değerlere aykırı iş ve işlemlere alet edilmesi nedeniyle bu vakıf tartışılan, eleştirilen kurum olmaktan kurtulamaz.

(…) Tarihsel olarak vakıf, kişi malının ya da gelirinin, kamu yararına özgülenmesidir(tahsisidir). Yani kişi malını ya da gelirini kamu yararına özgüleyecek, belirli bir amacın gerçekleştirilmesine katkı sunacaktır. Örneğin yoksul öğrencileri okutacak, giydirecek, barındıracaktır. Vakfın bu özel durumu çarptırılmakta, kamu malı (arazi, arsa, devlet kredisi) vakfa sunularak, kamu gücü eliyle tarikatların, cemaatlerin, özel kişi ve kuruluşların ticaret yapmasına, sermaye biriktirmesine, ekonomik güç oluşturmasına, toplumsal yaşamda ve siyasette etkin olmasına yol açmaktadır. Bunun tipik örneklerinden biri TÜRGEV’dir. Yaptığım, bu gerçeklere dikkati çekmektir, hakaret değildir. TÜRGEV kamuoyunda tartışılan bir vakıftır, bunu şikâyetçi gibi herkes bilmektedir. Bu ülkenin bir insanı olarak bu gerçekleri dile getirmeyip de ne yapacağız, yaptığım iş hakaret değil, gerçek durumu vurgulama, eleştirme, toplumu aydınlatmadır.

Kaldı ki, bilebildiğim kadarıyla, kanunda hüküm olmadıkça, tüzel kişiye hakaret suçu söz konusu olamaz. TÜRGEV vakıf olduğuna göre tüzel kişidir. Bu nedenle de ortada işlenmiş TCK’ye göre bir suç bulunmamaktadır.”