Turizm sektörünün sosyal mesafenin kurabilecek bir sektör olmadığını ifade eden Dev Turizm-İş Genel Başkanı Mustafa Safvet Yahyaoğlu, “Sosyal mesafenin korunması imkânsıza yakın. Misafirden misafire mümkün olabilir ama personel misafir arası imkânsız” dedi.

Turizm personelinin  sosyal mesafe kaygısı

AYCAN KARADAĞ

Covid- 19 salgını devam ederken Türkiye’de turizm sezonu açıldı. Bu kapsamda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından otellerin sezona açılması için koronavirüs sertifikası şartı getirildi. Otellerin sertifikayı almak için sosyal mesafe, sıkı hijyen önlemleri ve personelin pandemi eğitiminin de yer aldığı kriterlerin yerine getirmesi gerekiyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na bağlı (DİSK) Dev Turizm İş Genel Başkanı Mustafa Safvet Yahyaoğlu, BirGün’e son süreci değerlendirdi.

Ekonominin daha da kötüye gitmemesi için turizm sezonunun açıldığını fakat riskin çok yüksek olduğunu dile getiren Yahyaoğlu, “Turizm işçilerinin sağlıkları için önlemler ne kadar yerine getirilebilecek bu sertifikasyon denilen uygulama ne kadar sağlıklı olacak ayrıca misafirlerin sağlığı nasıl korunacak bunların hepsi birer muamma. Çünkü herhangi bir çalışma yapılmadı. İşçilerin hiçbiri iş başı yapmadı. Yani işbaşı yapar yapmaz servis sektörüne girmiş olacaklar. Bu doğru bir adım değil. Devlet sokağa çıkma yasağının getireceği ekonomik külfetlere dayanamadı ve normalleştirme adı altında virüsü dışarıya saldı diyebiliriz. Ekonomi daha fazla erimesin diye insanlar tehlikeye atılıyor. Diliyoruz ki çalışanlarımız çalışırken bu hastalıkla muhatap olmasın olursa da haklarını kazanmalı. SGK genelgesi ile bu hakların önüne geçilmeye çalışılıyor. Bizim de bu konuda arkadaşları uyarmamız gerekiyor. Zaten evde kalamayan emekçiler normalleşme ile hiç kalamayacak. İkinci bir dalga olursa Temmuz- Eylül aylarını da kaybederiz. Örneğin Antalya’da 10 günde 6-7 mahalle karantina altında. Bu yakında aydında Çeşme’de, Dikili’de, Seferihisar’da da karşımıza çıkma ihtimali çok yüksek. Ama biz bu süreçte işçi arkadaşlarımız hasta olursa her türlü haklarını almak için yanındayız” diye konuştu.

TEMEL SIKINTIYI İŞÇİLER ÇEKECEKturizm-personelinin-sosyal-mesafe-kaygisi-739287-1.

Önlemlerin yetersiz olduğunu ve temel sıkıntıyı yine işçilerin çekeceğini ifade eden Yahyaoğlu, “Şu ana kadar öngörülen sertifikasyon ve önlem programları olan otellerin yüzde 50 olması, maske, sosyal mesafe yetersiz kalacak gibime geliyor. Otellerin yüzde 50 kapasite ile açma olayı da otelcilerin baskısı ile yüzde 100 çıkarıldı. Otel sahipleri 4-5 otelinde önce 1-2 tanesini açarak ortamı kontrol edeceklerini daha sonra diğerlerini de açabileceklerini görüyoruz. Bu da turizm sektöründe yüzde 60-65 oranında işsizliği beraberinde getiriyor. Zaten çoğu sezonluk çalışan arkadaşlar bu sezon işsiz kaldı 2021 Mart’a kadar da işsiz olacak bekleyecekler. Ayrıca çoğu insan pandemi ilk başladığında çoğu insan yıllık iznini kullanarak evde kaldı. İnsanların ne tatile çıkabilecek izni ne de parası var. Temel sıkıntıyı işçiler çekecek. Kısa çalışma ödeneği de uzatılmasa turizm işçileri perişan hale gelecek. Metrekarelere göre kapasite sınırının kaldırılması, açık büfelerden ödün verilmemesi çok yanlış kararlar. Otellerin yüzde 100 kapasite ile doldurulması sağlıklı değil” şeklinde konuştu.

Son olarak Yahyaoğlu şunları dile getirdi: “Turizm insanın insana mesafesini çok açabileceğiniz bir sektör değil. Sosyal mesafenin korunması imkânsıza yakın. Misafirden misafire mümkün olabilir ama personel misafir arası imkânsız. Gerçi yönetenler ve otelciler personelleri asla düşünmüyor. Daha önce de sağlık personelleri otellerde kalmaya gelmiş diğer misafirler nakledilmiş ama personellerle ilgili bir çözüm yine bulunmamıştı. Önlemler alınamazsa eskiden olduğu gibi bir tazminat turizmi başlayabilir. Oteller sağlığı koruyamazsa çok ciddi tazminatlar ödemeye başlayabilir. Turizm sektörü önemli bir sektör. Aileleri ile birlikte 15 milyon insan bu sektörden ekmek yiyor. Bu işçilerin 1,5-2 milyonu kaçak çalışıyor. O yüzden hiçbir ödenekten yararlanamıyor. Defalarca ikaz etmemize rağmen bir çalışma yapılmıyor. Bu insanlar süreçte en fazla mağdur olan kesim de bu inşalar oldu. Hiçbir hak ve korumadan yararlanamadılar.”