Dünya yeni oluşumla farklı bir yöne eviriliyor...

Çin ile Rusya ve ABD ile ABnin başı çektiği 2 kutuplu döneme tekrar dönüyoruz!

Bu kez kutuplar, teknolojik gelişimlerini geometrik bir hızla geliştirdikleri için vahşi kapitalizmin tüm kurallarını acımasızca uyguluyorlar ve olabildiğince pervasızlar...

Bilgi ve teknoloji güç demek! O da ellerinde...

Yani dünya, üçüncü emperyalist yayılmayla karşı karşıya!

***

Bilinmeli ki; emperyalist yayılmacılığın önündeki tek engel, laik demokrasi, insan hak ve özgürlüklerine inanan bağımsız ve tarafsız yargı ile farklılıkları kucaklayan ulus devlet anlayışıdır!

***

Aslında siyasal İslam, ümmet ve cihat hedefiyle emperyalist düşünceden farklı değil!

Bu nedenle Türkiye şansız bir konumda…

Siyasal İslam’ın yarattığı iklim diğer partilerin, sömürü düzenine karşı çıkacak antiemperyalist bir cesarette durmasını engelliyor!

Dahası tüm erklerin bir kişide olduğu rejimlerde, emperyalist işgal daha çabuk gerçekleşiyor…

***

Nitekim büyük aymazlık içinde olan Türkiye’deki siyasal İslam, laikliği kaldırdı, demokrasiyi askıya aldı, yargıyı bağımlı hale getirdi ve ulus devletin ilkelerini teker teker yok etti.

Herkesin yaklaşan yıkıma karşı duyarlı olması için öncelikle altının çizmesi gereken konu; Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ırk, kan ve kafatası Cumhuriyeti olmadığıdır!

Türkiye, değişik ırk, din, dil, mezhep, cinsiyet, kısaca, tüm farklılıkların yasalar önünde eşit ve aynı haklara sahip yurttaşlardan oluşan bir ulus devlettir!

Bu yapıyı ve inancı değiştirip “Ulus devletten” vaz geçerseniz, toplumun birlik ve beraberliği bozulur ve ülke çöküşe sürüklenir!

***

Anlaşılan iktidar, dünyadaki değişimden ve emperyalistlerin Türkiye’yi hedef seçerek sömürmesinden rahatsız değil!

Uyguladığı politikayla ülkenin ve devletin yapısını ve temel değerlerini değiştirerek adeta emperyalistleri davet eder durumda!

Örnek verelim;

Kültür ve Turizm Bakanlığı toplumu birleştiren yaşam biçimine önem vereceği yerde özelikle, son günlerde aldığı kararlarla tam aksi işler yapmakta!

Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin “temeli Kültürdür” kurucu ilkesi, bakanlık tarafından yok ediliyor…

Tıpkı devlet dairelerinden Türkiye Cumhuriyeti logosu, devlet nişan ve madalyalarından Atatürk kabartması, okullardan Andımızın kaldırılması gibi Bakanlığın kültür ve sanat kurum ile topluluklarından da “Türk” adı kaldırılıyor...

Sadece bununla da kalınmıyor, toplulukların işlev ve yerleri de değiştiriliyor!

Ülkemizi dünyada temsil eden Devlet Halk Dansları topluluğu hiçbir gerekçe gösterilmeden İstanbul’a taşınıyor.

Ekonominin çöktüğü bu düzende yüzlerce dansçı mağdur durumda bırakılıyor!

***

Denilebilir ki; Bakan “Türkiye’nin en büyük turizm şirketine sahip bir iş adamı, bu nedenle turizm sektörüne ağırlık veriyor. Kültür konuları önceliği değil!

İyi de turizm sektörü de müthiş krizde!

Pandemi nedeniyle dünyanın birçok ülkesinde destekler, hibeler verilirken Türkiye’de turizm sektörüne çözüm için bankalar gösterildi.

Sadece konaklama ve yeme içme hizmetlerindeki KDV oranları 2020 yılı sonuna kadar yüzde 8’den 1’e indirildi…

Kriz iyi yönetilemediği için turizm geliri, 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 65,1 azalarak 12 milyar 59 milyon 320 bin dolara geriledi.

Gerekli önlemler tam alınsaydı ülkenin en önemli gelir kaynağı bu kadar küçülmezdi…

***

20,000 üyeden oluşan Tursapnet Platform’un sözcüsü Ayşe Nur Yılmazer’den Turizmle ilgili bir mektup aldım.

Sizlerle kısaca paylaşmak isterim.

Yılmazer; “… Turizm, 1,500,000 çalışanıyla 6 milyon nüfusu ve 42 işkolunu besleyen güçlü bir sektördür. Yani “Bacasız sanayidir.“

Geçtiğimiz yıl 12,000 acentenin 4,000’i kapanmıştır.

Eğer Bakanlık harekete geçmezse diğerleri de kapanacaktır!

Sektör;

Acentalara hibe olarak ivedilikle 50,000 TL ödenmesi,

2021 yılı sonuna kadar KDV, muhtasar, SGK primleri muafiyeti sağlanması,

Alınan kredilerin 2021 sonuna dek ertelenmesi,

TÜRSAB ve oda aidatları ile stopaj, sigorta vb. zorunlu ödemelerden muaf tutulmaları,

Kısa Çalışma Ödeneğinin 2021 sonuna kadar devam ettirilmesi ve sicil affının getirilmesi bekliyor…

***

Emperyalist yayılmacılık ancak, bölünmemiş, dayanışması güçlü yurttaşlar, laik demokratik hukuk devleti ve çökertilmemiş bir ekonomiyle engellenebilir!

Siyasal İslamcı bir iktidarla değil!