Bu da oldu. Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan 12. Dalga operasyonunda; akademisyenler, rektörler ve...  

Bu da oldu. Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan 12. Dalga operasyonunda; akademisyenler, rektörler ve eğitim gönüllüleri kadınlar da gözaltına alındı. Bu insanların evleri, büroları didik didik edildi. Kitaplarına, bilgisayarlarına, CD’lerine el konuldu.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne yapılan baskında, burs alan on binlerce öğrenciye ve derneğin kampanyasını destekleyen binlerce insana ait adrese ve bilgilere de el konuldu. Dernek çalışamaz duruma düşürüldü.
Bunlar yapılırken, gözaltına alınan insanlar yine somut olarak neyle suçlandıklarını öğrenemedi. Aynı durum ağır hastalığına bakılmaksızın evi 7 saati aşan bir süre aranan, kitaplarına ve CD’lerine el konulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı saygın insan Prof. Türkan Saylan için de geçerli. Her zaman darbelere de, şeriata da karşı çıkan ve tüm ömrünü çocukların, gençlerin eğitimine ve çağdaş yaşamın yerleşmesine vakfeden ve bu nedenle de UNICEF’ten SODEV’e kadar çeşitli ulusal ve uluslararası kuruluşlar tarafından defalarca ödüllendirilen Prof. Türkan Saylan’a yapılanlar toplum vicdanını da, hukuku da derinden yaraladı.
Nitekim Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok; “Türkan Hanım’ın odasında 7,5 saat arama yapılmış. Hangi savcı bunu istemişse, arama kararını dönüp bir daha okusun. Şiddet içermeyen hiçbir düşünceye karşı bu tür muameleler olmamalı. Yargı siyasallaşıyor, hukuk açık biçimde ihlal ediliyor” açıklamasını yapıyor.
AİHM eski yargıcı Rıza Türmen ise, Milliyet’teki yazısında (14.04.2009) gözaltı ve aramalara ilişkin şunları söylüyor: “Her şeyden önce suç işlendiğine ilişkin belirli bir yoğunlukta bir kuşku bulunması gerekiyor. Ceza Muhakemesi Yasası, aramada ‘makul şüphe’, gözaltı için ise ‘kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emareler’ bulunmasını istiyor. Her iki durumda da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ilgili makamların bireyin suç işlediği yolundaki makul bir kuşkuyu haklı gösterecek somut olaylar ya da bilgilere sahip olmasını öngörüyor. Örneğin, Prof. Saylan’la ilgili olarak suç işlediği kuşkusunu haklı gösterecek ne gibi somut olaylar ya da bilgiler var savcının elinde? İnsan merak ediyor doğrusu. Cumhuriyet mitinglerine katılmak mı? Kız çocuklarını okutmak mı?”
Evet, hepimiz, tüm kamuoyu bu soruların yanıtlarını bekliyor. Türkan Saylan gibi saygın insanları, siyasal iktidara muhalefet eden unsurları hukuk dışı oluşumlarla, silahlı çetelerle aynı davaya dahil etmeye çalışarak demokrasiye hizmet edilemez. Tam aksine, bir korku toplumu yaratılmasına ve demokrasiden uzaklaşılmasına neden olunur.
Hukukun üstünlüğünü ve çoğulcu, özgürlükçü demokrasiyi savunan herkesin Ergenekon davasının soruşturmasındaki hukukla bağdaşmayan uygulamalara ve soruşturmanın yürütülüş biçimine karşı çıkması gerekir.