Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Gazetelerimizde bazen öyle başlıklar görüyorum ki şaşmamak elde değil. Zaman zaman bizim gazetede de yer alıyor benzerleri. Neyse ki böyle durumlarda şaşıran yalnızca ben olmuyorum. Duyarlı okurlar da şaşkınlıklarını ve üzüntülerini paylaşıyor benimle…

Emekli öğretim üyesi İpek Gürkaynak da Türkçenin yanlış kullanılmasına katlanamayan okurlarımızdan biri. Mektubunda şöyle tanıtmış kendisini:
“1947 doğumlu, 1968’de ODTÜ’den mezun olmuş emekli bir öğretim üyesiyim. Alanım, sosyal psikoloji. Edebiyatsever, dilsever birisiyim. Dilin doğru konuşulup doğru yazılmasını çok önemserim. Bunu söylediğim anda, gazete okurken de televizyon izlerken de yolda yürürken gördüğüm bir tabelanın karşısında da sürekli saçımı başımı yolar halde olduğumu tahmin etmeniz zor olmayacak!”

İpek Hanım bu girişten sonra sözü BirGün’deki bir haberin başlığına getirerek şöyle diyor:

BirGün, dünya görüşüme uygun, sevgili gazetemdir. Sizin köşenizi, hem dile ilişkin hem dildışı yazılarınızı önemsediğim için kaçırmadan okurum. Özellikle de kendi gazetenizin yazarlarını da adlı adınca eleştirmekten çekinmediğiniz için sizi takdir ederim. Birçok yazınızın ardından size yazmayı düşünmüşlüğüm vardır. Bugün (3 Temmuz 2021) gazetemizde ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne halk ikna değil’ başlıklı yazıyı görünce size yazmadan edemedim. İyi günler, çalışmalarınızda kolaylık dilerim.”

turkcenin-dikenli-yollari-895289-1.

Haber Merkezi’ndeki arkadaşlar böyle başlıkları nasıl atıyor, şaşırmamak olanaksız. “Halk ikna olmadı” demek varken “halk ikna değil” gibi anlamsız bir ifadeyi hem de başlığa çekmek, gerçekten benim açıklayabileceğim bir durum değil!

* * *

“SAHNE ALMAK”, “START VERMEK”

Bir halkla ilişkiler şirketi, tanıtımını yaptığı sanatçının dinleti duyurusunu göndermiş posta kutuma. Kötü bir Türkçeyle yazılmış duyurunun ilk tümcesi şöyle:

“Pop müziğin başarılı ismi Simge, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’yi de etkisi altına alan korona virüs salgını nedeniyle ara verdiği konserlerine start veriyor...”

Duyurunun izleyen bölümünde ise “sahne almak”tan söz ediliyor:

“Akustik konserler serisinin ardından şimdi de Antalya Açıkhava Tiyatrosunda sahne alacak Simge‘ye … orkestrası eşlik edecek.”

Tiyatrodan sahne mi satın alacak bu sanatçımız?!

Türkçede “start vermek”, “sahne almak” gibi özenti söylemlerin yeri yoktur. “Konserlerine başlayacak” ve “sahneye çıkacak” deseniz incileriniz mi dökülür?!

* * *

NÜFUS-NÜFUZ

Özellikle Arapça ve Farsçadan dilimize girmiş kimi sözcükler var ki yazımları birbirine çok benziyor. Ses benzerlikleri de olan bu sözcüklerin çoğu zaman karıştırıldığına tanık oluyoruz. Örneğin asıl-asil, biat-bidat, eşgal-eşkal, hafriyat-harfiyat, isale-izale, maruz-mazur, mesabe-mesafe, tahsis-tashih gibi sözcükleri bu bağlamda sayabiliriz.

Geçenlerde Miyase İlknur’un bir yazısında benzer bir örnekle karşılaştık. “Nüfus” sözcüğü yerine “nüfuz” yazılmıştı:

-“… hedefe koyduğunuz subaylardan Köylü, utana sıkıla ve Alevi dostlarından da özür dileyerek anne ve babasının defter şeklinde olan ve dinle ilgili bölümünde ‘Hanefi’ yazan nüfüz cüzdanını ibraz etmek zorunda kaldı.” (Miyase İlknur, “Bavulcunun Bavulcusu Rezil!”, Cumhuriyet, 5 Haziran 2021)

Yılların yazarı Miyase İlknur’un böyle bir yanlışlık yapacağını düşünmüyorum. Ama ortada can sıkıcı bir yazım yanlışı var. Bunun nedeni, her zaman söylediğim gibi, gazetelerde artık uzmanlaşmış düzeltmenlerin çalıştırılmaması… Cumhuriyet gazetesinin Düzeltme Servisi, bir zamanlar usta yazarlardan ve ozanlardan oluşurdu. Şimdilerde yayınevlerinde bile bu özeni göremiyoruz.

* * *

HAFTANIN NOTU

Yakanlarla yakılanları aynı mekânda buluşturmak, zalimlerle mazlumları bir kalemde eşitleyip aynılaştırmaktır. Bu, en büyük zulümdür!