2014 seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu, MHP ve CHP’nin çatı adayı oldu ve oyların yüzde 38’ini aldı. İhsanoğlu CHP tabanına ters gelen bir adaydı, seçmende ciddi anlamda rahatsızlık yarattı, başka bir isimle, tabanın daha çok içine sinen bir isimle oyların artabileceği analizleri yapıldı.

Bu son seçim sürecinde Muharrem İnce, muhalif tabanda büyük beklenti yarattı ve mobilizasyon sağladı. Miting meydanlarının dolu, muhalif seçmenin hevesli olduğunu gördük. Fakat 24 Haziran seçim sonuçlarına baktığımızda herkesin kendi tarafında kaldığını, kimsenin fikir değiştirmediğini, partisini ve adayını sahiplendiğini görüyoruz. Muharrem İnce ve Meral Akşener’in oy oranını karşılaştırdığımızda yine anca yüzde 38’e tamamlandığını görüyoruz. Yani aslında adayın İhsanoğlu ya da İnce olması farketmemiş.

Seçim sonuçları konusunda gerçekçi olmak zorundayız. Erdoğan seçilmek için aslında fazla bir şey söylemedi, söylemesine gerek kalmadı. İktidarın verdiği mesaj şuydu: “dolar artışı, patates soğan fiyatlarındaki fırlama, yabancı basında çıkan analizler, tek bir şeyi gösteriyor. Recep Tayyip Erdoğan güçlü bir Türkiye yarattığı için, Türkiye artık Batı’ya boyun eğmediği için Emperyalistler Erdoğan’a karşı. Türkiye olarak bölünmeden var olmak istiyorsak Erdoğan’ın arkasında durmalıyız”. Bu söylem seçmende karşılık buldu. Muhalefetin adalet, özgürlük, demokrasi talebi seçmende karşılık bulmadı.

Buna şaşırmamak lazım. Ülkece, “dört bir yanımız düşmanlarla çevrili” diye başlayan Hayat Bilgisi, Vatandaşlık Bilgisi, kitaplarıyla büyüdük. Herkes bize düşman, herkes Türkiye’yi işgal etmeye çalışıyor” fikriyle yoğrulduk.

Türkiye Menbiç konusunda ABD ile işbirliği yapınca, iktidarın sattığı söylem “o kadar güçlüyüz ki ABD bize boyun eğdi”. Aynı ABD Türkiye’de özgürlüklerin gerilemesini eleştirdiğinde “ABD Türkiye’nin kötülüğünü istediği için Erdoğan’ı çekemediği için bunları söylüyor” söylemi devreye giriyor ve her ne kadar çelişik görünse de bu işe yarıyor. Seçmen her iki durumda da her iki söylemi de satın alıyor.

Yeni dönemle ilgili bu bize şunu işaret ediyor. Artık Türkiye yeni bir ligdedir. Daha izole, daha içe kapalı, daha paranoyak, dünyaya daha düşman, daha arogan. Erdoğan’ın son balkon konuşmasında, “81 milyonunun Cumhurbaşkanıyım” demesine bakmamak gerekiyor. Yeni rejim, muhalefete ve muhalif kimliklere gün geçtikçe daha düşmanca bakan, daha az yer bırakan bir statüko üretecek. Bu seçimin kaybedeni sadece muhalefet partileri değil, hayata ve dünyaya bakış tarzı, demokrasi ve özgürlükleri algı biçimidir. İşte tam da bu nedenle Türkiye artık başka bir ülkedir.