3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne Türkiye'deki gazetecilerin bu yıl her zamankinden daha fazla baskı altında girdiğini bildiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Açıkel, "Türkiye, AKP döneminde, tutuklu gazeteciler ülkesine dönüştü" dedi

Türkiye, basın özgürlüğünde dipte

HÜSEYİN ŞİMŞEK

CHP Bilim Platformu’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, Türkiye’nin bütün özgürlük alanlarında olduğu gibi basın özgürlüğü alanında da gerilediğini söyledi.

CHP'li Açıkel, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla AKP iktidarının gazetecilere dönük uygulamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Tek adam rejiminin hukuku, kurumları, liyakati esas almayan yönetim anlayışı sonucunda ise Türkiye'nin demokratik değer ve hedeflerinden uzaklaştığını ifade eden Açıkel, BirGün'e yaptığı açıklamada, bu politikanın etkilerinin basın alanında da olumsuz etkilerinin giderek ağırlaştığını söyledi. Basın özgürlüğü konusunda Türkiye'nin 2002’de 100'üncü sıradayken 2020’de 154'üncü sıraya gerilediğini bildiren Açıkel, şunları söyledi:

"OECD ülkeleri içerisinde medya özgürlüğü ve medya çoğulculuğu sıralamalarında en sonuncu ülke olduğumuzu görüyoruz. AKP döneminde, Türkiye’nin tutuklu gazeteciler ülkesine dönüşmesi, gazetecilerin mesailerinin büyük çoğunluğunu haklarında açılan davaları takip etmek için mahkeme koridorlarında geçirir olması, uzun dava süreçlerinde haklarında kesinleşmiş hüküm olmaksızın cezalandırılmanın olağanlaşması ve yoğun sansür politikaları bu gerilemenin başlıca nedenlerini oluşturmaktadır. Bununla birlikte, 'Cumhurbaşkanına Hakaret' suçunun muhalifler üzerinde olduğu gibi medya üzerinde de bir baskı ve yıldırma aracı olarak kullanılması, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu dönemde eleştiri ve hakaret kavramları arasındaki farkı ortadan kaldırmış durumdadır."

SARAYIN İNİSİYATİFİNDE

Gazetecilerin, basın kartı alabilmesi ya da kartlarının iptal edilebilmesinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte kurulan İletişim Başkanlığı üzerinden doğrudan Saray’ın inisiyatifine bırakılması, gazeteci meslek örgütlerinin bu sürecin dışında bırakılması ve katı akreditasyon uygulamaları, basın özgürlüğü önünde büyük bir engel teşkil etmektedir. Medyanın yüzde 95’ine yakınını, özelleştirmeler ve el değiştirmeler sonucunda kendisine yakın sermaye grupları vasıtasıyla kontrol altında tutan AKP’nin adım adım inşa ettiği medya düzeninde tek boyut, tek ses, tek renk prensibi hakim kılınmaya çalışılmakta ve iktidar görüşü dışında hiçbir görüşün toplumsallaşmasına izin verilmemektedir."

CHP NE YAPACAK?

CHP'nin iktidar olması durumunda basın özgürlüğünün yeniden sağlanması için çeşitli politikalar geliştireceklerini ifade eden Açıkel, şunları söyledi:

"CHP iktidarında, Anayasa ile güvence altına alınan ve somut şekilde ifade bulan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile basın özgürlüğünün, herhangi bir belirsizlik ve yoruma açıklık olmaksızın tam anlamıyla uygulanabilmesi için mevzuatta gerekli tüm düzenlemeler yapılacaktır. Basın özgürlüğünün kısıtlanabileceği hallerin kötüye kullanılmasının önüne geçebilmek için yazılı ve görsel medya ile İnternet başta olmak üzere tüm kitlesel yayın ortamlarının tek bir çerçeve yasayla, kapsamlı ve çağdaş demokrasiyle uyumlu biçimde düzenlenmesi hedef alınacaktır."