Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kerre intihap edilen âzalarla İstanbul Meclis-i Mebusanından iltihak eden âzalardan müteşekkil bulunmasına karar verildi”.

(TBMM’nin Suret-i Teşekkülü Hakkında Heyet-i Umumiye Kararı-1: 23.4.1336 (1920)

2 Mayıs günü ise, Bakanlar Kurulu’nun TBMM’nin salt çoğunluk oyu ile seçilmesi öngörüldü. Hükûmete ilişkin sonraki düzenlemeleri analım:

TÜRKİYE DEVLETİNİN ŞEKL-İ HÜKÜMETİ

1921 Anayasası: “Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur ve hükûmeti “Büyük Millet Meclisi Hükûmeti” unvanını taşır”.

1923 Değişikliği: “Türkiye Devletinin şekl-i hükûmeti, Cumhuriyettir”.

1924 Anayasası: “Başbakan, Cumhurbaşkanınca Meclis üyeleri arasından tâyin olunur

“Bakanlar Kurulu, Hükûmetin genel politikasından birlikte sorumludur. (…).

1961 Anayasası: “Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Bakanlardan kuruludur”

“Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliği sağlar ve Hükûmetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur”.

1982 Anayasası: “Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan kurulur (…)

“Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükûmetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. (…)” .

MECLİS VE HÜKûMETLERİ

TBMM, görüldüğü gibi, 100 yıl önce bugün kuruldu ve ilk işi kendi içinden bakanları seçmek oldu. İlk Anayasa ile yürütmenin adı, “Büyük Millet Meclisi Hükûmeti” oldu.

Cumhuriyet’in ilanıyla, Cumhuriyet ile hükûmet özdeşleşti.

1924’te, Bakanlar Kurulu’nun Meclisçe seçimi yerine, Meclis’e karşı sorumluluk ilkesi benimsendi.

1961 Anayasası ile başbakan, eşitler arası birinci konumuyla klasik parlamenter rejim kuruldu.

1982’de, güçlü başbakan statüsü ile parlamenter rejim çerçevesi sürdürüldü.

GENEL SİYASET VE SORUMLULUK

Cumhuriyet’in üç Anayasası, yönetim biçimi olarak şu üç kavramla nitelenebilir:

-Hükûmetin genel siyaseti bakanlar kurulunca belirlenir.

-Bakanlar, bireysel ve toplu olarak TBMM’ye karşı sorumludur.

-Devleti temsil eden Cumhurbaşkanı ve hükûmet birbirinden ayrıdır.

TEK KİŞİLİ YÜRÜTME VE HÜKÜMETSİZ MECLİS

2917 Değişikliği: “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir”.

Böylece, Devlet yönetimi üzerine -Osmanlı dahil-150 yılda oluşan kavramlar, kurallar ve kurumlar silindi.

Bazı bakanların katılabildiği tek anayasal birim, Milli Güvenlik Kurulu (MGK).

Tek kişinin görev ve yetkileri ile bezenmiş olan yürütmede ‘tek eksik’!, bol unvanlı kişi adının yazmıyor olması.

İkinci eksik ise, sayısız görev ve yetkiye karşın sorumluluk ilkesinin yokluğu.

Üçüncü eksik ise, denge ve denetim düzeneklerinin yokluğu.

FİİLİ DURUM VE ÜÇ SORU

‘Çift başlı yönetim olmaz’ yalanı ile Hükümet ve bakanlar kurulu kaldırıldığı halde bakanlar, Cumhurbaşkanınca sıkça toplantıya çağrılıyor. Ama artık kurul bulunmadığından ‘kabine toplantısı’ aldatmacasıyla, kamuoyuna birlikte yönetim görüntüsü verilmeye çalışılıyor. Oysa toplantıya katılanların danışma niteliğinde bile karar alma yetkisi yok. Bu bir fiili durum aslında; tıpkı ‘güvenlik zirvesi’gibi, Milli Güvenlik Kurulu yerine. Özetle, anayasal açıdan bol unvanlı kişinin tercihi, danışma niteliğindeki anayasa kurumlar MGK veya Ekonomik ve Sosyal Konsey yerine “fiili kurullar”.

Sanal yolla da olsa, bakanları toplayan kişi, şu üç soruyu yanıtlamalı:

- Kaldırdığına göre neden topluyorsun?

- Gerekli idiyse neden kaldırdın?

- Ülke sorunlarını kurul halinde görüşmek bir ihtiyaç ise, neden parlamenter rejime dönmüyorsun?

NEŞE DEĞİL, HÜZÜN DOLUYOR

Covid-19 pandemisi nedeniyle 23 Nisan kutlamalarının yapılamıyor olması mı, yoksa yüz elli yıllık anayasal ve siyasal tarihe yapılan ihanetin yarattığı hüzün mü? Kuşkusuz 2.ncisi ve derin bir öfke ile.

GÜNEŞ UFUKTAN ŞİMDİ DOĞAR

Ah çocuklar ah! Atatürk’ün ve Cumhuriyeti kuranların mirasını koruyamadık. Büyük yıkım sonrası, sizin için ancak “Çocuklar ve Anayasa” kitabını yazabildim. Haydi yürüyelim demokratik hukuk devleti yolunda hüznü umuda dönüştürmek için…