Ali ARAYICI – Prof. Dr. Dünyanın pekçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de “beyin göçü” olayı, güncelliğini koruyan en önemli sorunlardan biridir. Emperyalizme bağımlı az gelişmiş ve gelişmekte olan bazı ülkelerin en önemli sorunlarından biri, kuşkusuz yetiştirdiği en önemli değerlerin yurtdışına gitmesidir. Bu ülkelerden, her yıl 10 binlerce kendi alanında yetişmiş, uzman, doktor, mühendis ve teknik adamı; […]

Türkiye’de ‘beyin göçü’ tehlikesi*

Ali ARAYICI – Prof. Dr.

Dünyanın pekçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de “beyin göçü” olayı, güncelliğini koruyan en önemli sorunlardan biridir. Emperyalizme bağımlı az gelişmiş ve gelişmekte olan bazı ülkelerin en önemli sorunlarından biri, kuşkusuz yetiştirdiği en önemli değerlerin yurtdışına gitmesidir. Bu ülkelerden, her yıl 10 binlerce kendi alanında yetişmiş, uzman, doktor, mühendis ve teknik adamı; ülkelerini terk edip olanakları daha iyi olan ABD, Fransa, İngiltere gibi emperyalist ülkeler başta olmak üzere, Kanada, Almanya ve bazı AB ülkelerine çalışmaya gitmektedir.

Bu durum, kendi ülkeleri için büyük bir kayıp oluştururken, gittikleri ülkeler için önemli bir kazanç oluşturmaktadır. Bu durum gelişmiş ve gelişmekte olan bazı ülkelerde de güncelliğini korumaktadır. Emperyalist ABD, İngiltere, ve Kanada, en fazla “beyin göçü” çeken ülkeler arasında bulunmaktadır. Her yıl, bu ülkelere Rusya, Hindistan, Türkiye, Pakistan ve Çin başta olmak üzere, bazı gelişmekte olan ülkelerden binlerce yetişmiş uzman göç etmektedir.

Kuşkusuz, “beyin göçü” olayından, gelişmiş kapitalist/emperyalist ülkelere bağımlı, az gelişmiş bazı ülkeler en fazla etkilenmektedir. Gelişmekte olan ülkelere ilişkin bu konudaki rakamlar, az gelişmiş ülkelerle aynı düzeyde olmasa da kaygı verici bir durumdadır. Gelişmekte olan ülkeler kategorisine giren Türkiye’de, dünyada “beyin göçü” olayından; en çok etkilenen ülkeler arasında bulunmaktadır.

Nedenleri

Bugün, Türkiye’den yurtdışına giden “beyin göçü”nün en önemli nedenleri arasında, yetenekli ve eğitimli insanların kendi alanlarında iş bulamaması, siyasi iktidarın kendi yandaşlarına ayırdığı pozitif ayrımcılık ve kayırmacılık, dışlanmalar ve “ötekileştirme”ler sayılabilir. Bununla beraber, bilim insanlarının ve araştırmacıların sosyo-ekonomik açıdan yeterli düzeyde desteklenmemesi, faşizan siyasi baskılar ve AR-GE’ye ayrılan kaynağın yetersiz olmasıdır.

Son yıllarda, siyasi iktidarların bilimsel araştırma yapan kişi ve kuruluşlar üzerindeki her türlü baskıları dolayısıyla; bunlar yeterince bilimsel çalışma yapamaz ve üretemez bir duruma gelmiştir. Türkiye’de yetişmiş uzman ve insan işgücüne gereksinim duyulduğu bir ortamda, siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı, 10 binlerce yetişmiş değerler; ABD, İngiltere, Fransa gibi emperyalist ülkeler başta olmak üzere, Kanada, Almanya ve bazı AB ülkelerine göç etmektedir.

Büyük bir kayıp

Ne yazık ki, Türkiye’den, “beyin göçü”nün yurtdışına akışı, güncelliğini koruyan en önemli sorunlar arasında bulunmaktadır. Türkiye gibi gelişmekte olan bazı ülkeler açısından; birkaç yetişmiş uzmanın yurtdışına çıkması bile, önemli kayıp ve etkilere yol açmaktadır. Ayrıca, görevlerine siyasi iktidar tarafından son verilip yurtdışına çıkma olanağı bulamayan önemli bir kesimde, kendi alanları dışında başka bir alanda çalışmak zorunda kalmaktadır.

Üstelik, binlerce teknik elemanı, öğretmen, mühendis, bilim adamı ve yetişmiş nitelikli insanın; bir yandan ekonomik krizin en ağır yükünü taşımaları, diğer yandan da siyasi iktidarların partizanca davranışları ve faşizan baskılarından dolayı; işini-gücünü bırakmak zorunda kalarak başka ülkelere göç etmeleri, Türkiye açısından son derece önemli bir kayıptır. Yurt içinde kalanların da dışlanması, sağa-sola sürülmesi, faşist baskıya uğraması, işkencelerden geçirilmesi, “ötekileştirilmesi” ve yalnızlığa itilmesi kabul edilecek gibi bir durum değildir.

Siyasi iktidar, kendi öznel çıkarlarından dolayı, bazı gerçekleri görmek istememektedir. Gerçekten olaylar iyi analiz edilmiş olsa, Türkiye’nin en önemli değerlerinin yurtdışına gitmesini önleyici yasal tedbirleri bir an önce alır. Bir bilim insanının yetişmesi ve belirli bir düzeye çıkması, devletin bütçesine milyonlarca liraya mal olmaktadır. “Beyin göçü” olayının, Türkiye ekonomisine yıllık maliyeti 2-2.5 milyar dolar arasında değişmektedir. Bu miktar, küçümsenmeyecek kadar önemli bir rakamdır. Bu parayla, Türkiye’de pek çok sorunun temelden çözülebilmesi olanaklıdır.

Tercih yurtdışı

Bugün bile, ülkede yaşanan ekonomik ve siyasi kriz nedeniyle, 10 binlerce kendi alanlarında uzman, yetişmiş insan yurtdışına çıkmayı yeğlemektedir. Bunların yetiştirilmesine ve bu seviyeye çıkarılmasına yapılan yatırımlar, Türkiye’nin zararına kaydedildiği gibi; bu durum tam verimli olacakları zamanda, bir anlamda Türkiye’yle ticari anlamda rakip olan ülkelere gidip oralarda çalışmaları, bu ülkeleri gittikçe zenginleştirirken Türkiye’yi daha da geriletmiş oluyor.

TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre, 2017 yılında Türkiye’ye ve Türkiye’den başka ülkelere göç eden insanların sayısı 113.326’dir. Bununla birlikte, bu sayı içinde Türkiye’ye yurt dışından göç eden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sayısı 101 bin 772 kişidir ve yurt dışına verilen net göç sayısı 11 bin 554 kişidir. Yurtdışına gidenlerin önemli bir kesiminin, kendi alanında yetişmiş, uzman, bilim insanı ve teknik elemanı olduğuna işaret edilmektedir.

Bununla beraber, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi Müdürü Muhammer Kaya’nın “Türkiye’de araştırma-geliştirme: Ne durumdayız? Ne yapmalıyız?” başlığını taşıyan çalışmasında, “Türkiye en fazla beyin göçü veren 34 ülke içinde 24. sırada yer almakta olup, maalesef iyi eğitim gören yüz kişiden 59’unu kaybetmektedir” diye belirtilmektedir.

Ayrıca, Türkiye’de yükseköğretimde okuyan gençlerin %73’nün yurtdışına çalışmaya gitmeyi düşündüğü belirtilen bu çalışmada, “Yurtdışında öğrenim sürdürenlerin ise %78’si ülkeye kesin dönüş yapmak istememektedir. Türkiye bugün iyi eğitim görmüş gençlerin sadece %41’nin elinde tutabilmektedir. YÖK’ün verilerine göre 24 bini Almanya’da, 15 bini ABD’de olmak üzere 50 binden fazla Türk genci yurtdışında eğitim görmektedir. Türkiye, yurtdışına en çok öğrenci gönderen ülkeler arasında 11. sıradadır” denilmektedir .

Yasal tedbirler

Türkiye’de, “beyin göçü”nün yurtdışına gitmesine ortam hazırlayan, bizzat siyasi iktidarların izledikleri yanlış politikalarıdır. Bu gerçek iyi bilinmeli ve çeşitli arayışlar içine girilmelidir. Demokratik ve sosyal bir hukuk devletinin en önemli görevi, yetişmiş değerlerinin Türkiye’de kalmasına yönelik; sosyo-ekonomik, demokratik ve akademik anlamda birçok özendirici tedbirleri almak olmalıdır. Bunlarda yetmiyor. Bunların, insanca yaşayabilecekleri sosyo-ekonomik ve sosyal haklarıyla ilgili pekçok yeni düzenlemeler yapılmalı ve bunlar yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.

Yetişmiş insan göçünün önlenmesinde önemli bir faktör olan, faşizan siyasi yönlü baskı, işkence ve sürgün gibi insan onuruyla bağdaşmayan durumların kesinlikle kaldırılması gerekir. Yetişmiş uzman ve kadroların, Türkiye’de faşist baskı, sürgün ve işkence olmaksızın, barış, özgür ve güvenlik içinde çalışabilmeleri ve insanca yaşayabilmeleri için, demokratik koşulların ve ortamın kesinlikle sağlanması gerekir.

Ne yazık ki, bugün Türkiye’de yaşanmakta olan ekonomik ve siyasi krizin yarattığı olumsuzluk nedeniyle, can ve mal güvenliklerinden dolayı; yetişmiş uzman ve bilim insanları yurtdışına gitmeyi düşünmektedir. Bu düşünceden vazgeçilmesi için, kalıcı ve özendirici tedbirler ve yasal önlemler derhal alınmalıdır. Yetişmiş kadrolar arasında din, dil, mezhep, ırk, cins, renk, ulus ve etnik köken ayrımı yapılmaksızın; siyasi, akademik, demokratik, ekonomik ve yaşamın her alanında eşitlik, özgürlük ve barış içinde yaşayabilecekleri demokratik bir ortam sağlanmalıdır.

  • Ayrıntılı bilgi için bkz.: Ali Arayıcı. Avrupa’daki Türkiye kökenli göçmenlerin sorunlarına genel bir bakış, Ceylan Yayınları, İstanbul, Nisan 2016, s. 27 ve izleyen sayfalar.