AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, koronavirüs tedbirlerinin gevşetilmesi konusuna ilişkin, “Eğer gerçekten en ufak bir risk görülürse buralarda yeniden bir sıkılaştırma politikalarına gidilecek” dedi. Ekonomiyle ilgili de konuşan Kurtulmuş, dolardaki dalgalanmanın ‘geçici’ olduğunu savundu. Kurtulmuş ayrıca, “Türkiye'de önceden neoliberal iktisadın acımasız kuralları içerisinde hareket ediliyordu” gibi ilginç ifadeler kullandı

“Türkiye’de önceden acımasız neoliberal iktisadın kuralları vardı”

AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, gündemdeki meselelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve koronavirüs konusunda olumsuz sonuçlar gelmesi durumunda yeniden ‘sıkılaştırma’ politikalarının devreye girebileceğini söyledi.

Numan Kurtulmuş, ‘şimdiye kadar alınan tedbirlerin berhava edilmemesi gerektiğini’ ifade ederek, tedbirli bir şekilde yeni normal hayata adım atılmasının önemli olduğunu kaydetti.

Yeni normalin başlamasıyla her şeyin pandemi öncesi dönem gibi olacağı anlamına gelmediğini ifade eden Kurtulmuş, A Haber kanalında şunları aktardı:

“Bundan sonraki süreçte de ‘Bu iş nasılsa kontrol altına alındı’ diye boş vermeyeceğiz. En ufak bir gevşemeye mahal bırakmayacağız. Atılan normalleşme adımlarının sonuçlarına bakılacak, eğer gerçekten en ufak bir risk görülürse buralarda yeniden bir sıkılaştırma politikalarına gidilecek.”

‘SÜRECİ POLİTİK GÖRMEDİK’ İDDİASI

Öte yandan Kurtulmuş, süreci ‘asla politik olarak görmediklerini’ ileri sürdü. “Birilerinin bundan rahatsızlık duyduğunu” savunan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

“Önce hatırlayın Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı. Arkasından darbe imalarının gündeme getirilmesi, eş zamanlı Fahrettin Altun'la ilgili spekülasyonlar ve yalan haberler, arkasından geçtiğimiz hafta T3 Vakfı ve Selçuk Bayraktar'a karşı yapılan birtakım saldırılar. Son günlerde de Hazine ve Maliye Bakanımıza, ekonomi yönetimine karşı yapılan birtakım saldırılar. Buradaki esas mesele Türkiye ekonomik açıdan yanlış ve başarısız adımlar attığı için değil, sağlıkta yanlış adımlar attığı için değil, Türkiye'nin bu süreçlerde kötü niyetli, buradan politika üretmek isteyen politik merkezlere karşı hiçbir şekilde ağızlarını açamayacakları net bir başarı elde etmesi birilerini rahatsız etti.”

DÖVİZE ‘İYİMSER’ YAKLAŞTI

Kurtulmuş, Türkiye'nin pandemideki başarısının birilerini rahatsız ettiğini ileri sürerek, ekonomik gelişmeler hakkında da yorumlar yaptı.

“Dövizin sadece Türkiye'deki şartlar dolayısıyla artmadığını” savunan Kurtulmuş şöyle konuştu:

“ABD doları bütün dünyada rezerv paradır. İnşallah pandemiden sonra bununla ilgili bütün dünyayı küresel olarak ilgilendiren çalışmalar yapacağız. Zaten dünyada bütün ülkelerde dolar ciddi şekilde pahalandı. Milli para birimlerinde geriye doğru gidiş söz konusu oldu. Bizden çok daha kötü noktada olan özellikle gelişmekte olan ülkeler. Brezilya gibi Rusya gibi açık bir şekilde etkilenenler var. Türkiye de gelişmekte olan ülkelerin tamamı gibi rezerv para olması dolayısıyla döviz üzerindeki hareketlenmeden etkilendi. Ama inşallah en kısa zamanda ekonomideki normalleşmeyle birlikte döviz de gerileyerek eski haline doğru gidecektir. Bir iktisatçı olarak şunu söyleyeyim, eğer Türkiye ekonomisi dengeleri zayıf olsaydı, böyle bir krizi atlatabilecek güce sahip olmasaydı bu tür dalgalanmaların kalıcı bazı hasarları olabilirdi. Ama şundan milletimiz emin olsun, rahat olsun, bu dövizdeki dalgalanma geçicidir, en kısa zamanda eski haline geri dönecektir.”

EKONOMİ KONUSUNDA İLGİNÇ YORUMLAR

AKP’li Kurtulmuş, Türkiye’de iktidarın ekonomi anlayışı konusunda ise ilginç değerlendirmelerde bulundu.

Hükümetin yıllardır ekonomide neoliberal politikalar izlediğini unutan Kurtulmuş, “Türkiye'de önceden neoliberal iktisadın acımasız kuralları içerisinde hareket ediliyordu” ifadelerini kullandı.

Ülkenin ‘üretmeye başladığını’ iddia eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Dünyanın her neresinde pahalı bulursak oraya satarız, dünyanın neresinde ucuz bulursak oradan alırız.' Sanki dünya o neoliberal tezlerin çerçevesindeymiş gibi, sanki dünya tamamıyla serbest rekabet sistemine sahipmiş gibi 'Türkiye'de bazı şeyleri üretmeye ne gerek var, dışarıdan alırız' diyerek Türkiye'nin milli bir ekonomisinin, milli stratejik bir sanayisin oluşmasını engelleyen bir anlayış vardı. Son 4-5 yıldır bu anlayış ciddi bir şekilde değişmiştir ve Türkiye başkasına muhtaç olmaktansa kendi milli ekonomisini, milli teknolojisini ve sanayisini geliştirmek için yerli üretim yapmaya başladı. Son zamanlarda hükümetimize, Cumhurbaşkanımıza, Maliye Bakanlığımıza yapılan bu saldırıların arkasındaki temel mesele de budur. Aslında milli ekonomideki anlayışın yükselişinden duyulan rahatsızlıktır.”