İstanbul Film Festivali’nde geçtiğimiz yıl ödül alan Heads and Taill adlı belgesel Berlin’de de beğeni topladı. Türkiye’den İsrail’e kadın saçı ticaretini konu alan belgeselin yönetmenleri Kuryel ve Yücel perde arkasını anlattı

Türkiye'den İsrail'e peruk ticareti: Saçın uzun yolculuğu

Seçil Kalenderoğlu / Berlin

Berlin’in sanat etkinlikleriyle dikkat çeken ‘bi’bak’ adlı kültür mekânı “Heads and Tails” (Baştan Başa) adlı ödüllü belgeseli sinemaseverlerle buluşturdu. Belgesel İstanbul Film Festivali’nin geçtiğimiz yıl Ulusal Belgesel Yarışması’nda mansiyon ödülünü aldı.

Belgesel, Coya ve Sima adlı iki kız kardeşin Türkiye`deki saç tüccarından aldıkları kadın saçları İsrail’deki peruk dükkânlarına satışına kadar uzanan yolculuğu anlatıyor. İsrail’de başörtüsü takarak saçlarını örten Yahudi kadınlar onun yerine peruk da kullanabiliyor.

Belgeselin yönetmenleri Aylin Kuryel ve Fırat Yücel sorularımızı yanıtladı.

turkiye-den-israil-e-peruk-ticareti-sacin-uzun-yolculugu-703220-1.

>> Öncelikle, Türkiye-İsrail arasındaki saç ticaretini konu alan bir belgesel yapma fikriniz nasıl ortaya çıktı?

Aylin Kuryel: 15 yıldan fazla süredir, birebir tanık olduğum deneyimlerden ortaya çıktı. Belgeselin ana karakteri olan Coya, benim teyzem. Belgesele konu olan saç ticaretinin bir bölümü de İzmir’de belgeselin yönetmen yardımcısı olan ve aynı zamanda annem olan Raşel Meseri’nin evinde gerçekleşiyordu. Belgeselde görebileceğiniz pazarlık süreçlerindeki, bir dakika önce kavga ederken bir dakika sonra birbirine oldukça sevecen davranmak gibi anlar benim için alışıldık ama her zaman için de enteresan deneyimlerdi. İlk kameramı aldığımda bu süreci kaydetmeye başladım ve daha sonra bir belgesel çekmeye karar verdim. Bir süre önce Fırat da bana katıldı ve bu belgeseli birlikte çektik.

>> Belgeselde, kadına ait olan bir ögenin erkeklerin de aracılığıyla satıldığını görüyoruz. Kadın ana karakterlerinin ise çoğunlukla erkeklere atfedilen ‘güçlü, sert ve kurallarını kendi koyan’ gibi kavramları bozuma uğrattıklarını görüyoruz. Siz bu dinamiği nasıl açıklıyorsunuz?

KADIN SAÇINDAN ERKEKLER ÇIKAR SAĞLIYOR

Fırat Yücel: Sorunuzun başındaki nokta da önemli: Kadın saçının elden ele, erkeklerin hakim olduğu bir piyasada dolaşıyor olması. Bunun seyirciye geçmesini istiyorduk. Belgeselde görünür kılmak istediğimiz bu: Kadın saçlarının erkekler tarafından satılarak çıkar kaynağına dönüştürülmesi. Saç ticareti yapan çok fazla kadın yok. Genelde saçlar kadınlardan toplanarak, erkeklerin tüccarlığıyla peruğa dönüşüyor. Saçlar kadınların, çıkar elde eden ise genelde erkekler. Bu da meta üretimi ve ticareti üzerindeki erkek egemenliğine dair bir şey anlatıyor.

turkiye-den-israil-e-peruk-ticareti-sacin-uzun-yolculugu-703219-1.

Aylin Kuryel: Artı değeri elde eden daha çok erkek eller, ama son el onların değil çoğu kez. Çünkü ait olduğu kişiden belki de bedavaya alınmış bir saçın çeşitli ticari yolculuklardan geçtikten sonra, bazen binlerce dolara satıldığı son nokta olan peruk dükkanında onu yeni sahibine veren yine bir kadının eli de olabiliyor.

>> Belgeseli çekerken ya da sonrasında kendi saçınızla ilişkinizde bir farklılık oldu mu? Benim için kendi saçımı, onunla ilişkimi ve bir meta olarak değerini düşünmeme neden oldu...

Aylin Kuryel: Saçımı satmayı düşündüm açıkçası, belgesel için kaynak yaratırdık hem! Pazarlıkların yapıldığı eve sinen saç kokusu benim kesinlikle bildiğim bir şey. Bu işe tanıklık etmenin, insanı saça yabancılaştıran bir tarafı da var.

Fırat Yücel: Herkesin farklı bir ilişkilenmesi var kendi saçıyla ve genel olarak saçlarla. Biz de bunu yeniden düşündürmeyi amaçlamıştık. O nedenle kamerayı saçlara çevirdik, ki sadece insan saçı da değil. Barbie bebeğine yer verdiğimiz sahnede mesela çocuğun oyuncak saçlarıyla kurduğu ilişki de mevcut. Yani bu filmi çekmek meseleye sadece kendi saçımızla kurduğumuz ilişki üzerinden değil, genel anlamda saçın toplumsallığı üzerinden bakmamızı sağladı diyebiliriz.