Türkiye Halep, Lazkiye, Hama gibi muhalif güçlerin kontrolündeki şehirlereki okullarda kullanılmak üzere Suriye’ye bir milyon ders kitabı gönderdi. Kitaplar, Suriye Eğitim Derneği adındaki bir örgütle Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığının işbirliği ile hazırlandı. Sadece Yeni Şafak’ta çıkan habere göre Esad ve rejime ilişkin bilgilerin ayıklandığı ders kitaplarında “Yeni Suriye” anlatılıyor.

Bunun ne anlama geldiğini tartışmadan önce Suriye’nin uluslararası hukuka göre hangi konumda olduğuna bir göz atalım. Türkiye dahil dünyanın hiçbir ülkesi Suriye’nin toprak bütünlüğünü tartışmıyor. Türkiye yönetimi bile sadece Esad’ın gitmesinden söz ediyor. Birleşmiş Milletler mevcut Suriye yönetiminin meşruiyetini tartışmıyor ve bu ülke, BM’de elçisi ile temsil ediliyor. Bu, işgal altında olan ve kontrol edemediği topraklarında Suriye Cumhuriyetinin egemenlik haklarının devam ettiğini gösterir.

Gönderilenler, defter kalem gibi eğitim aracı değil, ders kitabı. Ders kitabı, bir ülkenin yurttaşlarıyla ilişkisini hangi kültürel temele dayandırdığını belirleyen araçlardır. Bu yönüyle, eğitim politikaları ve bu politikaya hizmet eden araçlar devletlerin dokunulmaz egemenlik alanlarıdır. Türkiye, yasadışı bir örgütle ilişki kurarak toprak bütünlüğünü kabul ettiği ülkenin egemenlik alanına müdahale ediyor. Bunu öyle açık seçik bir şekilde yapıyor ki sanki bir devletle ikili anlaşmanın gereğini yerine getiriyormuş gibi!

Türkiye bunu yeni yapmıyor; ABD’nin birinci Irak işgalinin ardından ilan edilen uçuşa yasak bölgedeki Türkmenlere de Saddam yönetimine rağmen ders kitabı göndermişti. Bunun bir egemenlik ihlali olduğunu bildiği için açıktan, kör gözüne parmağım şeklinde yapmıyordu. Irak eğitim bakanlığının hazırladığı kitaplar askeri istihbarat tarafından Türkiye’ye getirilir, Türkmen Cephesinden görevli kişilerin de katılımıyla sadece Saddam’ın resmi ve kahramanlıklarını anlatan özgeçmişi çıkartırlardı. Kitapların içeriğine, hele hele Irak tarihine dokunulmazdı. Türkiye’de baskısı yapılan kitaplar, sadece Türkmenlerin yaşadığı bölgedeki okullara gizlilik içinde gönderilirdi. Suriye’ye gönderilen kitaplardan ise sadece Esad’a ait bilgiler çıkartılmamış, “Yeni Suriye” tarihi yeniden yazılmış!

Suriye, müfredatında laiklik ve bilimsellik kavramını kullanılan ve karma eğitimin uygulandığı tek arap ülkesi. Bugün işgal altındaki bölgelerde şeriat hükümleri geçerli. Bilim ve laiklik yasak kavramlar. IŞİD, ÖSO, Fetih Ordusu gibi radikal İslamcı Selefi örgütler için hazırlanan ders kitaplarının Türkiye için düşlenip henüz gerçekleşmeyen cinsten olduğunu tahmin etmek güç değil.

Gönlünüzden geçeni söyleyebilir, eyleme de geçebilirsiniz. Ben de öğretmenleri eğitim bakanlığının (mevzuat hükmü de olsa) gerici politikalarına adet olmamaya çağırıyorum. Nitekim biz bunu içeriden biri olarak, ihtiyaçlarını bildiğimiz toplumun kültürel beklentisi ile çelişmeyen önerileri ekleyerek yapıyoruz. Bununla birlikte laik de olsa emperyalist devletlerin kendi ekonomik ve siyasi çıkarlarına hizmet eden okul açmalarına, müfredat müdahalelerine nerede hangi amaçla olursa olsun karşı çıkıyoruz. Bu tür müdahaleleri, güçsüz devletlerin zaaflarından yararlanarak doğrudan veya dolaylı olarak egemenlik alanına saldırı sayıyoruz. Bu anlamda Türkiye’nin, Suriye’nin eğitim politikasını şekillendirmeye kalkışması kabul edilemez. Türkiye, uluslararası hukukun içinde kalmak, en azından görünürde ona uymak zorundadır.

Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya bir soru: Esad’ın eğitim bakanı, Erdoğan’ın katil olduğunu yazdırdığı 1 milyon ders kitabını bastırıp Cizre’ye göndermiş olsa nasıl bir tepki verirsiniz?