Türkiye ekonomisi 2019 yılının ikinci çeyreğinde yıllık temelde yüzde 1,5 küçüldü. Hatırlanırsa Yeni Ekonomi Programı’nda 2019 büyümesi yüzde 2,3 olarak tahmin edilmişti. Bu öngörünün tutması artık imkânsız hale geldi.

Türkiye ekonomisinde küçülme devam ediyor
Türkiye ekonomisi 2019 yılının ikinci çeyreğinde yıllık temelde yüzde 1,5 küçüldü. Bu arada ilk çeyrek büyüme verisi de –% 2,6’dan, -% 2,4’e revize edildi. Yılın ikinci 6 aylık döneminde ortalama yüzde 2 büyüme elde edilirse dahi yıllık büyüme -0- olacak. Hatırlanırsa Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) 2019 büyümesi yüzde 2,3 tahmin edilmişti. Bu öngörünün tutması artık imkânsız hale geldi. Çünkü yıllık yüzde 2,3 ortalama tutturmak için ekonominin yılın ikinci yarısında yüzde 6,5 civarı bir büyüme performansı sergilemesi gerekiyor.

KİŞİ BAŞINA GELİR 2009’A DÖNDÜ

Dolar cinsinden kişi başına gelir de hızlı düşüşünü 2019’un ikinci üç aylık döneminde sürdürdü. Son rakamlara göre, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla 722,2 milyar dolara geriledi. Nüfusun en son 82 milyon 3 bin kişi olarak açıklandığı göz önüne alınırsa, kişi başına gelir 8 bin 807 dolara indi. Bir anlamda dolar bazında refah 10 yıl gerilemiş, 2009 yılının gerisine düşmüş oldu.

YATIRIMLAR DİBE VURDU

Yılın ikinci çeyreğinde hanehalkının tüketim harcamaları 2018’in aynı dönemine göre yüzde 1,1 düştü. Ancak bu irtifa kaybı önceki 2 çeyreğe göre (-% 7,7 ve –% 4,8) hız kesti. Buna karşın devletin harcamaları 2019 ilk çeyreğindeki yüzde 6,6 sıçramanın hayli gerisinde kalarak yüzde 3,3’lük ılımlı bir artış sergiledi. Yerel seçimlerin İstanbul dışında mart sonundan itibaren geride kalmasının yanında, yurtdışı borçlanmalar göz önüne alınarak “mali istikrarı” koruma kaygılarının bütçe harcamalarında frene basılmasına yol açtığı anlaşılıyor. En vahim seyir, sabit sermaye yatırımlarının yüzde 22,8 gerilemesinde gözleniyor. Yatırım yapamayan, üretim kapasitesini artıramayan bir ekonominin istikrarlı bir büyüme rotasına girmesi mümkün değildir. İleride mevcut kapasitenin zorlanması ise enflasyonun vites artırmasına kapı aralayabilir.

TARIM DIŞI SEKTÖRLER MECALSİZ

Sektörler bazında bir bakış ise tarım dışında tüm iktisadi faaliyet kollarında bir düşüşe işaret ediyor. Tarım sektörü; göreceli iyi giden iklim koşulları, gıda fiyatlarının ortalama enflasyonun üzerinde seyretmesi vb. nedenlerle yüzde 3,4 büyüme sergilemiş. Buna karşın sanayi yüzde 2,7 daralmış (bu oran imalat sanayinde yüzde 3,3 daralma). İnşaat ise daha önceki çeyreklerden de daha korkutucu biçimde yüzde 12,7 küçülmüş. Hizmetlerdeki küçülme ise –% 0,3 ile sınırlı kalmış.

DIŞ KAYNAK GELMEDEN BÜYÜME ZOR

Türkiye büyük ölçüde dış kaynaklarla büyüyen bir ekonomiye sahip. En son açıklanan Merkez Bankası verileri TL mevduatların yıl sonundan bu yana yüzde 5,5 civarında arttığını gösteriyor. TL kredilerin artış hızı ise yüzde 5,2. Bunların bir kısmının faiz eklenerek ötelenen batık krediler olduğunu düşünürsek, bireysel kredilere göz atmak daha anlamlı görünüyor. Tüketici kredileri ve kredi kartları bakiyelerinde 2018 sonundan itibaren nominal artış oranı yüzde 3,5. Özetle, ekonomi yönetiminin özellikle kamu bankaları kanalıyla zoraki düşük faizli kredi verdirme gayretlerine karşın hem mevduatlar hem de krediler reel anlamda geriliyor. Çünkü ne bankaların kredi açmaya niyeti var, ne de şirketlerin ve bireylerin borçlanma isteği. Böylesine finansallaşmış bir ekonomide, dış kaynak girişi olmadan, böylelikle kredi kanalı çalışmadan ekonominin büyüme momenti yakalaması oldukça güç görünüyor. Açıklanan veriler de bu kötümser değerlendirmeyi doğruluyor.