1.- “TSK; .. Anayasa’nın 3.maddesinde de belirtildiği şekilde; Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus-devlet ve üniter-devlet yapısının korunmasında...

1.- “TSK; .. Anayasa’nın 3.maddesinde de belirtildiği şekilde; Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus-devlet ve üniter-devlet yapısının korunmasında taraftır... Her konuyu tartışabilme  özgürlüğünün, devletin varlığını riske sokacak, ülkeyi kutuplaşmaya, ayrışmaya ve çatışma ortamına sokacak konuları içermemesi gerektiğine inanır.” (İ. Başbuğ, GKB, 26 Ağustos).
2.- “En çok tartışılan konu Türklük meselesi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, bundan evvel Harp Akademileri’nde bir konuşma yaptı. O konuşmayı düşününce aynı noktada mıdır bilmiyorum, bir daha okumasını istiyorum. Orada “Türkiyelilik” dedi. Çok değerli bir komutan olmasına rağmen kırmızı çizgilerin ne olduğuna o gün o kadar dikkat etmemişti bence. Türk milli kimliği, bir etnik kimlik değildir,...” (A. Hacaloğlu, CHP Gn.Sek.Yrd., Cumhuriyet, 31 Ağustos).
3.- “Ülkücülük ve milliyetçilik marjinal bir anlayış ve sokak hareketi değil...; yeri gelirse can feda olsun, Anadolu yeniden fethedilir...Hepsinin bileğini tek başımıza bükeriz... Biz büyük Türk milletiyiz... Bozkurt olur, engelleri birer birer aşarız.” (D. Bahçeli, MHP Gn.Bşk., Radikal, 30 Ağustos).
Görünüm: MHP, yalnızca hamasi nutuklarla yetinmiyor artık; belki de 1970’li yılların eylem geleneği yeniden depreştiği için. CHP, askerin görüşlerini ılımlı bulurken, eyleme meyleden MHP’nin fikri boşluğunu sahiplenmiş görünüyor. TSK ise, düşünce özgürlüğüne sınır çekse de, “seçilmişler”in ilerisinde...
Üniter devlet ve ulus-devlet nedir?
Başbuğ demecinde olduğu gibi, sıkça ve birlikte kullanılan ulus-devlet ve üniter devlet, özdeş mi?
Üniter devlet, bir devlet biçimi: siyasal iktidarın örgütlenme ve egemenliğin ülke üzerinde kullanım tarzı. Tekil mi, yoksa paylaşılmış egemenlik anlayışı mı? Buna göre, üniter ve federal yapı, iki uçta yer alır; ara kategoride ise, bölgeli devlet. Fakat hiçbiri kendi içinde türdeş değil; ayrım ölçütleri belirgin olmaktan uzak. Belirleyici olan, ülkelerin özgül koşulları.
Örneğin, Türkiye gibi Fransa da üniter devlet. Ama  “örgütlenmesi, adem-i merkeziyetçi.”  Bu özelliği, Anayasa’nın değişmez nitelik taşıyan 1. md.ne sonradan eklendi. Geçen yıl ise, “Bölgesel diller, Fransa’nın ortak mirasıdır.” (m. 75-1), dendi.  Adem-i merkeziyeti 22 bölge ölçeğinde uygulamaya koyduğu halde Fransa, bölgeli bir devlet olarak kabul edilmez.
Bununla birlikte, bölgeli devlet modelini yansıtan İtalya ve İspanya Anayasaları da birbirinden oldukça farklı. İlki, en geniş ama idarî; diğeri ise, siyasal adem-i merkeziyeti yansıtır.
Ulus-devlet, toplumun siyasal örgütlenme karşısındaki konumu bakımından anlam kazanır. Ulusal azınlıklar devleti veya çokuluslu devlet için de aynı ölçüt kullanılır..
Ne demek ulus-devlet?: yasama, yürütme ve yargı erklerini ulusal bir hükümet elinde merkezileştiren ve, bütün ergin yurttaşların siyasal karar sürecine -biçimsel de olsa- eşit koşullarda katılımını sağlayan devlet.
Bu tanımdan hareketle, ulus-devlet/ulusal devlet ayrımı yapılır. Ulus-devlet, halkının dilsel, dinsel ve sembolik olarak güçlü bir ortak kimliği paylaştığı devlet, İsveç ve İrlanda gibi. Ulusal devlet ise, benzeri türdeşlikten uzak olan ve yönetimde özerklik dahil farklılaşmalara giden devletler: Fransa, Birleşik Krallık ve Almanya gibi.
Vargı: üniter devlet, ulus veya ulusal devlet ile örtüşmez.
Türkiye, ulus-devlet mi, ulusal devlet mi?
Üniter ve ulus devlet özellikleri, Any. m. 3’ten çıkarılır. Oysa, m. 3’te ne biri, ne de diğeri yazılı. Bu nedenle, herkes kendince yorumlayabiliyor.
Özü, şu cümle:  “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.”
Buna göre, Misak-ı milli sınırları, bütünlüğün çerçevesini çizer. Bütünlüğün sacayağı: Türkiye devleti, Türkiye ülkesi ve Türkiye milleti.
Bu bakımdan, Başbuğ’un  üzerinde vurgu yaptığı m. 3, Fransa benzeri bir adem-i merkeziyetçi yapıyı engellemez; tartışma serbestliği ise, haydi haydi geçerli... Hacaloğlu’nun söyledikleri ise, zaten  m. 3 ile değil, yurttaşlık tanımı yapan m. 66 ile ilgili. M. 66 ise, m. 3’e aykırı...
Sonuç 1: Anayasa m. 3, ulusal devlet çerçevesine daha uygun. Yurttaşlık tanımını kimlik ve soy temelinde yapan m. 66 ise, ulusal-devlet kavramını zedeleyici.
Sonuç 2: Askerin yorumu yanlış, ama tartışılabilir. TBMM’de 2. parti temsilcisinin sözleri, anayasal düzlemde tartışmaya bile elverişli değil. 3. parti ise, eylem çağrısı  ile, askerin yerini almaya pek meraklı...
Sonuç 3: “Kürt Açılımı” öncüsü AKP, o denli hazırlıksız ki, Anayasa’ya bile mesafeli; muhatabı DTP’nin İmralı saplantısı ise, işi yokuşa sürüyor. Özet: mevcut durumun korunması üzerine örtülü bir uzlaşma var gibi.