Kurtuluş savaşı ve sonrası Türkiye artık büyük dönüşüm, değişim ve değişmelere gebedir. Savaş meydanlarda kazanılmıştır ama esas savaşım yeni gündeme gelmektedir....

Kurtuluş savaşı ve sonrası Türkiye artık  büyük dönüşüm, değişim ve değişmelere gebedir. Savaş meydanlarda kazanılmıştır ama esas savaşım yeni  gündeme gelmektedir. Eğitiminden kılık kıyafetine, dilinden rejimine, gericilikten ilericiliğe, karanlıktan aydınlığa, halifelikten laikliğe, monarşiden demokratik cumhuriyete velhasıl bir dizi sorun yenilenmeyi beklemektedir. Sanırım, bu nedenledir ki, yeni yönetim spora pek zaman ayıramadan, geçmişten gelen oluşumların çalışmalarını yürütmelerini istemektedir. İşte bu görüntü içinde Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı bir takım çalışmalara devam etmektedir. İsminde “idman” sözcüğü geçmesine karşın bu kuruluş neredeyse tamamen “futbol”a endeksli çalışmaktadır. (Neredeyse’yi kullanmamdaki kasıt; 1924 Paris Oyunları’na katılabilmek için “atletizm” ve biraz da “güreş”le uğraşılmıştır.)

Tabii işin içine ağırlıklı olarak futbol girince de daha başlangıçta kavgalar, dövüşler başlamış oluyordu. Buna rağmen bir dizi ve sürü çekişmelerden sonra konu sadece futbol bile olsa bir düzen içine çekilmeye çabalanıyordu. Özellikle 1923 ve 1924 tarihli toplantılarla yürürlüğe konan yönetmelikler;  sporu,  sadece futbol olarak algılamanın dışına taşımıştır. Böylece diğer branşlarda Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yayılma olanağına kavuşmuştur.

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı her türlü kargaşaya ve zorluğa karşın, kurumsallaşma anlamında bir takım hamleler gerçekleştirmiştir. Örneğin; örgütlenme anlamında oluşturulan şema ile Türkiye sporunun yönetilmesi planlanmıştır. Örgüt, taşra ve merkez olmak üzere iki temel üzerine oturtulmaya çalışılmıştır. Futbol ve güreş kendi içlerinde programlanarak merkeze bağlanmışlardır. Bu arada futbol federatif bir kimlik kazanarak uluslararası örgüte üye olmuştur. Yani, Türkiye Futbol Federasyonu tam anlamıyla 1923 yılının mayıs ayında kurulmuştur.

Buraya kadar yapılanlar genellikle gönüllü kişilerin konuya sahip çıkmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu örgüt; görevde kaldığı kısa süre içinde her ne kadar insanlar ve gruplar arasında bir takım çıkar çatışmalarından doğan anlaşmazlıklar yaşasa da, hatalar yapsa da Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakının Türkiye Sporuna  katkıları yadsınamaz.

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın gönüllü kişilerden oluşan  ve özerk bir yapıya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü, genel kurul toplantıları çeşitli illerden ve kulüplerden seçilen  temsilcilerle yapılmaktaydı. Tıpkı bugün birçok federasyonun seçimli genel kurullarının yapılması gibi.. Diğer yandan bugün  futboldaki “Kulüpler Birliği” gibi...

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı son dönemlerine doğru, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’yle bütünleşmiştir. Bu arada devlet veya hükümet spor konusuna da el atmaya başlamıştır. Yaşanan sıkıntılar, kavgalar ve çıkar amaçlı davranışlar ülke yönetiminin gözünden kaçmamaktadır. Bu nedenle de sporun yeniden yapılandırılması için gerekli adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu arada yıl 1936’ya gelmiştir...

Kaynakça: 1. Kurthan Fişek-Dünyada Ve Türkiye’de Spor Yönetimi 

2. Doğan Yıldız- Türk Spor Tarihi