Türkiye, enerjide bağımsızlık dedikçe doğalgazı, yerli dedikçe ithal kömürü, yenilenebilir dedikçe de hidroelektrik santralların önünü açtı. İskoçya ise son termik santralını törenle kapattı

Türkiye İskoçya olsun!

Dünyada fosil yakıt kullanmayan ülkeler diye bir liste var artık. Son termik santralını da kapatan İskoçlar, elektrik üretimine fosil yakıtı karıştırmayan Kosta Rika bu listede adı geçenler diyebiliriz.

Türkiye ise bu dönüşümün tersine hızla çalışmalar yapıyor. Bilgilerin yetersiz ve tutarlı olmaması, bu yöndeki gelişmeyi okumamızı zorlaştırıyor. İşte bu noktada Meclis'in denetleme faaliyetleri ile soruların sorulması ve bu soruların cevaplanması çok değerli.

25 Mart 2016'da Balıkesir milletvekili Ahmet Akın, Enerji Bakanının cevaplaması için bir soru önergesi vermişti. Önerge bugün lisans almış ve inşa halinde olan santrallardan ayrı olarak, bu yolda ilerleyen projeleri sormaktaydı. Bunun içinde elektrik şebekesine bağlantı başvuru durumuna dair detaylı bilgi istemekteydi. Ancak ilk 15 günde ve sonrası 15 günde de önergeye cevap gelmedi. Sadece bu önerge değil, binlerce soru önergesi ilgili bakanlıklar tarafından cevaplanmıyordu.
28 Haziran'da 2 soru önergesi daha verildi. İlki Enerji Bakanı'na neden soru önergesine cevap vermediği, ikincisi ise TBMM başkanlığına cevap verilmeyen soru önergelerini ve bu konuda neler yapıldığını sormaktaydı.

Tek soru, 149 cevap!
3 hafta sonra, TBMM Başkanlığı soru önergesine cevap verdi. Süresi içinde cevaplandırılan 505 önergeye karşılık 1661'i geç de olsa cevaplandırılmıştı. Ancak 3449 önerge ise hiç cevaplandırılmamıştı. TBMM'nin kendi vekillerinin sorularına bile cevap vermediği gibi bir resim karşımıza çıkıyordu. Nitekim cevap verilmediği ve verilen cevapların şekil ve içerik açısından eksikliğine dair şikayetler olduğunu, Meclis Başkanlığının bakanlıklara bu konuda ricada bulunduğu bilgisi cevap belgesinde yer alıyordu.

Bu yazı ardından Eylül ayı başında Meclis soru önergesi cevap yağmuruna tutuldu. Enerji bakanı ise neden cevap vermediğine dair önerge yerine cevaplamadığı 149 önergenin cevapları yazılı olarak vermeye başladı.

Türkiye ‘rüzgârın’ tersine yol alıyor
Temmuz ayı itibariyle Türkiye’nin kurulu gücü yaklaşık 77 bin MW mertebesinde. Bunun tabi ki 26 bin MW’ı doğalgaz, bir o kadarı da hidro elektrik santralları. Kömür ise 17 bin MW ile önemli oyuncu. Hidroelektrik dışında kalan yenilenebilir ise rüzgâr, biyokütle ve jeotermal ile toplam 6 bin MW’ın az üstünde.

Özetle fosil yakıtları hayatlarından çıkartmaya çalışan ülkelerin aksine, Türkiye daha da fazla fosil yakıtlara gayet bağımlı. Kömür ve İklim Değişikliği 2016 raporunda* enerji politikalarında dengeyi bozan ithal doğalgaz ve ithal kömür politikaları olduğunu ortaya koymuştuk. 8 bin MW’ı ithal olmak üzere yaklaşık 10bin MW kömür santralı şu an inşa halinde görünüyor. Lisans sürecinde olan aday santralı ise yaklaşık 19 bin MW seviyesinde olduğunu tespit ettik. Bu da ancak rüzgar ve güneşe yer vermeden ve daha çok enerji tüketerek mümkün. Kamu belgeleri Türkiye’nin yüksek karbon ekonomisini ortaya koysa da, bunun sağlamasını yapmak, eksik bilgileri elde etmek çok önemli. Bu yüzden Bakanın cevabı bizler için çok değerli.

Bakan ne cevap verdi?
1 Eylül 2016’da verilen cevapta bakan bağlantı anlaşması başvurusunda bulunan, onay alan ve anlaşma yapmayı bekleyen santralların 33 bin 718 MW güce sahip olduğunu, bunun da yaklaşık 25 bin MW’ının termik santrallar olduğu bilgisini verdi. Termik santralların temelde kömür ve doğalgaz kullandığını dikkate aldığımızda, kömür 2016 raporunda tespit ettiğimiz lisans almamış aday 19 bin MW yeni kömür santralı projesi bilgisinin de doğrulandığını görmüş olduk.

Soru önergesine verilen cevapta hâlâ HES projesi yapmaya çalışanların olduğunu görmek çok ilginç. Toplam 6.950 MW hidroelektrik santralı projesi bağlantı başvurusu çalışması yapmış. Diğer yandan 1.913 MW rüzgârdan bahsederken bağlantı anlaşması sürecinde olan hiçbir güneş enerjisi santralı kapasitesinden bahsetmemesi de bir o kadar ilginç. Bir anlamda Türkiye’nin kısa ve orta vadede pek de lisanslı güneş santralı düşünmediğini öğrenmiş bulunuyoruz. Bu da gayet mantıklı. 16 bin MW kurulu güce sahip kömür santralları çalışıyorken ve buna 10 bin MW kadar daha eklenmek üzere iken Türkiye daha fazla kömür için güneşe ve rüzgara yüz vermemek zorunda. Az bir miktar lisanslı rüzgâr kapasitesini tebrik etmek gerekiyor.

Türkiye enerjide bağımsızlık dedikçe doğalgazı, yerli dedikçe ithal kömürü, yenilebilir dedikçe de hidroelektrik santralların önünü açtı. Enerji bakanından 5 ay sonra alınan cevap yüksek karbon ekonomisinin yön değiştirmeyeceğini ortaya koyuyor. Soru önergesinin verildiği günlerde ise İskoçya 2.400 MW kurulu güce sahip son termik santralını törenle kapattı.