Yıllar önce televizyonda bir dizi vardı: Dünyayı ele geçirmek üzere aramıza karışmış uzaylılar; ama bunlar soğuk kanlı/vücutlu, yani sürüngen türünden ‘mütant’lar; istedikleri varlığa dönüşebiliyorlar; insanken dolap oluveriyorlar veya böcek, yengeç, yılan, çakmak, timsah vb… Onlardan korunmak için yatağının altında sakladığın sopa, bir de bakıyorsun meğerse yine bir mütantmış; yani, hangi kılık altında gelip de seni nerede ne zaman bulacakları belli değil; kısacası tam bir dehşet (terör) ortamı.

Bugünkü Türkiye, işte tam tamına böylesi mütantlar tarafından ele geçirilmiş durumda: Kullandığın telefon, mütant çıkıyor; belki banyodaki tuvalet kağıdı veya yatak çarşafın da onlardan biri; en yakın arkadaşınla yaptığın futbol veya ‘karı-kız’ geyiği bile kayıt altına alınıp terör suçu olarak karşına çıkartılıyor; ayrıca kamuya servis edilip sohbette adı geçen kişiler karşısında hasım ve davalı durumuna düşürülüyorsun; yani, üçüncü kişileri kasten mağdur durumuna düşürüp, onları da bu mağduriyetleri üzerinden senden müşteki olmaya yönelterek, uygulanan devlet terörünün bedava ajanlarına dönüştürmeye dayanan iblisçe bir düzenek.

Dedik, bu mütantlar, vücut sıcaklıkları düşük, kanları soğuk/soğuk kanlı yaratıklar: Kendi aralarında konuşurken, her hâlde ölülerimizden adetle bahsediyorlar, “haa, bir tanesi ölmüş, fazla ilgilenmiyorum” diyebiliyorlar, cesetlerimizi bile saymaya değer bulmayıp önce 35, sonra da “yok aslında 34’müş” diyerek Anıl Çeçen Hoca’mızı, istemeden de olsa yeise gark edebiliyorlar… Ama yine de soğukkanlılık konusunda, Ömer Dinçer’in yanında yaya kalıyorlar: 30 madenci için “güzel öldüler” demişti, hem Çalışma ve İş Güvenliği Bakanı’yken, taşeron kurbanı gövdeleri toprak altından tek parça olarak çıkarılabileceği için. Dizideki mütantları aratmayan başka bir kanı soğukluk/soğuk kanlılık örneğini ise Hüseyin Çelik veriyor: Uludere katliamı için, ‘operasyon hatası’ diyor; güler yüzlü, düzgünce Türkçeli (yandaşların genel ortalamasına göre), ayrıca gözlükleriyle bayağı bir entelektüel görünümlü zarif terörle mücadele uzmanı gibi ‘operasyon arızası’ tabirini kullansa, tabiî daha bir objektif ve bilimsel olurdu.

Neyse, bu tür detaylara takılıp kalmamak lazım: Hayırlısıyla, 2-3 tane daha predatörümüz olsun, bütün bu olay ve tartışmalar da tarihe karışmış olacak.

***

Evet, kendimi kendi yurdumda mütantların istilası altında hissediyorum ve bu tahammül edilmez bir durum ve işte bu yüzden de net, açık ve kalın çizgili bir tavır koymak “insanım” diyen herkesin boynunun borcu. Bu tavrın ne olduğunu bulmak, mütantların mütantlığı ölçüsünde kolay mı kolay: Asgarî edep, akıl ve izan çizgisinden geri adım atmamak; yani, hükümetin, her şey bir yana, Uludere’nin bir katliam ve insanlık suçu olduğunu kabûl edip hepimizden özür dilemesi konusunda sonuna kadar diretip, aksi hâlde kendilerinin yüzüne bakmak, kendileriyle aynı koridor veya tuvaleti kullanmaktan başlamak üzere her türlü insanî münasebeti askıya almak.