Hoşuma gidiyor galiba. Baroları da paketle abi, gereksiz seçilmiş vekilleri de pistten alalım, seçilen belediye başkanlarının kayyumlayalım, açıkta yeşil alan filan var mı? Kardeşim seri beton getir. Laf eden olursa beka kasarız, durduk yerde cinsel yönelimler üzerinden ayrımcılık yapıp, gündemi değiştiririz.

Ya avukat nedir yani? Bir insan suçluysa suçludur? Sen onun avukatı mısın? Bak böyle de bir laf var. Neden var? Çünkü suçlu olmasa paketlenmez o şahıs… Burası şahış şirketi gibi oldu iyice. Benim bakanların filan hepsinin kendi işleri var. Mesela bakanım ne iş yapıyorsa, o konudan bakan yapıyorum. Mesela oteli moteli olanı, ne yapıyorum? Hop turizm bakanı. Neden? Başkasını mı yapsam? Mevzudan anlayan kardeşlerimizi, ya bizimkisi hizmet yarışı zaten, bazılarının ilerlemeye filan da alerjisi var alerjisi…

Türkiye nereye gidiyor? Kesinlikle hoşuma gidiyor. Aynen böyle devam. İstemediğim ses mes varsa zaten duymuyorum. Benim evin çok odası var, kirasını zaten ödeyemiyorum ama o iş bende değil. Zaten benim kaldığım ev hepimizin aslında. Tek farkı siz değil ben oturuyorum. Eğer iyi bir şirin olursanız, siz de bir gün gelir, benimle Duşakabinoğlu ile bile tanışabilirsiniz. Evet bıyıklar orijinal, peruk değil… Gözler de lens değil. Araçları da rentekarla aldık…

Türkiye nereye gidiyor? Çok güzel bir ortama gidiyor ben söyleyeyim. Kıdem tazminatını kaldırıyorum şimdi. Çok iyi olacak. Ne öyle ya işten çıkan çalışanın para alması filan. İnsan işe girerken bile para almıyor, işe girdikten bir ay sonra alıyorsun paranı. Sen gelmiş bana işten çıkarsan para alacağını söylüyorsun. Öyle soygun yok, böyle var, gel yanaş hele…

Türkiye nereye gidiyor? Sayısal çağa, dijital çağa, dıgıdık dıgıdık diye gidiyor. Benim yanımda en sevdiğimlerden biri saçlı var. Saçlı biraz hareketsiz bir çocuk ama kafası maaşallah zehir gibi zehir. Saçlıya söyledim, beni Z kuşağıyla birleştir diye. Z kuşağı ne ola ki acaba? Ebem kuşağı vardı benim zamanımda. Şimdi anladık ki ebem kuşağı da aslında manevi değerlerimize saldıran, toplumsal değerlerimizin altını bombeleyen, adeta su kaçmış bir parke gibi toplumsal ahlakımızı guburcuk guburcuk kabartan bir şey… Ya gökkuşağının tüm renkleri bir arada olsa ne oluuuur, olmasa ne olur? Sen neyin derdindesiniz ey marjinaller?

Ya bunlar ahlaksız, bunlardan her şey beklenir. Ya bunlar o kadar haksız ki, tüm dünya neredeyse artık birleşti bunları tanıyor. O derece haksızlar. Bi biz tanımıyoruz. Dünyanın tersine gidiyorsak, doğru yapıyoruzdur… Ya bir de çıkartmışlar “Yok zamanında onların maruz kaldıkları muameleleri insanı bulmadığımın” videosu varmış filan. Ya biz ne diyoruz ki? Karşılaştıkları durumun doğru olmadığını söylemişiz. Evet, tamamen yasaklayalım. Anayasamıza, insan haklarına filan aykırı ama arkamıza daha ulvi bir referans alırız olur biter. Tek şey, memleketi neyle yönetiyoruz tam bilemiyorum. Yani bilsem bile eğer hata yapmışsam kesin kandırılmışımdır. Çünkü çok temiz kalpli bir insanım. Sonuçta bana ne deseler kalbim hemen pırpır inanıyor.

Manevi değerlerimize saldıranlar filan var ya. Dolar’ı, Avro’yu bırakın. Manevi değerler olmazsa o paraları nerede harcayacağız? A sizin paranız da yoktu. Paralar bende, rahat olun o iş bende. Biz bize yettik, yetiştirdik yani eşe dosta.

Türkiye nereye gidiyor? Güzelliğe, harikalığa… Z kuşağı da çıkmış dislike atmak suretiyle itibarımızla oynuyorlar. Peki insan neden dislike atar? Herhalde bunları birileri örgütlüyor. Herhalde bunlar robot, herhalde gelecek kuşakla tamamen kopmuşuz. Ya robot mobot, oy için o da insandır sonuçta ama böyle robotluk olmaz. Eğer robotlarsa, robotluğa uygun bir şekilde davransınlar. Ne işleri varmış, o saatte o videonun dislike tuşunun yanında?

Neyse ben gittim, gidiyorum yani. Hepinizi çok seviyorum ama malum kesim ve diğer malum partiyi destekleyenler, ha bir de beni eleştirenler, bana işimi öğretmeyen çalışanlar, beni çekemeyenler, malum çevrelerden emir alanlar, zillet sound ortamlarında takılmayı sevenler, malum barocular, eğitim seviyesi yükselince bana çok oy vermeyenler ve tabii ki dislaykçı robotlar hariç.