Şimdi bir numaralı gündem maddemiz yine Suriye. Esat güçlerinin TSK unsurlarını vurmasının ardından bölgedeki gerilim, Türkiye’nin Moskova ve Şam’la ilişkilerini yeni boyuta taşıyarak, çok daha tehlikeli bir aşamaya tırmandı.

Suriye’de doğrudan rejim güçleriyle yaygın bir çatışmaya girmek, oradaki durumu en istenmeyen noktaya taşımış olacak.

Dışardaki çatışmaların içerideki durumunuzla yakından ilişkisi vardır. İktidarın içerideki durumuyla bağlantılı olarak, Suriye’de işlerin nereye varacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Şimdi, içerideki duruma bir araştırmanın bulguları ışığında, yakından bakarak, bazı net saptamalar yapabiliriz.

Meral Akşener, hafta sonunda, önlerinde yakın dönemde yapılmış 3 araştırma olduğunu, bunların toplumda yüzde 54, 63 ve 64 düzeyinde “güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçme” talebine işaret ettiğini, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne desteğin yüzde 35 olduğunu söylemişti.

AREA’nın, 20-27 Ocak tarihleri arasında, 18 yaş ve üzeri 2 bin 202 kişi ile yüz yüze anket yöntemiyle gerçekleştirdiği “Türkiye’nin gündemi” araştırması, o 3 araştırmadan biri mi bilmiyorum, ama son derece kapsamlı AREA araştırmasının da aynı sonuca işaret ettiğini görüyorum.

“Türkiye’nin yönetim sistemi ile ilgili bir referandum yapılsa oy verme tercihiniz ne olurdu?” sorusuna toplam seçmenlerin yüzde 35.2’si ‘cumhurbaşkanlığı’ derken, yüzde 57.3’ü ‘parlamenter sistem’ diyor. Kararsızlar dağıtıldığında, parlamenter sisteme ‘evet’ diyenler yüzde 61.9, cumhurbaşkanlığına ‘evet’ diyenler de yüzde 38.1 oluyor.

Cumhurbaşkanlığına en büyük destek yüzde 45.2 ile 18-25 yaş grubunda, en düşük destek ise yüzde 30’la 26-35 yaş grubunda. Eğitim düzeyi en düşük olanlar (ilkokul ve altı) cumhurbaşkanlığına yüzde 41.6 ile en yüksek desteği verirken, bu destek üniversite ve üzeri eğitimlilerle yüzde 32.2 ile en düşük düzeye iniyor.

Gelir düzeyi açısından bakıldığında, 2 bin TL ve altı gelirli en alt gelir grubunda cumhurbaşkanlığı sistemine destek yüzde 52.1’e çıkarken, 3 bin-4 bin TL aralığındaki orta gelir grubunda destek yüzde 33.5’le en alt düzeye iniyor. Bu veriler, mevcut durumda orta sınıfın en fazla hırpalandığına işaret ederken, muhalefetin yoksullarla ilişkide sorun yaşadığını da gösteriyor.

“Bu Pazar Cumhurbaşkanlığı Seçimi olsa R. Tayyip Erdoğan’a oy verme davranışınız nasıl olur?” sorusuna verilen yanıt, Erdoğan açısından epey moral bozucu olmalı: Yüzde 35.3 ‘oy veririm’ derken, yüzde 52.4 ‘vermem’ diyor ve yüzde 12.3 de kararsız var.

Aynı şekilde; “Bugün milletvekili seçimi olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna verilen cevaplar AKP için alarm zillerinin çaldığını gösteriyor. 24 Haziran’da yüzde 42.6 oy alan AKP’ye bugün oy veririm diyenler yüzde 36.2 oluyor. CHP oylarının yüzde 22.7’den 24.8’e, HDP oylarının 11.7’den 12.9’a, İyi Parti’nin de 10.0’dan 11.1’e çıktığı gözleniyor. MHP’de yüzde 11.1’den yüzde 11.3’e bir küçük hareket var.

İnsanlar en önemli sorun olarak, ilk üç sırada; ekonomi/hayat pahalılığı/yoksulluk (yüzde 40.3), işsizlik (yüzde 14.3) ve Suriyeli göçmenlere (yüzde 10.3) işaret ediyorlar. Bunun doğal yansıması olarak hükümetin en başarısız bulunduğu üç konu; ekonomi (yüzde 81.8), tarım ve hayvancılık (yüzde 77.1) ve istihdam (yüzde 70.6) olarak belirtiliyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni başarısız bulanlar yüzde 56.7, başarılı bulanlar yüzde 35.7. Hükümetin dış politikasına desteğin de son derece düşük olduğu görülüyor; insanların yüzde 58.7’si Libya’ya asker göndermeye karşıyken yalnızca yüzde 27.4’ü destek veriyor.

Bütün bu veriler iktidar ve muhalefet açısından önemli mesajlar içeriyor!

Çağrımız VarÇağrımız Var