Şıklara sığdırılan yaşamların ülkesi. Merkezi sınavlarla çocukların, gençlerin hayatının parçası. Kendine bir gelecek yaratabilmenin, iş bulabilmenin tek yolu. Umudun arayışı. Merkezi sınavlar kapitalizmin en büyük icatlarından. Tüm öğrencilere okul öncesinden itibaren eşit, parasız, kamusal eğitim olanakları sağlanıyormuş gibi aynı sınavlara tabi tutan sözde adil bir yarışın yarışçıları haline getiren ucube düzen. Yaşatılan eşitsizliğin, adaletsizliğin üzerine çekilen perde.

Sınavlar nitelikli ve bilimsel eğitim açısından bireyin bilgi, beceri ve yeteneklerinin keşfedilmesinin bir aracı olması gerekirken bu düzende eşitsizliğin üzerindeki örtü, kadrolaşma, sermaye-tarikat-iktidar üçgeninin kirli ilişkiler ağı, rant mekanizması. Hiçbir sınava ve o sınavların sonucuna tek bir kişi dahi güven duymuyor. Ancak milyonların başka bir şansının olmadığı durumda sınavlar zora dayalı bir rıza aygıtı.

Faili herkesin bildiği cinayetin öyküsünü dinliyoruz günlerdir. Yaklaşık 1,5 milyon kişinin girdiği, sonuçları itibariyle aileleri ile birlikte milyonların yaşamını etkileyecek bir sınavda bir skandal yaşanıyor. Ve iktidar bugüne kadar onlarcasının yaşandığı skandalların hem hakimi hem savcısıyken ilk defa hızlı bir şekilde ÖSYM Başkanı’nı görevden alıyor. Ancak günler geçmesine rağmen, iptal edilme gerekçesi, sorumlular, hangi soruların şaibeli olduğu, bir tarikatın kursuna giden 21 kişinin KPSS’de verdiği cevapların aynı olduğu iddiası ve eğitimin tarikatlarla kuşatılması eleştirilerine, itirazlarına karşı üç maymunu oynuyor. Şaibeli bir kurumun başına da tarikatlarla sıkı ilişki içinde bulunan birini getiriyor. Tarikatlar kamunun “insan kaynakları” gibi çalışırken kamu kadroları tarikat üyeleri için ikbal kapısı haline dönüşüyor. Mevcut işleyişte mülakat, güvenlik soruşturması, arşiv araştırması yoluyla kadrolaşmanın bütün araçlarını yaratılmışken bununla yetinmeyip sınavda soru hırsızlığıyla devlet kadrolarına kapağı atmak garanti altına alınıyor.

***

Güncel sınav tartışma başlıklarından biri de uzman öğretmen ve başöğretmenlik sınavı. KPSS skandalından sonra bu sınavın da güvenilir olmayacağı, videoların, yazılı kaynakların yoğunluğu, Milli Eğitim Bakanı’nın sınav basit olacak açıklaması tartışmaları ise meseleyi özünden uzaklaştırıyor.

AKP yirmi yıl boyunca ülke tarihini, gerçeklerini çarpıtarak kendi tarihini yazmaya çalıştı. Aynı hikaye devam ediyor. 60 yıllık hasret bitti diyerek 1962’de gerçekleştirilen 7. Eğitim Şurası’nı işaret ediyor. Öğretmenlik mesleğinin cazip hale getirilmesini, öğretmenlerin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesini ve ayrımsız tüm öğretmenler için uygulanmasını öngören ve şu an yapılmaya çalışılana tamamen zıt olan kararı referans gösteriyor.

Yeni rejimi inşa etme sürecinin en temel hedeflerinden biri eğitim ve öğretmenlik mesleği oldu. Kariyer basamakları ile yapılmaya çalışılan öğretmenleri ayrıştırmak, öğrencinin, velinin, halkın gözünde öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırmak. 24 Haziran AKP seçim beyannamesi ve dönemin Milli Eğitim Bakanı tarafından değil bizzat AKP genel başkanı ve Erdoğan tarafından canlı yayınla ilan edilen 2023 vizyon belgesi ile ilan edildiği gibi halkın değil, iktidarların öğretmenini yaratmak. 2023 tarihinin tesadüfen seçilen bir tarih olmadığını da yediden yetmişe artık herkes biliyor. Yoksullaşma, ekonomik kaygı gibi nedenlerle öğretmenler tatil dönemlerini saatler süren videoları izleyerek, şaibeli yayınevlerin hazırladığı kitaplara dair devam eden tartışmalarla beraber yüzlerce sayfadan oluşan kitapları çalışarak reddettikleri bu sınava hazırlanarak geçiriyor. Yıllardır bu ayrıştırmaya karşı mücadele eden öğretmenlerden sınava girmeyi reddeden öğretmenler de öğretmenlik mesleğini hedef alan bu saldırıya karşı tutum alıyor, birlikte itiraz etme çağrısı yapıyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu “Bu saygısızlığa katlanmak zorunda değilsiniz, bu sınava girmeyin. Sizleri incitmeyecek çözümü seçimden sonra birlikte konuşarak buluruz” diyerek bir paylaşım yaptı. Öğretmenlerin sözü ortak. Tüm öğretmenler için eşit haklar.10 yılını da 20 yılını da dolduran öğretmenler sınavsız, hiçbir isim, basamak adı altında ayrıştırılmadan yalnızca ve yalnızca öğretmen olarak eşit özlük ve ekonomik haklara sahip olmak istiyorlar. Sosyal medyada çok yaygın olan bir paylaşım vardır. Hiçbir öğretmen işe gidiyorum demez, okula gidiyorum der. Ve hiçbir öğretmen mesleği sorulduğunda önüne bir sıfat koymaz, yalnızca öğretmenim der.