Sökülmeye bile değer görülmeyen Paşabahçe Vapuru’nun çığlığı son anda duyuldu. Emekle yeniden hayata döndü. Paşabahçe günümüzden 70 yıl önce İstanbul için en uğurlu günde 23 Haziran’da denize indirilmişti.

Türkiye Paşabahçe Vapuru olacak!
Fotoğraf: BirGün

İstanbul Şehir Hatları İşletmesi’nin en fiyakalı üç büyük vapuru vardı: Paşabahçe-Fenerbahçe-Dolmabahçe. Bu vapurların üçüne birden “Bahçe Tipi Gemiler” deniliyordu. Nedeniyse, en üstteki açık güvertede bacaların yanında kaptan köşkünün arkasında çok geniş açık bölümlerinde yolcular seyahat edebiliyorlardı.

İstanbul’un en güzel üç vapurundan Dolmabahçe 1993’te emekliye ayrılarak Hasköy Tersanesi’ne bağlandı. Sonra da Aliağa’da sökülüp jilet olmaya yollandı.

Fenerbahçe vapuru Rahmi Koç Müzesi sayesinde kurtuldu. Paşabahçe ise üç seçkin gemiden en fazla çile çektirileni oldu. 2010 yılında İDO tarafından Beykoz Belediyesi’ne verildi. Belediyenin önündeki iskeleye bağlandı. Kültürel hizmetlerde kullanılacaktı.

Paşabahçe Vapuru’na adeta işkence yapılıyordu. Öncelikle pervaneleri hiç dönmüyordu. Bir de tuhaf ötesi isim verildi, boydan boya “HollyKoz” yazıldı!..

ADETA ÖLÜME TERK EDİLDİ

Kültür etkinliği niyetine nikâh salonu yapıldı. Sonra da sıkılıp bıraktılar, Paşabahçe adını aldığı semte bağlanmış halde çürümeye terk edildi. Boyaları kabardı, çatladı ve dökülmeye başladı. Beyaz bir güvercin kanadı rengi gibi olan gövdesi paslandı. Ahşap aksamları çürüdü. İçinde otlar büyüdü. Çürüyen gemi, farelerin yaşam alanı haline geldi.

Paşabahçe Vapuru bu halde sökülmeye bile götürülemiyordu. ‘‘En iyisi budur’’ diyerek batırmaya karar verildi! Ünlü vapurun AKP’li yıllardaki serüveni bu şekilde sona ermek üzereyken vapurlara aşkla bağlı İstanbullu gazeteci Adil Bali 14 Aralık 2017’de change.org sitesinden bir çağrı yaptı:

“Paşabahçe Vapuru batırılmasın anılarımız suya gömülmesin!”

On binlerce imza toplandı. İstanbulluların taleplerine karşı acayip duyarlı olan AKP yönetimi -normal olarak- bu çığlıkları duymadı.

Aradan aylar yıllar geçti. CHP’li Başkan Ekrem İmam İmamoğlu bir seçimi iki kez kazanarak İstanbul Belediye Başkanı olunca “Paşabahçe çığlığını” duyarak, danışmanı ve İBB Yayınları Koordinatörü Cengiz Özkarabekir’e diyor ki:

Paşabahçe vapurunu kurtarmazsak tarih bizi affetmez!

SÖKÜLMEYE DEĞER GÖRÜLMEMİŞTİ

Sonra mutlu sonla biten bir Yeşilçam filmi gibi… Gemi süratle bakıma alınıyor, makineleri yenileniyor, ahşapları olduğu gibi değiştiriliyor, çürüyen metaller kesilip yenileriyle onarılıyor.

Ve 1 Eylül 2022 akşamı sevgililer kavuşuyor: Paşabahçe Büyükada’ya yolcularıyla yanaşıyor!

En önde Fıstık Ahmet (Tanrıverdi) olmak üzere Büyükadalılar mutluluktan ağlıyorlar. Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül elinde bir buket çiçekle kaptanı karşılıyor. Paşabahçe sanki yeni denize inmiş sıfır bir gemi gibi, pırıl pırıl parlıyor.

Paşabahçe’nin sökülmeye bile değer görülmeyen o döküntü halinin böylesine hayata döneceğine hiç kimse ihtimal vermezdi.

Ama başarıldı. Başarıya inanmış; yetkili yerde, etkili bir insanın böylesine büyük bir kadersizliği tersine çevirebileceği görüldü.

Paşabahçe günümüzden 70 yıl önce İstanbul için en uğurlu günde, 23 Haziran 1952’de denize indirilmişti.

Onu ölüme sevk edilmişken canlandırıp İstanbullulara armağan eden adam da 23 Haziran’da (2019) İstanbul Belediye Başkanı seçilmişti.

Şimdi geliyorum Paşabahçe’nin verdiği umut ışığına… Eğer Paşabahçe batırılmaktan kurtulup böylesine yüzer hale gelebildiyse Türkiye için umut var demektir!

Türkiye de tıpkı Paşabahçe vapuru gibi örselendi, hırpalandı, çürütüldü batırılmaya layık görüldü. Artık ülke bütünlüğü için gemi metaforu yapılacaksa yüzler Paşabahçe’ye dönmeli ve denilmeli ki:

Türkiye Paşabahçe olacak!