Adına kurucuları tarafından Türkiye Cumhuriyeti adı yakıştırılan Anadolu ve Mezopotamya halklarının birlikte

Adına kurucuları tarafından Türkiye Cumhuriyeti adı yakıştırılan Anadolu ve Mezopotamya halklarının birlikte yaşıyor olduğu ve sınırları “Milli Misak” denilen bir belgeyle çizilen bu koca ülke gerçekten bir büyük gazetenin isminin altında uzun yıllardır her gün tekrarlanageldiği gibi gerçekten “Türkiye Türklerindir” mi?

Bu soruyu yıllardır sorarım. Hem sadece ben mi! Değil elbet!

Sadece Kürtler mi? O da değil elbet!

Bu koca ve tuhaf ülkede yaşayan ve Türk olmayan birçok halkın ferdi sorar, yanıtı da nedense verilmez. O klasik ve uyduruk yanıttır resmi devlet tezinin ağzında gevelediği: Türklükten kasıt onlara göre bir etnik tarif değil, bir hissiyattır.

Doğrusu Hürriyet Gazetesinin İstanbul’dan başlayarak Diyarbakır’a kadar 25 şehri dolaşarak “Türkiye Ne İstiyor?” sorusuna yanıt aradığı ve “Hürriyet Hürriyettir” sloganını yakıştırdığı uzun demiryolu seyahatinin “Hürriyet Treni” 21 Mayıs günü Diyarbakır’a da uğradı. Davetli konukları arasında ben de vardım.

Gazeteci arkadaşım sevgili Celal Başlangıç günler öncesinden telefonla davet etmişti. Yazarlar olarak ben ve Hicri (İzgören) çağrılıydık. Ayrıca Diyarbakır dışından gelenler de vardı. 17-22 Mayıs tarihleri arasında Diyarbakır’da ikinci kez düzenlenen TÜYAP kitap fuarı için gelen yazarlardan Murathan Mungan, Oya Baydar, Melek Ulagay, Doğan Hızlan, Adnan Binyazar, Deniz Kavukçuoğlu da Diyarbakır tren garında idiler…

Kimilerine göre o provakatif soruyu bir kez daha yorum katarak Hürriyetçilere sordum. “Sahi sizce logonuzun altındaki vurgu gibi Türkiye Türklerin Midir?” dedim. “Hürriyet bunda daha ne kadar ısrar edecek. Bu ülkede Kürtler, Lazlar, Çerkesler, Ermeniler, Süryaniler, Araplar ve diğer halklar yurttaş olarak yaşıyor. Ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ama aidiyet olarak kendilerini Türk olmayan halklardan sayıyorlar ve “Türkiyeliyiz” diyorlar. Siz neden hala bütün bu halkları Türk olarak imlemekte ısrar ediyorsunuz. Lütfen benim sözüm olarak yazın ve bir kez daha hem kendinize hem de sormanız gerekenlere sorun: Türkiye Türklerin Midir?”

Ertesi gün her zaman olduğu gibi ve daha önce yaşandığı gibi konu ile ilgili tek satır yoktu. Çünkü yine gazetenin logosunun altında “Türkiye Türklerindir” diye yazıyordu.

Tabi diğer yorumum da yoktu.

Demiştim ki; “Kürdistan’ın dağlarından yoksul Kürt halk çocuklarının gerilla cenazeleri Kürt şehirlerine taşındıkça ve yine Kürdistan’ın dağlarından yoksul Anadolu çocuklarının “vatan görevi” için gittikleri askerden, ölüleri batıdaki şehirlere taşındıkça ve bu “taşınma işlemi” sebebiyle Türk Milliyetçiliği yine yaygın medya tarafından tırmandırıldıkça bu ülkeye o çok özlediğimiz sihirli sözcük “Barış” gelmez.” Bu da anlaşılacağı üzre! değerlendirilmedi.

Bir de “lütfen medya olarak Kürt Meselesinin Çözümü ile ilgili dilinizi ve haber-yorum tarzınızı değiştirin, sonra gelin konuşalım” dedim, buna da çok şükür ki ertesi günkü gazetelerinde değinen olmadı.

Şunu söyleyeyim ki; eğer ortaya “Türkiye Ne İstiyor” diye bir soru soruyorsanız! En sıradan tabiriyle ne istenildiğinden çok ne yapılmasıdır aslolan.

Eğer sorumluluk kabilinden yaygın ve egemen medya yangın yerine dönmüş ülkede hâla kedince “güzel şeyler”in peşine düşeyim o bana yeter, diyorsa işimiz hayli zor. Şimdi de, şimdiden sonra da…

Yetmişli yıllarda Ankara’da öğrenciyken şimdilerde bir kurumda müfettiş olan Mülkiyeden bir sınıf arkadaşım bir bildiride “Türkiye Halkı” ifadesini kullanmıştı. Ankara Cumhuriyet Savcısı hafif yollu bir öğrenci kulağı çekerek, “Bak” demişti, “Sözlerine dikkat et! Bugün Türkiye Halkı dersen, yarın bunun ardından Türkiye Halkları gelir. Ve o vakit başın beladan kurtulmaz”. Devlet bu gerçeği biliyor. Hem de cumhuriyet tarihi ile yaşıt olarak. Ama devletin resmi olarak bildiği ve kanla, barutla, ateşle, isyanlarla bastırdığı halkların kıpırdanışı ve hak talepkârlığı artık bir varoluş ve gerçeklik.

O halde yaygın medya da logosundan, manşetine ve haber-yorumuna varıncaya kadar kendini değiştirip dönüştürmeye, kendine çeki düzen vermeye ihtiyaç duymalı.

Yoksa bu hamur daha çoook su kaldırır ve “Türkiye Türklerindir” diye yazmak ve söylemek de anlamını kaybeder ve sadece istek olarak kalır…