Osman Kavala dosyasının AİHM’e havale edilmesinin ardından bir dizi yaptırım masada. Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğinin düşebileceğine dikkat çeken hukukçu Rıza Türmen, “İlişkimiz kesilirse savruluruz” dedi.

Türkiye savrulur

Filiz GAZİ

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 4 yıl üç aydır cezaevinde bulunan Osman Kavala’yı serbest bırakmayan Türkiye’ye karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı gereği oy çokluğuyla resmen ihlal prosedürü başlattı. Bu prosedür Türkiye'ye karşı ilk, Avrupa Konseyi tarihinde de ikinci ihlal prosedürü olma özelliğini taşıyor. Komitenin Strasbourg’da düzenlediği toplantıda, Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülke oy çokluğuyla ihlal prosedürü başlatılmasına karar verdi. Prosedürün başlatılması için üye ülkelerin en az 3’te 2’sinin onayı gerekiyordu. 36 ülke olumlu karar verdi.


Kavala dosyası, İhlal prosedürü gereği yeniden AİHM’e gönderilecek. AİHM, Kavala hakkında verdiği kararın yerine getirilip getirilmediği yönünde tespitte bulunacak. Bakanlar Komitesi, ihlal prosedürü kapsamında Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 46. maddesinden kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal edip etmediğini resmi olarak AİHM'e soracak.

Konuya ilişin tepkilerini dile getiren AB Komisyonu sözcülerinden Peter Stano "Bu tutum aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyesi ve AB üye adayı olarak üstlendiği yükümlülüklere de aykırıdır” ifadeleri kullandı.

KAVALA'DAN AÇIKLAMA

Osman Kavala, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin aldığı karara ilişkin avukatları aracılığıyla açıklama yaptı. Kavala açıklamasında şunları söyledi: “AİHM’in derhal serbest bırakılmam gerektiğini belirten kararından ve Gezi davasının beraatle sonuçlanmasından sonra tutukluluğumu devam ettirmek için gerçekleştirilen yargı uygulamalarının tarafsız bir gözle incelenmesini önemli buluyorum. AİHM’in yapacağı değerlendirmenin ülkemizde insan hakları ile ilgili hukuk normlarının korunmasına katkı sağlayacağını umuyorum.”

Kavala’nın avukatları, karara ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, şöyle denildi:

"Osman Kavala’nın dört yılı aşkın tutukluluğu konusunda, kamuoyu ağırlıklı olarak AİHM kararının yerine getirilmemesi ve bu yüzden Avrupa Konseyi’nin yaptırım süreci başlatması sorunu ile ilgilendi. Ancak, Gezi davasının beraatle sonuçlanmasından sonra gerçekleştirilmiş olan yargısal uygulamaların içeriği ve şekli, AİHM kararına uyulmamasının ötesinde, bu karar olmasa dahi kayıtsız kalınamayacak kadar vahim bir hukuka aykırılıklar silsilesi olma özelliğini taşıyor.”

İTİBARI ZEDELİYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna ziyareti öncesi "Bizim mahkemelerimizi tanımayanları biz tanımayız. Bizi ilgilendirmiyor" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise bu açıklamaya “Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin itibarına darbe vuran bir açıklamadır” diyerek tepki göstererek şunları söyledi:

“Bu açıklama, ‘bizim ülkemizde anayasa yok, hukuk yok, yasalar yok, uluslararası anlaşmaları görmezden geliyoruz’ demek. Biz bu ülkede demokrasi olmadığını biliyoruz ama Erdoğan bunu tüm dünyaya ilan etti."

turkiye-savrulur-976574-1.
Rıza Türmen - Hukukçu, diplomat, 24. Dönem CHP İzmir Milletvekili


İHRAÇ MÜMKÜN

Hukukçu, diplomat aynı zamanda 24. Dönem CHP İzmir Milletvekili olan, 1998-2008 arası AİHM’de yargıçlığına seçilmiş Rıza Türmen, ihlal prosedürünü şöyle açıkladı:

“Avrupa Konseyi’nde Bakanlar Komitesi kararların uygulanmasından sorumlu bir organdır. Bir devlet kararları uygulamayı reddediyorsa Bakanlar Komitesi ihlal prosedürü başlatır. Bakanlar Komitesi, iki gün önce olduğu gibi üçte iki çoğunlukla bir karar alıyor ve kararı AİHM’e gönderiyor. Bir hukuki süreç başlatıyor ve bir soru soruluyor AİHM’e. ‘Bu devlet kararı uyguladı mı, uygulamadı mı?’ AİHM, Bakanlar Komitesi önündeki kararı inceliyor. Taraf devletten görüş alıyor ve kararı uygulayıp uygulamadığı yönünde bir karar veriyor. Kararı uygulanmadığı şeklinde bir karar verirse o zaman Bakanlar Komitesi bir takım önlemler, yaptırımlar uygulamaya başlıyor.”

Türmen, Bakanlar Komitesi’nin siyasal bir organ olduğunu, bu yüzden siyasi baskı yapacağını belirterek sözlerine şöyle devam etti:

“Bu çok ender uygulanan bir şey. Şimdiye kadar bir kez uygulandı. Azerbaycan davasında İlgar Mammadov kararı verildi. Görüşmeler sürerken Mammadov serbest bırakıldı. O yüzden de Azerbaycan’a yaptırım uygulanmadı, o aşamaya geçilmedi. Şimdi nasıl olacak bilmiyoruz. Türkiye kararı uygulamayı reddetti. AİHM kararından sonra uygular mı, uygulamaz mı? Yaptırım sürecinde siyasi baskılar giderek ağırlaşacaktır. Sonunda Avrupa Konseyi statüsü 8. Maddesine göre oy hakkı askıya alınacak. Yani Avrupa Konseyi’nden ihraç mümkün. Hukukun ilkelerini ciddi bir şekilde ihlal eden bir devlet önce temsil haklarından yoksun bırakılır, ondan sonra da üyelikten çekilmesi istenir, çekilmezse ihraç edilir.”

‘Türkiye’nin ihraç edilmesi ne anlama geliyor?’ sorusunu Türmen şöyle yanıtladı: “AİHM’den çıkartılır, Avrupa Konseyi üyeliği düşer. Avrupa Konseyi; insan hakları, hukuk devleti, çoğulculuk, demokrasi gibi ortak değerler zemininde buluşuyorlar. AİHM, kamu düzeninin parçasıdır. Buradan ilişkileri kesilirse savrulur Türkiye. Çok daha feci olur. Türkiye’nin cumhuriyetten bu yana politik çizgisi değişir. Bu bedeli Türkiye niye ödeyecek? Çünkü bu iktidar Selahattin Demirtaş’la Osman Kavala’yı cezaevinde tutmak istiyor. Bunun mantığı var mı?”

Türmen bundan sonra olacaklar için ise şunları söyledi: “Bugüne kadar hiç uygulanmadığı için bilmiyoruz. Dışişleri Bakanlığı’na mektup yazılır. Belki Avrupa Konseyi Genel Genel sekreteri, Türkiye’ye özel temsilcisini gönderebilir. Türkiye’deki toplantılar iptal edilir. Bakanlar Komitesi Başkanlığı sırası gelince Türkiye’ye başkanlık yaptırılmaz.”

TÜRKİYE'DEN SAVUNMA

Ekonomik yaptırımlar olabilir mi sorumuzu ise şöyle yanıtladı Türmen: “İkili ilişkilerde olabilir fakat Bakanlar Komitesi’nin böyle bir karar alamaz.”
Türmen, Erdoğan’ın “Bu karar bizi ilgilendirmez” gibi özgüvenli ifadelerini “İkili ilişkilerine, mülteci kartına güvenebilir. Yanlış bir güven bence” diye yorumlayarak şuna dikkat çekti:

“Avrupa Konseyi’nin 47 üyesi var. 47 ülkenin üçte ikisi olumlu karar verdiğinde ihlal prosedürü başlatılır. Bu 32 ülke demek. Üçte ikilik çoğunluktan daha fazla devlet oy verilmiş. 47 devlet arasında 36 devlet olumlu oy vermiş. Demek ki Batılı devletler Türkiye ile olan ilişkileri ile Avrupa Konseyi’nin itibarını korumayı birbirinden ayırıyorlar. Önemli olan AİHM’in saygınlığını, otoritesini korumak. Bu tür şeyler söylenmiş olabilir ama Türkiye diyalogunu devam ettiriyor. Bakanlar Komitesi’ne görüş bildiriyor. Türkiye hiçbir zaman bu kararlar beni bağlamaz demedi. Türkiye savunmasında Osman Kavala’yla ilgili AİHM kararının Gezi kararıyla ilgili olduğunu söyledi. Gezi davasında beraat etti, biz bu kararı uyguladık dedi. Şimdi başka bir davadan dolayı, casusluk davasından dolayı tutukludur diyor. Bu görüşü Bakanlık Komitesi reddetti. Dedi ki, aynı olgular var her ikisinde de. Onun için tek bir tutukluluktur.”