Gülen Cemaat’ine yakınlığı ile bilinen Zaman yazarı Mümtaz’er Türköne dünkü köşesinde Türkiye’deki sol hareketleri ve...

Zaman yazarı Mümtaz’er Türköne dünkü köşesinde Türkiye’deki sol yapıları eleştirdi. Türkiye’deki solcuları tutarsız olmakla eleştiren Türköne ‘Sol demek, tutarsızlık demek. En azından bizim solumuz’ ifadelerini kullandı

Can Uğur

Gülen Cemaat’ine yakınlığı ile bilinen Zaman yazarı Mümtaz’er Türköne dünkü köşesinde Türkiye’deki sol hareketleri ve solcuları eleştiren sert bir yazı kaleme aldı. Türköne yazının büyük bir kısmında solu eleştirirken bazı kısımlarda ise solculara hakaret etti. Türkiye solunu tutarsız olmakla suçlayan ve eleştiren Türköne’nin iddiaları oldukça dikkat çekici. Cemaat’in yazarlarının önemli bir kısmında bulunan ‘sol üzerinde tahakküm kurma ve solu tanımlama’ alışkanlığı Türköne için de geçerli bulunuyor. Türköne solun sahip olduğu değerleri eleştirmekle kalmıyor aynı zamanda sola kendi kafasından bir misyon da biçiyor.

‘SOL DEMEK TUTARSIZLIK DEMEK’
Zaman’daki dünkü yazısını sola ayıran Türköne’nin Türkiye’deki solculara dair ilginç analizlerde bulunuyor. Yazısında solun belirli alanlara bilinçli biçimde sıkıştığını vurgulayan Türköne ‘Sol siyaset ötedenberi yamalı bohçaya benzedi. Parlamenter sosyalizmden, en uçtaki silahlı-radikal sola kadar geniş yelpazenin tek ortak paydası var: Kimlikler. Sol siyaseti sınıfsal kökeniniz, işiniz veya gelir düzeyiniz değil kimliğiniz belirliyor. 1 Mayıs, bu kimlikler yelpazesinin rengârenk gün ışığına çıkmasına fırsat verdi. Solcu olmak için Alevî inancına mensup olmak, Kürt etnisitesinden gelmek, Fransız kültürüne vukufiyet, Cumhuriyet'in bürokrat elit sülalelerinden birinde veya memur ailelerinin dar dünyasında yetişmek, kısaca etnik veya kültürel kimlikler önemli’ ifadelerini kullanırken aynı zamanda bunların solun bir çıkmazı olduğu tespitinde bulundu. Aynı yazıda Türköne’nin ilginç tespitleri devam ediyor: ‘Feminist olmak, eşcinsel olmak, sanatçı olmak gibi sonradan edinilen kimlikler de öyle. Sol dendiği zaman aynı inançtan, aynı siyaset ve ideolojiden gelen insanları hemen bir arada bulabilirsiniz, ama solun varlığı için elzem olan "sınıf" ortak paydasına rastlayamazsınız’. Sola ilişkin tespitlerini yazısında sürdüren Mümtaz’er Türköne, ‘Kanlı 1 Mayıs’ olarak da bilinen 1977 1 Mayıs’ı ile ilgili olarak geçtiğimiz günlerde sorumluluğun solculara ait olduğunu iddia eden Halil Berktay’ı da yazısında andı. Berktay’ın ifadelerini ‘solun kirli çamaşırlarını dökmek’ olarak yorumlayan Türköne ‘Halil Berktay'ın bu yılki 1 Mayıs'a damga vuran açıklaması, solun en meşhur kirli çamaşır sandığının kapağını açtı. Sonra bir propaganda makinesi devreye girdi. Gerçeğe hepimizin ihtiyacı var. Dünün Maocuları bugün sınırları zorlamıyor. Dünyada işçi sınıfının en çok ezildiği ülkenin, Mao'nun Çin'i olması, bugünkü sükunetin açıklaması olabilir. Çin aynı zamanda sosyalizmi bir tür devlet kapitalizmi olarak yaşatıyor’ şeklinde yazdı.

DEVRİM FİKRİ BİLE KORKUTUYOR
Alper Görmüş’ünden Mümtaz’er Türköne’sine kadar birçok yazar Türkiye’deki devrimcileri ulusalcılıktan darbeciliğe geniş bir yelpazede ‘suçlamaya’ devam ediyor. Türköne’nin yazısında vurguladığı hususlara bakılırsa Türkiye’deki solcular ‘darbeci, elitist ve dünyadan bihaber’ olarak yaşıyor. Türköne’den Türkiye’deki solcuları anlamasını elbette beklemiyoruz. Dünün hızlı ülkücülerinden olan Türköne aynı ‘hızını’ yandaşlıkta da sürdürüyor. Ancak Türkiye’deki gündeme kıyısından köşesine hakim birisi bile devrimcilerin gündeme nasıl müdahil olduğunu görebilir. AKP Türkiye’sinde yaşananlara emekten ve ezilenden yana en çok ses çıkaran solcuları elitist ilan edenlerin soldan anladıkları ise Cemaat’e selam durmak ve iktidarın yaptıklarını bitmek tükenmek bilmeyen bir iştahla savunmak oluyor.