Bazı il ve ilçelerde yaşayanlar sokağa çıkma yasağına tutsak,

Gazeteciler mesleklerini yaptıkları için hapishanelerde ve işsizlik tehdidiyle tutsak,
Görsel ve yazılı medya mesleğinden gelir sağlayan çoğu kişi ücretlerinden ve programlarından olmamak için patronlarına tutsak,
Sandıktan çıkan milletvekilleri sandığa girebilmelerinin tek seçicisi olan parti başkanına tutsak,
Çalışanların büyük çoğunluğu işsizler ordusunun baskısıyla taşeronluğa tutsak,
İktidarın sorumluluğunu üstlenen tüm kurum ve kişiler bir kişiye tutsak,
Ve asıl önemlisi bütün ülke halkı popüler kültüre tutsak.
Milliyetçilik, dindarlık gibi değerleri tartışmasız rehber edinen muhafazakâr büyük çoğunluğun bile aldırmaz tavrıyla ilgiye değer görmediği ölümler sürüyor. Çözüme, barışa yol açmaya ilişkin bir niyet görülmüyor yönetim erklerinde. Öneride bulunanlar da yasamanın emrinde olmaktan sakınmayan yargıya ihbar ediliyor. Ama vatandaşımız ne yapıyor. Varsa işi çalışıyor, yoksa bir yerlerde ya da evinde akşamı ediyor sonra televizyonların başına geçiyor. Ve yayın başlıyor. İşte orada yalnızca tüketici olarak en büyük tutsaklığını kendi isteğiyle yaşama geçiriyor.
Son yıllarda marka giyeceklere ek olarak yiyecek içeceklerin de marka değeriyle tüketime sunulması salgın halde. Dondurma, çikolata, sakız reklamıyla utanırken sucuk, salam gibi yiyeceklerin de üstelik çocuk figürleri kullanılarak tüketicinin gözüne sokulduğu görülüyor. Utanılacak bir durum çünkü devlet kaynaklarının açıkladığına göre Türkiye’de açlık sınırı yüzde 26, yoksulluk sınırı yüzde… O aile reislerinin evin tek eğlencesi olan ekranın karşısına ailece oturduklarında yaşadıkları zorluklara empati yapmak çok mu tuhaf.
Büyük halk kitlelerinin beğendiği, izlediği, hayranlık duyduğu, uğruna öldüğü sanat dünyası figürleri ve onlar tarafından üretilen malzemeler. Tamam, popüler kültür budur ve medya tarafından ne kadar desteklenirse o kadar çok ve kolayca izlenir benimsenir, öykünülür, özenilir. Kitleler öncelikle yaşamsal gereksinimlerini, olağan giderlerini karşılamak varken, sağlıksız bir şekilde tüketime yönlendirilip, giyim kuşam başta olmak üzere borç harç, alışveriş tuzağına sürüklenir.
Görün bakın ki iktidar güçleri şimdilerde popüler kültürün önde gelenlerine bile dayanamaz, onların görüş ifade etmelerine bile izin vermemeye niyetlenmiş görünüyor.