Su içen adama “Bu yaptığın doğru olmayabilir,” dedim.

Adam inanamaz gibi bakarak, “Pes yahu” dedi. “Su bu, su... Suyun ne zararı olabilir? Su içmeme bile karşı mı çıkıyorsun? Suyun ne kadar yararlı olduğunu bilmiyor musun?”

Aslında karşı çıktığım su içmesi değildi. Günde yirmi litre su içme ‘kür’ü uyguluyordu. Tıp bilgim olmadığı halde bu kadar çok su içmenin böbreklere ve dolaşım sistemine zarar verebileceğini düşünmüştüm. Bu şüphemi aktarınca sosyal medya konusunda çok sık karşılaştığım bir yanıt aldım.

Yirmi yıla yakın bir süredir insanları sosyal medya konusunda uyarıyorum. Bir zamanlar sezgilerime ve gözlerime dayanarak söylediğim birçok konu artık ölçümlenmiş veri gerçeklere dönüştü: “Sosyal medyanın zararı yararından çok olabilir”, “Sosyal medya sizi bir hallere sokar ve bu haller pek de hayırlı haller değildir”, “Sosyal medyayı kararında tüketin, ölçüyü kaçırmayın.”

Ben ne zaman bu sözleri söylesem, sakallarımın aklarından mıdır nedir, karşımdaki insanlar bana “Oooo, dayı geçmişte kalmış, teknolojik gelişmeleri ıskalamış” gibilerden bakıp gülüyorlar. Tepkilerini hep benzer cümlelerle ifade ediyorlar:

“Pes yahu. Sosyal medya bu, sosyal medya. Bunun ne zararı olabilir? Sosyal medyaya girmeme bile karşı mı çıkıyorsun? Sosyal medyanın ne kadar yararlı olduğunu bilmiyor musun?”

***

Sosyal medyanın gerçekten de çok fazla faydası var. Tıpkı su gibi, sosyal medya da günümüz dünyasında temel bir ihtiyaç haline döndü. Ama suyun bile fazlası zararken, sosyal medyanın niye olmasın?

Üstelik başta verdiğim su örneğini birebir sosyal medyaya uyarlayamayız. Çünkü sosyal medyada dozun yanında bir de kir sorunu var. Benzetmeyi daha gerçekçi yapmak için günde yirmi litre su içen adamın, günde yirmi litre lağım suyu içmesi gerekirdi.

Sosyal medyanın en güçlü ve en tehlikeli programı Twitter. İlk çıktığı yıllarda Arap ülkelerine bahar esintisi getirdiği bile varsayıldı. Zamanla bu programın da sermaye gücü karşısında ne kadar kırılgan olduğunu öğrendik. Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri, bu konuda yeterince uyanık olmayan ülkeleri yönlendirecek algoritmalar keşfettiler ve bu imkânı sonuna kadar kullandılar. Geleneksel medyanın güçlü olmadığı ve adaletin işlemediği ülkelerde Twitter toplumu kışkırtmanın, yönlendirmenin, bölmenin aracı haline geldi. Kitleleri yönlendirmek için milyarlarca dolarlık bütçelerle “gri medya” ekipleri oluşturuldu. Aşağılık diktatörler Twitter yardımıyla paralarını çaldıkları insanların oylarını da çaldılar.

***

Twitter’ın politik konularda negatif gücü, pozitif gücünden çok daha yüksek. Hani derler ya: İnsanı rezil de eder, vezir de... Twitter’la vezir olmanız biraz güç ama rezil olmanız her an mümkün.

Donald Trump, Twitter’ı ülkeyi bölmek için kullanan çağdaş kötü adamların zirvesi olabilir. Her gün yazdığı saçma sapan tweet’lerle Amerikan sağını; gerici, cahil, bağnaz seçmeni nükleer füzelere döndürdü. Eğer Amerika’da nispeten güçlü klasik medya yayınları olmasa ve bu yayınlar Trump’ın her saçmalığına aynı şiddetle yanıt vermese Trump ikinci seçimi de rahat rahat kazanırdı. Kaldı ki kıl payı kaybetti. Dünyanın en büyük ülkesi olan ABD’de seçmenin yarısı bir deliye, bir sosyopata oy verdi.

Amerikan seçimleri öncesinde Joe Biden’ın çekirdek kampanya ekibi benle görüştü. “Evet, söylediğiniz gibi Trump’ı görmezden geleceğiz ve Trump’ı seven insanları ötekileştirmeyeceğiz. Bunun dışında bir öneriniz var mı?” dediler.

Türkiye’de tüm muhaliflere söylediğim şeyi onlara da söyledim: “Twitter’dan çıkın.”

Seçim sonrası bu arkadaşlar başarılarının sırrı olarak aktardıkları kısa listede iki maddelik Radikal Sevgi stratejisinin yanı sıra “Twitter’dan çıkmayı” da söylediler. Çünkü Twitter sizi “an”a bağlar; onanma bağımlısı haline getirir, felç eder ve en önemlisi tam diktatörlerin hayal ettiği gibi orta alandan uzaklaştırır.

***

Gereğinden fazla su içmenin zararlı olduğunu ulaşabildiğim bilimsel kaynaklarla su kürü yapan arkadaşa kanıtladım. Ama pek yakında bu kadar şanslı olmayabilirim. Karşımdaki adam Elon Musk olursa, ona hiçbir şeyi kanıtlamam mümkün değil. Twitter Donald Trump’ı blokladı ama Elon Musk Twitter’ı satın aldı. Trump’ın karikatürize “kötü adam” imajının aksine, Musk bir Mubi filminde rol alabilecek ölçüde ‘rafine’ ve çok daha tehlikeli bir haydut. Musk, diktatörlük istiyor, demokrasiye inanmıyor ve ihtiyacı olan kaynağı bulmak için bir ülkeyi işgal etmekte sakınca görmüyor. Bana hep lağım suyu gibi gelen Twitter artık bir uranyum havuzundaki suya dönüştü. Twiter pek yakında dilediğini yüceltip, dilediğini itibarsızlaştıran evrensel bir cadı kazanı haline gelecek. Elon Musk önce ticari, zamanla politik çıkarları için Twitter’ı tepe tepe kullanacak. Musk, IMDB ve Wikipedia’yı da satın alır veya ele geçirirse hiç şaşmam.

Twitter’ın tek kırılgan yanı, onu kullanmamak... Twitter'ı kullanmaktan vazgeçebilir misiniz bilmiyorum ama o sizi kullanmaya devam etmek için her şeyi yapacak.