Altı partinin hazırladığı yeni rejim deklarasyonunun maddeleri kadar tarihi de merak uyandırdı. 28 Şubat ortaklığının geleceğini sadece açıklanan başlıklar değil, önceki ikisiyle kurulan ilişki de belirleyecek

Üç 28 Şubat

Yaşar AYDIN

Türkiye siyaseti üçüncü kez 28 Şubat tarihini bekliyor. Millet İttifakı bileşenlerinin öncülüğünde altı partinin ortaklaştığı metnin kamuoyu ile paylaşılma tarihi olarak 28 Şubat belirlendi. Parti yetkililerinin bu tarihi seçerken ne düşündüklerini bilmemiz mümkün değil. Ama toplantı tarihinin duyurulduğu ilk andan itibaren ondan öncekilere referans olması kaçınılmazdı. Öyle de oldu.


Bu ayın sonunda gerçekleşecek toplantıya geçmeden önceki iki toplantıyı hatırlamakta fayda var.

28 Şubat 1997: Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in başbakan yardımcısı olduğu REFAHYOL Hükûmeti görev başındaydı. 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısına “irticayla mücadele” başlığı nedeniyle “post modern darbe”, “muhtıra” gibi tanımlamalar yapıldı. Arkasından gelen günler önce REFAHYOL Hükümetinin dağılmasına sonra da Refah Partisi’nin bölünmesine giden sürecin temel taşı oldu.

28 Şubat 2015: HDP ve AKP Hükümeti yetkilileri çözüm süreciyle ilgili gelişmeleri konuşmak için Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya geldi. HDP heyetinde Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken ve Pervin Buldan yer alırken iktidar cenahında Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdağ, içişleri Bakanı Efkan Ala, AKP Grup Başkanı Mahir Ünal ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu katıldı. Davutoğlu hükümetinin yeni yol haritası olarak sunmaya hazırlandığı görüşme Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vetosuyla karşılaştı.

Ve 28 Şubat 2022: CHP, İYİ Parti, DEVA, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve Gelecek Partisi ortaklığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” diye ifade ettikleri yeni rejim projelerini kamuoyu ile paylaşacaklar. Bu deklarasyonun aynı zamanda önümüzdeki seçimlerde Millet İttifakı’nın ana metni olması bekleniyor.

AKP’NİN 28 ŞUBAT’LARI

Kuşkusuz bu üç olay birbirinden farklı konektörde ve farklı gerekçelerle yaşandı. Aktörleri de muhatapları da farklıydı. Ama üçünün ortak noktası bir şekilde AKP ile ilişkili olması.

Kuruluşundan 4 yıl önce açıklanan 28 Şubat MGK kararının AKP ile ne ilişkisi var diyenler olabilir. Bu çok doğru bir yaklaşım olmaz. 28 Şubat’ın yarattığı iklim Refah Partisi’nde yaşanan tartışma, Cemaatin RP’den ayrılan kesimle daha ilk anda ilişkiye geçmesiyle birlikte AKP’nin aslında 28 Şubat’ın açtığı yoldan ilerleyenlerin kurduğu parti olduğunu söylemek mümkün.

Çözüm Süreci ile başlayan ve Dolmabahçe Mutabakatında en somut halini alan HDP ve AKP işbirliği bir anlamda ilişkinin hem resmileştiği hem de koptuğu tarih oldu. Davutoğlu ile Erdoğan arasında köprülerin iyice atıldığı, 7 Haziran sonrası oluşacak koalisyonun temel harcının karıldığı tarih oldu. Erdoğan ve AKP için önemli makas ayrımlarından biri oldu. 28 Şubat mutabakatına ilişkin ilk yorum Erdoğan’ın “yok hükmündedir” sözü olurken ardından başlayan süreç Cumhurbaşkanlığı hükümet Sistemi denilen ucubeyi yaratan koalisyona kadar ilerledi.

DAVUTOĞLU ETKİSİ

Erdoğan ve AKP kadar 28 Şubat tarihinden etkilenen bir başka isim hiç kuşku yok ki Ahmet Davutoğlu’dur. 28 Şubat 1997 MGK bildirisi Davutoğlu’nun politik yol haritasıyla kavga eden içeriğe sahip. Her ne kadar o dönemde aktif görevde olmazsa bile “irtica” vurgusundan rahatsızlığını her fırsatta dile getirmişti. 28 Şubat 2015 tarihinden sonra gelişen olayları kendisine karşı yapılmış hamleler olarak yorumluyor. Başbakanlığını tahkim edeceği belki de Erdoğan’ı etkisiz bir noktaya çıkacağı süreç bu tarihten sonra akamete uğradı.

Kulislerde tarihi Davutoğlu’nun önerip önermediği konusunu netleştiremedik. Bu konuda rivayetler muhtelif.

28 Şubat 2022 tarihinde açıklanacak deklarasyonun sadece maddeleri değil tarihi de tartışma konusu olacak. Önceki 28 Şubatlarla kuracağı ilişki ittifakın ilerleyeceği yönünde tayin edici olacağını söyleyebiliriz.

ÇOK ÖNEMLİ NOT

Tüm 28 şubatlarda (önümüzdeki dahil) Türkiyeli sosyalistlerin ana yöneliminin doğru tutum aldığının altı mutlaka çizilmeli. 1997 yılında “ne darbe ne şeriat” diyerek sokaklara çıkanlar, 2015 yılında başlayan çözüm sürecine dair “barış” tarafında durarak desteklerini vermiş, endişelerini açıklamışlardı. Bugün de verilen fotoğrafa gösterilen abartılı alkış karşısında ülkenin geleceği için asıl yapılması gerekenlere işaret ediyorlar.