Geçtiğimiz ay içinde Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) tarafından birbiri ardına üç önemli makroekonomik gösterge yayımlandı.

Geçtiğimiz ay içinde Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) tarafından birbiri ardına üç önemli makroekonomik gösterge yayımlandı.
İlki sanayi üretim endeksi. TÜİK’ in 10 Mayıs tarihli açıklamasına göre sanayi üretimi Mart ayında geçen yılın eş dönemine göre yüzde 21,1. oranında artış göstermiş. Ancak gelinen yer, 2008 yılının aynı ayındaki düzeyin yüzde 4 gerisinde yani, henüz 2008’deki düzeye ulaşabilmiş değil. Sermaye (yatırım) malı imalatında durum daha da çarpıcı. Söz konusu üretim kaleminde bir yıl öncesine göre yüzde 35,4’lük bir artış gerçekleştirmesine rağmen, iki yıl önceki düzeyin yüzde 21,7 gerisine düşülmüş. Bu durum düşündürücü. Yatırım mallarındaki toparlanmanın gecikmesi iyiye işaret değildir, çünkü bu gecikme sanayi üretiminde bir bütün olarak iyileşmeyi daha da geciktirmiş olacaktır.
İkinci gösterge işsizlik oranı. TÜİK’ in 17 Mayıs tarihli açıklamasına göre şubat ayında işsizlik oranı yüzde 14,4. olarak gerçekleşmiş. İşsizlik oranı geçen yılın eş ayına göre 2 puan civarında azalmış. Ancak gelinen yer 2008 yılının aynı ayındaki düzeyin 2,5 puan üzerinde. Yani Türkiye ekonomisi 2008’deki işsizlik oranını arar bir konuma gelmiş.
Sonuncu gösterge dış ticaret verileri. TÜİK’ in 31 Mayıs tarihli açıklamasına göre Ocak- Nisan döneminde ara malları ithalatı ve toplam ihracat sırasıyla geçen yılın eş dönemine göre yüzde 39,5 ve 11,6 oranında artmış. İhracat artıyor ama ithal girdi de artıyor. Bu durum, üretimin girdi ithalatına olan bağımlılığının devam ettiğini gösteriyor. Benzer şekilde, tüketim malları ithalatı da geçen yılın eş dönemine göre yüzde 34,6 oranında artmış. İzlenen düşük kur politikası nedeniyle tüketim malları ithalatı adeta patlamış. Son üç yılda 5 milyar dolar civarında olan tüketim malları ithalatı 7 milyar dolara ulaşmış.
Bu veriler, kriz öncesinde olduğu gibi ucuz ithalatın, yeniden yerli üretimi baltalamaya başladığının ve yerli üretimde çalışanları işsizliğe mahkum ettiğini gösteriyor.
Bu üç makroekonomik gösterge birlikte değerlendirildiğinde şu sonuç ortaya çıkıyor: Türk Sanayii, ara malı ithalatını finanse edebildiği sürece üretebiliyor. Ancak üretimdeki bu toparlanma ve gelişme istihdama yansımıyor. Çünkü ucuz ara girdi ve tüketim malları ithalatı yerli üretimi baltalıyor ve işsizliği tetikliyor.
Ekonomi kriz öncesinde olduğu gibi, büyüme sürecine girmesine rağmen istihdam yaratamıyor. Anlaşılan istihdamsız büyüme sorunu, kriz kaynaklı 2008 ve 2009’daki zorunlu kesintinin ardından kaldığı yerden devam ediyor. Herhangi bir önlem alınmadığı takdirde, sorunun daha da kronikleşeceği çok açıktır.