İstanbul’un –işgalden kurtuluşunu değil- fetih yıldönümünü ‘devlet seferberliği’ yoluyla kutlamak nasıl yorumlanabilir? Mesaj kısaca şu: “Başkalarına ait olan bu kent, Osmanlılarca 1453’te işgal edildi; halen bu işgal durumu devam ediyor; dünya âlem bunu unutmasın!”.

Ya bu vesileyle yapılan ‘anayasa propagandası’?: “Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıldönümünden Kut’ul Amare’ye, tarihi vesileler, külliyen ‘başkanlık yolu’nda propaganda malzemesi olarak kullanılacak...”

Güdümüne girme yarışındaki Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay zevat, Saray’ın dış muhafızları görünümünde; Adalet Bakanı ile Hükümet sözcüsü de, iç ve dış muhafızlar arasında ‘röle görevi’ üstlenen aracılar. Öyle ya, Başbakan da ‘ülkenin genel siyasetini belirleme’ yerine, -yıldırım hızıyla- ‘başkanlık anayasası’ misyonu üstlenmedi mi?

Önümüzdeki günlerde bunlar da, ‘fiili durum’ torbasına konacak: ‘kuvvetler uyumu’! tamam; yüksek yargı organları birleştirilerek külliyen “Külliye’ye bağlansın” denecek.

Kirlilik katmanları giderek ağırlaşıyor: Bilgi kirliliği, yol kirliliği ve hedef kirliliği.

BİLGİ KİRLİLİĞİ

Toplumun bugünü ve geleceğini ilgilendiren anayasa konusunda yanlış bilgi, üç boyutlu: Bilgi verme hakkı/ bilgi alma hakkı ve karşılıklı bilgi iletişimi.

Zamana dair: Anayasa’nın dünü, bugünü ve geleceği üzerine yanlış bilgiler.

Mekâna dair: Ulusal, uluslararası durum ve karşılaştırmalı hukuku ve siyaset bilimi yanlışları.

YOL KİRLİLİĞİ

Anayasa yapım ortam ve koşulları bulunmamakta; çünkü sürekli Anayasa ihlâli ötesinde; demokratik hak ve özgürlükleri boğmak için mevzuatın çok gerisinde ve mahkeme kararlarını yok sayan uygulamalar yaygın.

Bu olumsuz ve anayasa-dışı süreç, anayasa yapım koşullarını ortadan kaldırmış bulunuyor: Medyaya eşit giriş hakkı dahil, düşünce ve ifade özgürlüğü, toplanma ve gösteri özgürlükleri kullanılamaz halde. Mesela, toplantıları dağıtmak için kolluk güçleri biber gazı kullanımını alışkanlık haline getirdi; toplantı ‘yasa dışı’ olsa da, şiddet kullanımının haklı olmadığına dair İHAM kararlarına karşın.

HEDEF KİRLİLİĞİ

Yeni Anayasa’nın başlıca hedefi ‘başkanlık rejimi’. Anayasal düzenin devamlılığı sırasında ‘rejim değişikliği’ gerekçesi kullanılarak yenileme girişimi, karşılaştırmalı anayasa hukuku ve siyaset bilimine yabancı.
Şu halde; önce ‘doğru’ bilgi, sonra ‘yol temizliği’ ve nihayet ‘anayasa hedefi’.

>>DOĞRU BİLGİ TEMELİNDE BİR 'ANAYASAL KAMUOYU'

Türkiye’nin anayasal durumu, dünü ve bugünü üzerine doğru ve bilimsel bilgi için, bilgi iletişimi ve bilgi paylaşımı temel; karşılaştırmalı anayasa hukuku ve siyaset bilimi verileri için olduğu kadar, insan hakları Avrupa hukuku ve uluslararası hukuk verileri konusunda da.

Bütün yurttaşların anayasal sorunlar üzerinde özgürce kanaat oluşturabilmeleri için doğru bilgiye ulaşmaları, temel bir gereklilik.

>>YOL TEMİZLİĞİNİN ASGARİ EŞİĞİ, 'KAZANIMLAR'

Ulusal ve uluslararası insan hakları kazanımları ışığında, iktidar ve özgürlükler çatışmasında ‘özgürlük lehine yorum’ esas. Şu halde yol temizliğinin anlamı, öncelikle kazanımları sahiplenme ve onları yaşama geçirmek için sürekli –direnme hakkı dahil- mücadele.

Bunun için, bir anayasal bilanço’ gerekli. Bu çerçevede anayasal başkalaşım, haklar alanının genişlemesi ve iktidar alanının daralması ekseninde saptanmalı.

Sadece Türkiye’nin uluslararası kazanımlarına değil, Anayasa’ya da açıkça aykırı yasalar, yüzde 10 seçim barajı gibi olağanüstü dönem düzenlemeleri ile sınırlı olmayıp, (iç güvenlik yasası gibi) yeni anayasa hedefinin zirve yaptığı dönemde çıkarılanların ayıklanması için mücadele edilmeli.

Uygulama, çoğu zaman yürürlükteki mevzuatın bile gerisine düştüğünden, hak ve özgürlükler kullanımında asgari eşiğin altına inilmemesi için, anayasal güvence ölçütleri (md.13) ve kanunsuz emir (md.137) yasağına ilişkin ilkeler çok iyi kavranmalı.

Bunlar, anayasa yapımı için önkoşullar olarak sürekli talep edilmeli; bu yolda, bütün fikri, hukuki ve eylemsel yollar kullanılmalı.

>>HEDEF 'HUKUK DEVLETİ VE HAKLAR TOPLUMU'

Yeni anayasa neden yapılır? Temel değerler olarak hak ve özgürlükleri pekiştirmek, bugünün ve gelecek kuşakların barış içinde birlikte yaşam ortam ve koşullarını yaratmak için.

Hak ve özgürlükleri baskı altına alan, hukuk devleti ve demokratik olmayan mevzuat ve uygulamalara karşı koymak; altyapısını insan haklarının oluşturduğu çoğulcu demokratik bir rejimi savunmak için 01.06.16’da yola çıkan ‘Önce Demokrasi’ girişiminin öncelikleri bunlar...