Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, SES… Diğerlerine benzemez.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, SES…
Diğerlerine benzemez.
Biz neticede bir sendikayız…
Üyelerimizin günlük pratik sorunlarını çözeriz… Bunun için de iktidar odaklarına yakın durur… Bu arada iktidardan nemalanırız… Gerisi bizi ilgilendirmez demez.
SSK hastanelerinin tasfiyesinden sağlıkta taşeronlaşmaya… Genel Sağlık(sız)lık Sigortasından aile hekimliğine… Yenidoğan servislerindeki bebek ölümlerinden bulaşıcı hastalıklara kadar…
Sağlıkla, sağlıkçılarla, hastalarla ilgili ne varsa el atar.
Hastane bahçelerinde, sağlık müdürlüklerinin önlerinde… Sokaklarda, meydanlarda militanca mücadele etmekle yetinmez...
Her türlü haksızlığa, hukuksuzluğa karşı…
Davalar açar… Raporlar, dosyalar yayınlar.
Son hazırladıkları dosya eğitim hastanelerindeki usulsüzlüklerle ilgili.
• • •
Mevzu şöyle…
Türkiye’de mezuniyet sonrası tıp eğitimi, ihtisas yani… Üniversitelere bağlı tıp fakültelerinde ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim hastanelerinde verilir.
Tıp eğitimi verebilmek için eğitimin sorumluları olması gerekir, tabii ki..;
Tıp fakültelerinde profesörler, doçentler, yardımcı doçentler… Eğitim hastanelerinde klinik şefleri ve şef yardımcıları.
• • •
Normalde…
Doçentlik ve profesörlük, klinik şefliğinden ve şef yardımcılığından daha prestijlidir… Akademik olarak.
Ancak…
Klinik şefliği, özellikle… Birçok durumda doçentlik ve profesörlükten daha etkin bir konumdur.
Birçok doktor…
Tıp fakültesindeki bir anabilim dalında çalışan çok sayıda öğretim üyesinden biri olmaktansa…
Eğitim hastanesindeki bir kliniğin… Her konuda mutlak otoriteye sahip biricik şefi olmayı tercih eder.
En güzeli de… Hem doçent veya profesör, hem de klinik şefi olabilmektir.
• • •
Normalde…
Doçent veya profesör olabilmek için nasıl bazı sınavlardan geçip bilimsel yetkinliği kanıtlamak gerekiyorsa…
Klinik şefi/şef yardımcısı olmak için de bütün adayların katıldığı bir başka sınavı geçmek gerekir.
Doçent veya profesör olmak klinik şefi olma hakkını vermez, otomatik olarak… Tersi de geçerlidir,  tabii ki.
Normalde böyledir.
Ama Türkiye’de böyle değildir.
Sağlık Bakanları…
Uzun süredir sınav açılmıyor… Bu nedenle benim hastanelerimdeki eğitim hizmetleri aksıyor bahanesiyle…
Tamamıyla siyasetten uzak olması gereken klinik şefliği kadrolarına… Doçent veya profesörleri atayıverirler.
Hangi kriterle mi?...
Hiçbir kriterle, tabii ki.
Her zamanki gibi;
İdari tasarruf!
Ben yaptım oldu demektir, Türkçesi.
• • •
İster böyle atamayla, ister sınavla gelmiş olun… Doçentlikte beş yılı doldurmuşsanız bu sefer profesörlük beklentisi başlar.
Normalde…
Profesör olabilmek için bir tıp fakültesine geçmek… Yani mevcut klinik şefliğini bırakmak… Hatta belki de taşraya taşınmak gerekir.
Ama, hele de siyasi iktidarla aranız iyiyse, hiç dert değil.
Önce…
Bir tıp fakültesinde… O olmazsa sağlık ya da hemşirelik yüksek okulunda profesörlük kadrosu bulursunuz.
Sonra…
Yükseköğretim Kanunu’nun 38. maddesi devreye girer… Eski kliniğinizde, klinik şefi olarak görevlendirilirsiniz.
Böylece…
Bir ayağınız İstanbul’da ya da Ankara’da… Diğeri Kars’ta ya da Rize’de…
Afyon, Gümüşhane veya Adapazarı da olabilir…
Uçan profesör olursunuz.
Demokraside çare tükenmez…
Osmanlı’da oyun bitmez, nasılsa.