Aksiyon filmlerinde kullanılan bir sahne vardır. Sert virajlı dağ yollarında seyreden araçlardan biri kontrolden çıkar. Uçuruma doğru savrulur. İçindekilerle birlikte aşağı düşüp parçalanmaktan kurtulabilmesi için minik bir şans yüzlerine güler. Kayaların arasından uzayan bir ağaç dalına takılı olarak kalır.

Ya da coğrafyanın bir sürprizi sayesinde güçlü bir kayanın üzerinde tahterevalli misali sallanmaya başlar. Bu bazen içi öğrencilerle dolu bir okul otobüsü olabilir. Bazen de iyi insanları, kötülerden kaçırıp kurtaran bir yolcu otobüsü…

Filmin finaline doğru heyecan doruğa çıkar. Otobüs yolcularının kıpırdamadan durmaları gerekir. Denge bozulmamalıdır.
Sonunda iyiler kazanır! Güçlü bir halat marifetiyle geriye doğru çekilir. Otobüs içindekilerle birlikte kurtulur. Varmak istedikleri hedefe doğru yollarına devam ederler.

Sinemaseverler böylesi filmleri “mutlu son” diye tanımlarlar…

Türkiye 2017’nin başında aksiyon filmlerinin en heyecanlı sahnesindeymiş gibi bir görünüm arzediyor.

Doksan dört yaşında olan, medeni ülkeler arasında kendine bir yer bulabilmiş Cumhuriyet, uçurumun üzerinde ölümcül bir denge ile sallanıp duruyor.

Çok değişik siyasi çevreler aynı uyarıyı yapıyorlar:

“Bu Anayasa değişiklikleri için referandum yapılmasın!”

Bu olasılık uçurumdaki otobüsün kendi kendine geri vitesle kurtulması anlamına geliyor.

Hayır “biz ne pahasına olursa olsun” bu yoldan dönmeyeceğiz diyenlere karşı ise tek şans kalıyor. Otobüse güçlü bir halat bağlayarak geri gelmesini sağlamak… Bu durumu en kısa olarak tek kelime özetliyor:

HAYIR!

Eğer “HAYIR” başarıya ulaşırsa, otobüs uçurumdan kurtulacak. İçindeki herkes aynı yerinde kalarak yoluna devam edecek.

Şoförü de muavini de eskisi gibi aracın yönetiminden sorumlu olacaklar.

Yani herkesin kazanacağı bir “mutlu son” olacak!

Ancak şimdi korku, kaygı dolu heyecanlı bekleyiş sürüyor. Sahne aksiyon filmlerindeki gibi:

“Uçurumda sallanan ülke!”

TESPİT: Bir iktidarın geleceğe yapacağı en büyük siyasi yatırım, seçim yoluyla iktidarı devredecek bir ortam sağlamaktır!

‘Referandum kumardır’

Yurttaş Girişi ve Barış Bloku adlı girişimlerin ortaklaşa düzenledikleri “OHAL’de Anayasa Referandumu” başlıklı toplantı 2 Şubat 2017 Pazartesi günü Taksim Point Otelde yapıldı.

ANAP’ın son genel başkanı Nesrin Nas’ın yönettiği toplantıda TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk, CHP’nin eski genel başkanı ve gazeteci Altan Öymen, AKP Kurucusu, 2002’de seçim kazandıran programını yazan eski bakan Ertuğrul Yalçınbayır, AİHM eski Başkanı Rıza Türmen ve dünyaca ünlü fizikçi, UNESCO Kadın ve Bilim Ödülü sahibi Prof. Dr. Ayşe Erzan konuştular.

Bu bilge insanların gündelik siyasetle bir ilgileri yok. Hepsi geçmişteki mücadeleleriyle anılıyorlar. Farklı siyasi cenahlarda yer almışlardı.

Şimdi biraya geldiler.

Neden?

Türkiye Cumhuriyet’in bütün sistemini değiştirip, bir kişinin ağzından çıkacak sözlerle yönetilebilecek bir kabile devleti haline getirilmesine karşı uyarıda bulunarak “yapmayın” dediler.

Yıllardır pek görünmeyen Hüsamettin Cindoruk yine eski günlerindeki gibiydi. 1980’lerde Cindoruk’un katılacağı toplantıları kaçırmazdık. Mutlaka birkaç “sivri başlık” verirdi.

Mesela Turgut Özal’ın ardından başbakan olan Yıldırım Akbulut için ne düşündüğünü sormuştum. Anında cevap vermişti:

-Protez başbakanımız oldu!

Pazartesi günü Cindoruk bütün bilgeliğiyle hem nüktedan ifadeler kullandı hem de güçlü karşı çıkma refleksini konuşturdu:

-Biz burada bulunanlar eski Türkiye’yi temsil ediyoruz. Onlar da yeni Türkiye olduklarını söylüyorlar. Eski Türkiye’yi tasfiye edeceklerini de saklamıyorlar. Cumhuriyetin temel özelliklerini savunan Eski Türkiye’nin de direnme hakkı vardır!

Son yılların en fazla telaffuz edilen siyasi kavramı “Üst Akıl” üzerine de yine Cindoruk stili bir benzetme yaptı:

-Bence bir ‘Üst akılsızlık’ var!

Son olarak sözü referanduma getirdi. Eskiden yapılan Anayasa referandumları (1961 ve 1986) örneklerini Altan Öymen vermişti.

Cindoruk özel bir ekleme yaptı:

-Referandum bir kumardır! İçinden ne çıkacağı önceden belli olmaz!