Yazar Burhan Sönmez: Kalemimizi, umudumuzu yitirebiliriz. Ama ufukta parıldayan bir düş daima var olacaktır

Ufukta bir düş daima olacak

Yazar Burhan Sönmez, 28 Eylül’de New York Bohemian National Hall’de düzenlenen bir törenle Vaclav Havel Kütüphane Vakfı tarafından verilen Vaclav Havel Ödülü’nü aldı.
Ödülü takdim eden The New York Review of Books’un baş editörü Ian Buruma yaptığı konuşmada baskı altındaki toplumlarda hakikatin yok edilmeye çalışıldığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Siyahın siyah, beyazın beyaz olduğunu söyleme hakkı insanların elinden alınır. Ama yazarlar çıkıp gerçeği sahiplenir ve siyaha siyah, beyaza beyaz derler. Burhan Sönmez o yazarlardan biri.”
Ödülünü alan Burhan Sönmez törende yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Huzuru Bozanlar ödülünü almak bir onurdur. Bu onuru taşımak için beni seçen jüriye ve Vaclav Havel Kütüphane Vakfı’na teşekkür ederim. Bu ödülün bir yazara değil, bir düşünceye verildiğini biliyorum. Özgürlük düşüncesidir bu. Dünya genelinde pek çok yazar baskı görmekte, sansür edilmekte veya öldürülmekte. O yazarların sesi olmak için buradayım. Biz geçmişten gelen anıların hazinesiyle ve geleceğe ait düşlerin güzelliğiyle yaşarız. Hiçbir gücün veya siyasetin, anılarımızı bozmasına veya düşlerimizi ticarileştirmesine izin veremeyiz. Orası edebiyatın yeşerdiği yerdir.”
Umudumuzu yitirebilir ama…

Konuşmasında tutuklu gazetecilere de değinen Sönmez, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kalemimizi yitirebiliriz, cesaretimizi, hatta bazen umudumuzu da yitirebiliriz. Ama ufukta parıldayan bir düş daima var olacaktır. O düş, dünya genelinde farklı renklere sahip olabilir; Afganistan’daki yüzsüz kadınların rengi, cezaevindeki Türk ve Kürt gazetecilerin ve öğretmenlerin rengi, bir kamptaki Arakanlı çocukların rengi, veya Charlottesville’de aşağılanan siyahların rengi. Bütün renkler aynıdır ve tek bir hikâyeyi tasvir eder. Zamanımızın hikâyesidir bu ve edebiyatımızda yer alır. Edebiyatta ulusal dil yoktur. Hepimiz aynı küresel okyanusa aitiz. Dostoyevski, Pablo Neruda ve Toni Morrison aynı sözcüklerle yazar ve hepimiz o sözcükleri anlarız. Edebiyatın güzelliği buradadır. Bu güzelliği koruyabilmek için zaman zaman huzuru bozmaya ihtiyaç duyarız. Martin Luther King yaptı, Gandhi yaptı bunu. Bazen bedel ödemek zorunda kalırız. Özgürlüğe ve edebiyatın güzelliğine değen bir bedeldir bu.”