Ukrayna işçi sınıfı

Kıvanç ELİAÇIK

Ukrayna hakkında hemen her şeyi konuştuk. Yine de unutulan bir konu oldu: Ukraynalı işçi sınıfı...

Potemkin Zırhlısı’na referanslar verildi ama Dzega Vertov’un “Donbass Senfonisi” gözden kaçtı. Ukraynalı işçileri anlatan film, yönetmeninin ifadesiyle “Sovyet işçisinin kahramanlık destanıdır.” Donbass madenlerinde çalışan işçiler o günlerde tüm Sovyet işçilerine örnek gösteriliyordu.

1992’den itibaren Ukrayna’da binlerce işyeri özelleştirildi. Kamuya ait kurumlar değerinin altında satıldı. Sosyal adalet ve sosyal devlet nostaljiye dönüştürüldü. Liberalizasyon, debürokrasi, optimizasyon gibi kavramlar yaygınlaştı. “Turbo özelleştirmeler” sonucunda Ukrayna zengin ve yoksul arasındaki uçurumun en derin olduğu “Avrupa” ülkesi haline geldi.

Ukrayna hükümetleri, ekonomi ve sosyal politikalar söz konusu olunca kendi yurttaşlarını ve işçileri değil çok uluslu şirketleri ve oligarkları gözeten politikalar izledi. İş kanununda yapılan sözde reformlarla iş güvencesi zayıflatıldı, kısa süreli ve bireysel sözleşmeler yaygınlaştı. Sendikalar baskı altına alındı; toplu sözleşmelerin hatta iş kanununun kapsamı daraltıldı. Ucuz işgücü vaadiyle yabancı sermaye davet edildi. Cargill, Efes, Coca Cola, Mondelez, Philip Moris ve Carlsberg vb. davete icabet etti.

Bütün özelleştirme girişimleri sendikaların tepkisiyle karşılandı. 1990’lı hatta 2000’li yıllar boyunca madenciler, grevler, uzun yürüyüşler, madene kapanma eylemleri ve açlık grevleri düzenlediler. Ukrayna bir zamanlar, dünyanın en büyük demiryolu ağlarından birine sahipti. Devlet demiryolları, sistemli ve hızlı bir şekilde küçültüldü. Bütçe kesintileri, işten çıkartmalar, kazalar birbirini izledi. Demiryolu işçileri de madenciler gibi özelleştirmelere ve yolsuzluklara karşı büyük eylemler yaptılar.

DONBASSS’TA İŞÇİLER

Şimdiki ismiyle Kapitalnaya bir zamanlar Avrupa kıtasının en büyük maden havzasıydı. SSCB yıllarında havza, kahraman madenci Alexey Stakhanov’un ismini taşıyordu. Hatta “verimlilik” rekorları kıran madenciler “çalışkanlık” anlamına gelen Stakhanovizm’e ilham verdiler. Ukrayna’nın bağımsızlığıyla beraber bölgedeki madenler, fabrikalar ve diğer kurumlar hızla özelleştirildi. Tüm ülkede olduğu gibi kurumlar kelepir fiyata oligarklara devredildi. Aileden madenci olan ve sağlığını ocaklarda kaybeden bölge halkı hem işsiz kaldı hem de emeklilik haklarını kaybetti.

2014’te bağımsızlığını ilan eden Donbass “halk cumhuriyetleri” kısa sürede kendi ekonomilerini oluşturmayı başardılar. Savaş nedeniyle terk edilen altyapıları kullandılar ve şirketlerden vergi aldılar. Don-Mac’e dönüşen McDonalds iyi bir vergi mükellefi oldu. Kyivstart’ın altyapısını “devralan” Phoenix telefon ve internet hizmetlerine devam etti. Bu şirketler ilginç örnekler olsa da şüphesiz bölgenin en önemli gelir kaynağı kömür madenleridir. Ancak çıkarılan kömür, sadece ve değerinin çok altında Rusya Federasyonu’na satılabiliyor. Yıllardır devam eden savaş nedeniyle cephenin her iki yanında işçiler büyük zorluklar çekiyor. Nüfusun büyük bölümünün göç ettiği “cumhuriyetler”de işçiler, baskı ve düşük ücretlere dayalı bir çalışma rejimi altında çalışıyor.

DİJİTAL PLATFORMLAR

Güvencesizlik ve işsizlik cenderesindeki Ukrayna işçi sınıfı son yıllarda yeni bir fenomenle karşı karşıya kaldı: Dijital platformlar… Ukrayna, dijital platformlar aracılığıyla çalışan işçi oranında Avrupa’da 1. dünyada 2. durumda. Sadece kargo ve kurye firmaları değil bütün sektörler hatta pek çok uluslararası şirket bile online platformlar üzerinden Ukraynalı ‘freelancer’larla çalışıyor. Silikon Vadisi binlerce Ukraynalı’dan “on-demand” siteleri aracılığıyla hizmet satın alıyor. Uber, Glove, Rocket & Uklon ve Kabanchik gibi platformlar dikkat çekiyor. Freelance ve Freelancehunt gibi web siteleri üzerinden tüm sektörlerde taşeron hizmet alımı yaygınlaşıyor.

2014-15’te savaş nedeniyle işsizlik korkusu ve sosyal güvenliğin zayıflamasına yol açtı. İşçiler ya yurtdışına gittiler ya da kayıt dışı işlerde çalışmaya başladılar. Bu koşullarda “gig ekonomisi” ve “platform şirketleri” sahneye çıktı. Vergilerden ve işçilere karşı sorumluluklardan kaçınmak isteyen platform şirketleri kendi hesabına çalışan işçilerle taşeron sözleşmeleri yaptılar.

Ama eskiden olduğu gibi sendikaların öncülüğünde yapılan yürüyüşler ve grevler yoktu. Kendi hesabına çalışan işçiler, bir cep telefonu uygulamasının algoritması karşısında yalnız kaldılar. Yine de 2020 Nisan ayında Kiev’de ve diğer şehirlerde kurye protestoları oldu. Esnaf kurye sistemine karşı “biz işçiyiz” diyerek ücret artışı ve şeffaflık talebiyle eylemler yaptılar.

SAVAŞ VE SENDİKALAR

Bizim için yeni bir haber olsa da Ukrayna’nın doğusundaki savaş işçiler için yoksulluk, göç ve acılara neden olan eski bir sorun. Yıllardır hükümete karşı amansız bir mücadele veren Ukrayna sendikaları, KVPU ve FPU, bugünlerde insani yardım, “sivil savunma” ve Rusya’ya ekonomik yaptırım kampanyası düzenliyor. Savaşın diğer cephesinin ardında Rusya’da ise sendikalar iki farklı çizgi izliyor. FNPR ilk gün yaptığı açıklamayla Putin’in “Barışı Koruma Operasyonları”nı destekledi. KTR ise barış ve diyalog çağrısı yaparak “askeri operasyonların durdurulmasını” talep etti.

Savaşın ne kadar süreceğini ve hangi emperyalist gücün veya hangi şirketin daha karlı çıkacağını bilmiyoruz. Ama bölgedeki işçiler şimdiden hayatlarını ve haklarını kaybetmeye başladılar bile…