Yıl 1992; Muğla Valisi Lale Aytaman Kültür Bakanlığı’na gelerek, “Muğla’da fosil yatağı bulunduğunu ve bu sahayı bana göstermek istediğini” belirtmişti.
Uzmanlarla Muğla’ya gittim. Sayın Vali “fosil bölgesini” göstermek için hazırlattığı helikopterle bölgeye doğru havalandık. Orman bölgesinde epeyce ilerlediğimiz sırada pilot; “yangın ihbarı aldığını, hemen olay yerine gitmesi gerektiğini” bize bildirdi. Jandarma karakoluyla irtibat kurduğunu ve bizlere ulaşacaklarını” söyledi.

Bizi orman içinde en yakın yola bıraktı ve son hızla görevine gitti. Orman yangını, bakan, vali ve akademisyenlerden çok daha önemliydi. Pilotlar doğrusunu yapmışlardı... Yangın başlamadan söndürüldü.



***

O gün; görevine bağlı, yurtsever, ormanın yeşil vatan olduğu bilincinde pilotlar ve kamu görevlileri vardı! Orman yangınına karşı canhıraş mücadele eden orman muhafaza memurları, yangın söndürme emekçileri vardı! Büyük yangınlara hemen müdahale eden THK uçakları ve TSK personeli vardı! Ülkenin her şeyinden sorumlu olduğunu düşünen siyasi partiler vardı!

Kendisini Türkiye Cumhuriyeti’ne ait hisseden, ülkesinin dağını taşını, suyunu ormanını, yurttaşlarının refahını ve mutluluğunu savunan, laik demokratik sosyal ve hukuk devletine sahip siyasi yöneticiler vardı!

***

Yani bu günkü gibi değillerdi… Ormanların yanmasından sevinç duyan yetkililer yoktu! “Evi yanmayanların üzüleceğini” söyleyen, adeta nefret kusan AKP’li belediye başkanları yoktu! “Yanan ormanların yerine hiçbir şey yapılmayacak” diyen ama sonrasında yandaşlara dev beton oteller yaptıran bakan, başbakan ya da… yoktu! “Yanan ormanları söndüremeyen ama suçu CHP’li Belediyelere bulan” utanmaz parti sözcüler de yoktu!

***

Bu kadar ahlaksız bir dönemle karşılaşmamıştık! Dahası 10 gündür cayır cayır yanan ormanları söndürmek için komşu ülkeler tarafından gönderilen uçakları reddeden ve adeta vatana ihanet gibi görülen bu davranışı, büyük siyasetmiş gibi gösteren zavallı bakanlar da yoktu!

Düşünün; ülke yanıyor, yeterli söndürme uçağı yok, millet avaz avaz bağırıyor. Bakan; “Envanterimizde bir uçak dahi yok. Ama Cumhurbaşkanımız talimat verdi yakında ihale açacağız” diyebiliyor!

***

Bu ülkede görülmemiş yalanlar söyleniyor. Geçen yılda da orman yangınları sırasında aynı yalanlar söylenmiş, arkasından orman yangınlarını söndürme işlemi kamu kurumlarının görevi olmaktan çıkarılmış, özelleştirilmişti!

Özelleştirme ihalesi tıpkı hastane, yol, köprü ve havaalanı gibi yangın adedi ve süresi üzerinden verilmiş, ülke bir kez daha yandaşlara peşkeş çekilmişti...
Öyle ki; yangın devam ettikçe yandaşta para kazanıyordu! Oysa; CMC Mühendisliğe verilen ihale parasıyla THK’nın 6 uçağı hemen uçar hale getirilebilirdi.

***

Yangını söndürmek için halk eliyle ateşe toprak atar, pet şişeleri ve naylon torbalarla su dökerken, AKP Genel Başkanı THK’nın elinde “yangın söndürme filosu filan yok” deyince milletin kanı beynine sıçradı! Hele, “Sağır duymaz uydurur!” sözü halkta ciddi bir infial yarattı!

***

Erdoğan’ın bilgi aldığı THK’nın AKP’li kayyumu, yangınları değil nikahları takip ettiği için gerçekleri söylememiş herhalde!

***

Hoş, Erdoğan’da THK elinde 6’ncısının çok kısa bir sürede uçmaya hazır hale gelebilecek uçağı olduğunun biliyor! Çünkü 2018’de damadının İstanbul’da düzenlediği “TEKNOFEST’” de üstün başarı sağlayarak övülen THK’nın yangın söndürme uçakları/ateş Kuşlarını, yakından tanıyor. Orman yangınlarının söndürülmesindeki başarıyı çok iyi biliyor.

Ama Türk Hava Kurumu’nu sevmiyor. Tüm Cumhuriyet kurumlarını kaldırdığı gibi THK’yi de kapatmak istiyor. Bu nedenle doğruları bilerek çarpıtıyor!

***

Oysa ‘ateş kuşları’ yangın ihbarı sonrası 15 dakika içinde pist başında yerini alabilen, her koşulda yangına müdahale edebilen,10 saniye içinde deposunu suyla dolduran ve 2/3 saat havada kalarak yangınları çok kısa sürede söndüren dünyanın en mükemmel yangın söndürme uçaklarıdır!

Ve üstelik yurtsever ve yetkin ‘ateş savaşçıları’ olarak anılan pilotlar tarafından uçurulmaktadırlar!

***

Son bir tespit!

TSK personeli Mehmetçikler, çok kısa önce Karadeniz’deki sel felaketinde yurttaşların yanındaydı. Neden her zaman olduğu gibi büyük felaket olan orman yangınında halkla birlikte değiller?

Kim onları bu asli vazifesinden ala koyuyor? Yanan yerleri yandaşlara peşkeş çekmek için ateşin daha fazla ormanı yok etmesini kim istiyor?