Bir milyondan fazla öğrencinin tarikatlara ait yurt, okul, medrese, Kuran kursu ve özel evlerde bulunduğunu belirten eğitim politikası uzmanı Prof. Dr. Esergül Balcı, özel okulların üçte birinin tarikatlarla bağlantılı olduğunu ifade etti

Ülkede eğitim tarikat kıskacında

NAMIK ALKAN

Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi iken, 2018 yılında "Eğitimde Tarikat ve Medrese Gerçeği, 1 Milyon Öğrenci Tarikatların Elinde” konulu çalışma yapan Eğitim Politikası Uzmanı Prof. Dr. Esergül Balcı, verileri bir yıl sonra tekrar incelediklerinde sayının arttığını söyledi. Raporun yayınlanmasından sonra hakkında soruşturma açılan ve bu nedenle emekliye ayrılmak zorunda kalan Prof. Dr. Esergül Balcı BirGün'ün sorularını yanıtladı.

Hazırladığınız raporda ülkede 1 milyon öğrencinin tarikatların elinde olduğunu söylemiştiniz. Günümüzde durum nedir, bu sayıda bir değişiklik var mı? Neden böyle bir rapor hazırlamayı düşünmüştünüz?

Böyle bir rapor hazırlanması ile ilgili ilk düşüncelerimiz 15 Temmuz’un ardından ortaya çıktı. Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) yıllardır eğitim yoluyla devlete sızmasının sonuçlarını ve 15 Temmuz sonrasında durumun ne olduğunu anlamaya çalıştık. O dönemde ‘FETÖ’nün yerini hangi tarikat ya da grup aldı’ tartışması vardı. Biz de çalışmalarımızı bunun üzerine yoğunlaştırdık. 2018’de raporla ilgili verilere baktığımızda bir milyon öğrencinin tarikatlara ait yurt, okul, medrese, Kuran kursu ve özel evlerde bulunduğunu tespit ettik. Burada temel olarak TÜİK, MEB, TMSF, İçişleri Bakanlığı ve diğer güvenlik birimlerinin verilerinden yararlandık. Bu verileri bir yıl sonra tekrar incelediğimizde sayının arttığını görüyoruz. 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’de tarikatların etkinliğinin azalmadığı aksine arttığı görülüyor. Bunun iki nedeni olduğunu düşünüyoruz:

>>Kendini gizlemek isteyen FETÖ’cüler başka tarikatlarda toplandı.

>>Artan yoksulluk, eğitim olanaklarındaki düşüş, iş sahibi olmak ya da terfi / tayin için mutlaka bir tarikatta yer almak gerektiği düşüncesinin yerleşmesi.

Tarikat ve cemaat örgütlenmesi sadece özel okullarda mı, yoksa devlet okullarında da var mı? Bir oran vermek gerekirse neler söylenebilir?

Bu konuda devlet okullarını özel olarak araştırmadık. Ancak şunu söylemek mümkün; 15 Temmuz’dan sonra FETÖ ile iltisaklı olduğu için en fazla memur, MEB’den atıldı. Tarikatların bu ölçüde etkin olduğu bir sistemde devlet okullarında tarikatların olmaması mümkün mü? Araştırmamız sırasında özellikle taşrada bazı öğretmenlerin devlet okullarında okuyan çocukları tarikatlara yönlendirdiğini gördük. Bu bize bir fikir veriyor. Yani devlet okulları da tarikatların kıskacında.

Eğitimde FETÖ’nün yerine hangi tarikatlar yer almaya başladı? FETÖ’nün eğitimde etkisi sürüyor mu?

Önemli ölçüde tasfiye edilseler de, tıpkı TSK’de ya da emniyetteki gibi mahrem yapıların MEB’de de hala bulunduğunu söylemek mümkün. Ancak 15 Temmuz öncesindeki etkinlikte değiller. Bir çeşit uyuyan hücre durumundalar.

ÖZEL OKULLARIN ÜÇTE BİRİ TARİKAT BAĞLANTILI

Ülkede var olan özel okulların ne kadarı tarikatların kontrolü altında? Bu özel okullar denetim altında mı?

MEB verilerine göre, Türkiye’deki özel öğretim kurumu sayısı 2016-2017 eğitim öğretim yılında 10 bin 053’tü. 2017-2018 eğitim öğretim yılında 11 bin 694’e yükseldi. İlgili kurumların verilerine göre, bu okulların üçte biri tarikatlarla bağlantılı. Denetimi MEB’in yürütmesi gerekiyor. Elbette büyük fedakârlıklarla çalışan eğitim emekçilerini tenzih ederim, ancak pratik olarak düşünelim. İlçe milli eğitim müdürlüğü bu okul ve yurtları usulüne uygun denetlese zaten kapatması gerekiyor. Örneğin Adana Aladağ’da bir tarikat yurdunda yangın çıktı. Kız çocukları diri diri yandı. Anlaşıldı ki, yurt binası kurallara uygun değil. O yaştaki çocukların o yurda gitmesi kanunla yasaklanmış. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yurdu kapatsa önce aileler tepki gösterecek. ‘Çocuklarımız nerede kalacak’ diyecekler. Çünkü başka kalacak yer yok. Sonra tarikat siyasi baskı uygulayacak. Belki müdür sürgün edilecek. Bu şartlarda denetim ne kadar mümkün? Bu hepimizin bildiği bir Türkiye gerçeğidir.

Tarikat okullarında eğitim gören ve yurtlarında kalan çocuklar ne derece güvende? Hangi şartlarda okuyor, hangi şartlarda yurtlarda kalıyorlar?

Son olarak İstanbul’da bir Kuran kursunda çocuklara tecavüz edildi. Buna ilişkin tutuklamalar oldu. Bunlar buzdağının görünen yüzü. Tüm tarikat yurtları, okulları, kursları ve evleri her türlü istismara açık. Bu çocuklar cinsel istismar dışında fikir olarak teröre de yönlendirilmeye müsait ortamlarda kalıyorlar. Buralarda kalan çocuklar evlerine döndüklerinde ailelerini, varsa kardeşlerini de etkileyip yönlendirebiliyor. Bunun örneklerini IŞİD’e katılan ya da Suriye’ye cihat için gidenlerde sıkça gördük. Araştırmamızda bu konuda dikkat çeken bir veri vardı. Tarikat üyesi olduğunu ifade edenlerin yüzde 9’u ılımlı İslam tabirini reddediyor. Bunlar, İslam’ın özünün ‘cihat’ olduğuna inanıyor. Yani 234 bin tarikat üyesi potansiyel şiddet eğilimli ve teröre yatkın kişiler.

TARİKATLARIN YURTDIŞI BAĞLANTISI VAR

Tarikatların ülkede bir anlamda paralel eğitim sistemini kurduğunu belirtmiştiniz. Bu durumun riskleri nelerdir? Bu paralel sistem kurulurken devlet dışında tarikatlar uluslararası destek görüyor mu?

15 Temmuz’da şunu gördük, devlet hiyerarşisi içindeki amirinden değil tarikattaki abisi ya da imamından emir alanlar darbe yapabilir. Silah kullanabilir. Kamuya ait özel bilgileri kendi tarikatına aktarabilir. Kamu kaynaklarını tarikatları için kullanabilir. Atama, terfi, sınav, mülakat gibi durumları tarikatı lehine manipüle edebilir. Kendi adamlarıyla örgütlenerek ayrı bir yapı oluşturabilir. Bu durum dünyanın her yerinde bir ulusal güvenlik meselesidir. Ayrıca Türkiye’deki belli başlı tarikatların mutlaka bir yurtdışı ayağı ya da bağlantısı var. Camilerine, ticaretlerine, eleman devşirmelerine, para transferlerine bulundukları devlet izin vermeden bu faaliyetleri yürütmeleri mümkün mü?