Google Play Store
App Store

CHP Lideri Özgür Özel, dün İstanbul’da düzenlenen ‘Yaşam Hakkı Mitingi’nde “Kadınların, çocukların, hayvanların katledilmesinin sorumlusu iktidardır” dedi. Çözüm süreci tartışmalarına ilişkin Erdoğan’a seslenen Özel, "Bahçeli’yi sözcü kılma, ne diyorsan sen söyle” diye konuştu.

Ülkedeki güvensizliğin nedeni iktidardakiler
Fotoğraf: CHP

Politika Servisi

CHP dün İstanbul Beşiktaş Meydanı’nda ‘Yaşam Hakkı’ mitingi gerçekleştirdi. Kitlesel geçen mitingde konuşan Genel Başkan Özgür Özel, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan çağrısının ardından sessiz kalan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi. Özel, Erdoğan’a "Bir gizli görev dağılımı olduğu ortada. Artık sözcünün görevi bitmiştir. Erdoğan çıkıp bu millete bir açıklama yapmak zorundadır. Bahçeli’yi sözcü kılma, ne diyorsan sen söyle.’’ diye seslendi. Geçtiğimiz hafta TÜSAŞ’a düzenlenen saldırıya değinen Özel, mitingi yaratılmak istenen korku iklimine karşı rıza göstermeyeceklerini göstermek için ertelemediklerini söyledi.

HÜDAPAR İÇİN SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLEN SORUMLUDUR

Kadınları, çocukları, hayvanları katleden sisteme karşı yaşam hakkını savunduklarını söyleyen Özel, şöyle konuştu: ‘‘Bu iktidar Türkiye’yi herkes için güvensiz hale ettirmiştir. Kadınlarımız, çocuklarımız, yenidoğan bebeklerimiz bile güvende değildir. 2022’de erkekler tarafından 334 kadın 2023’te 315, 2024’ün sadece ilk 10 ayında 325 kadın hayatının baharında katledildiler. Kadınları katilleri kadar korumasızlık öldürüyor.

Neredeyse iki kadından biri şiddet görüyor bu ülkede. Kadınların yüzde 70’i geceleri sokakta yürürken kaygılandıklarını söylüyorlar. İki elimizi kaldırarak oy verdiğimiz İstanbul Sözleşmesinden tek bir imzayla, HÜDAPAR’a verdiği sözü tutmak için çekilen kişi, kadınların, çocukların arkasından devleti çeken kişi sorumludur. Tarih önünde sorumludur, mahkûmdur. İki yıl önce Enes Kara, devlet yurt sağlamadığı için kaldığı cemaat yurdunda intihar etmişti. Bu iktidar öğrencinin barınma sorununu bile isteye çözmemekte, birtakım yapıların kucağına itmektedir.’’

‘‘Bu ülke Alperen Enes’i koruyamadı. MESEM projesi kapsamında öldü. Bu ülke 8 yaşında Narinimizi koruyamadı. Diyarbakır’da 18 gün sonra cansız bedenini buldular ama hala katilini bulamadılar. Bu iktidar 2 yaşındaki Sıla bebeğin istismar edilmesine engel olamadı. Bu ülkede bebekler bile korunamıyor. 12 yenidoğan yavrumuz ihmalin denetimsizliğin para için gözü dönmüşlüğün kurbanı oldu. Bu çetenin faaliyetleri bilinirken o hastaneyi açık tuttular. Ne zaman birisi savcıyı tehdit etti, kamuoyu duydu infial oluştu o gün hastanenin ruhsatlarını iptal ettiler. Caydırıcı olsun diye herkesin gözü önünde ibreti alem olsun diye, o hastanelerin askıya alınan ruhsatları başka isimle yeniden önümüze gelmesin diye, mahkeme kararıyla yürütmeyi durdurmalar olmasın diye o hastaneleri bedelsiz kamulaştırmamız lazım. Haydi getirin meclise bunu yapalım. Bugünkü Sağlık Bakanı o günkü İl Sağlık Müdürüdür. Bir gün daha bu bakanlık koltuğunda oturmamalıdır. Aynı kalemle bugünkü bakanı da o günkü bakanı da atayan Recep Tayyip Erdoğandır.’’

GÜVENLİ BİR ÜLKE İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ

‘‘Bugün gençlerimize yönelen en büyük tehlike uyuşturucudur. Toplumun yüzde 70’i maalesef her geçen gün uyuşturucu kullanımının daha çok arttığını ifade ediyor. Bu sorunu yaşam hakkı açısından önemsiyoruz.2023 yılında 1972, 2024’ün ilk 8 ayında 1371 emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Bu iktidar sağlıkta şiddetin önüne geçecek adımlar için sağlık meslek örgütlerinin önerilerini elinin tersiyle itmektedir. Bir sabah uyanıyoruz ormanlarımız cayır cayır yanıyor. İktidarın (sokak hayvanlarını) itlaf yasasını belediyelerimiz yerine getirmeyecek. Bir gün uyarıyoruz, TUSAŞ’taki saldırıyı canlı yayınlarda izliyoruz. Bu iktidarın uygulamaları terk edilene kadar, ülke kadınlar çocuklar bebekler için güvenli bir ülke olana kadar mücadele edeceğiz. Bir kişi için ‘umut hakkı’ konuşuluyor. Bu millet için umut hakkı ne zaman konuşulacak? Açlık sınırı altında yaşana emeklilere, asgari ücretlilere, mülakatla elenen gençlere, onlarca sabıkası olanların öldürdüğü kadınlara, yaşam hakkı elinden alanına çocuklara ve bebeklere ne zaman umut hakkını ne zaman tanıyacaksınız? Vera’nın babası Tayfun Kahraman’a Hatay’ın seçilmiş milletvekili Can Atalay’a ne zaman umut hakkı tanıyacaksınız?’’

‘BAHÇELİ’Yİ SÖZCÜ KILMA SEN KONUŞ’

‘‘Biz yıllardır bu ülkede yaşayan insanların anayasada yazdığı gibi eşitliğini savunduk. Kürtler ‘sorunum var’ diyorsa Kürt sorunu vardır. Cumhur ittifakı konuyu Meclisten kaçırarak, işine gelen aktör parlatarak işine gelmeyeni hapiste tutarak bir dayatmanın içine girmiştir.

Bizim tutumumuz nettir. Kürtler sorunumuz kalmadı diyene kadar Kürt sorunun varlığına inanacağız. Bu sorunlar kayyum politikalarının sona ereceği, sivil demokratik siyasetin önünün açılacağı, herkesin kendisini özgür ve eşit hissedeceği, toplumsal barışın bir mutabakatla inşa edileceği bir süreci mecliste başlatarak bu sorunu çözmelidir. Biz bunun zeminini oluşturacak sürece üzerimize ne düşüyorsa katkı vereceğiz.

Terörün bitmesi için kim konuşacaksa konuşsun. Ama bir kişi konuşturup sorunu çözme hesabı yanlış hesaptır. Biz çözüm için Meclis’i adres gösteriyoruz. Devlet Bey, Abdullah Öcalan’ı Meclis’i adres gösteriyor. Sayın Erdoğan’ın hala iki kelam etme cesaretini gösteremediğini gözlerimizin önünde hayretle izliyoruz. Bir gizli görev dağılımı olduğu ortada. Artık sözcünün görevi bitmiştir. Erdoğan çıkıp bu millete bir açıklama yapmak zorundadır. Bahçeli’yi sözcü kılma, ne diyorsan sen söyle. Biz Erdoğan’ın sorununu çözmek için anayasa yapmayız. Bahçeli ve Erdoğan’ın iyi polis kötü polis oyununa alet olmayız’’