LGS’den mağdur olan öğrencilerin aileleri BirGün’e konuştu. Aileler: ülkenin geleceği olan bu çocuklar eğitime de ülkeye de küstürüldü

Ülkenin geleceği  çocuklar küstürüldü

YAĞMUR ÖZTÜRK

Liselere Geçiş Sınavı (LGS)ile liselere girmeye çalışan öğrenciler, MEB tarafından mağdur edildi. Gerek dönem ortasında değişen sınav sistemi, gerek tercihler ve yerleştirmelerle ilgili adaletsizliğe ve haksızlığa uğrayan öğrenciler mağdur oldu. 70 not ortalamasına sahip öğrenci Anadolu lisesine yerleşirken, aynı mahalleden 90 ortalamaya sahip öğrencinin açıkta kalması sistemde sıralamanın neye göre yapıldığı hususunda kafa karışıklığı yarattı. Geleceklerinin karardığını düşünen öğrenciler ne yapacakları sorusunun yanıtlanmasını istedi. Aileler ise tepkili. Ülkenin geleceği olarak görülen çocukların bu şekilde hem eğitime hem de ülkeye küstürüldüklerini, hiçbir şey yapamıyorlarsa mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğini söyledi.

İstanbul Alibeyköy’de ikamet eden velilerden E.Ş., oğlunun iyi bir eğitim alması için Gaziosmanpaşa’daki bir okula yazdırdığını ama sınav sisteminde yapılan değişiklik nedeniyle şu an 95 not ortalamasına sahip olmasına rağmen açıkta kaldığını ifade etti. E.Ş. yaşadığı süreci şöyle aktardı: “Oturduğum yerle çocuğumun okuduğu ilçe aynı olmadığı için benim oğlum mağdur oldu. O kadar düşük puan alanlar nasıl yerleştiler? Neye göre yaptılar böyle bir şeyi? Tamamen sıkıntıdayız. Çözüm de bulamadık. Bilmiyorum ne yapacağız.”

İstanbul Maltepe’den de benzer sesler yükseliyor. Dumlupınar Ortaokulu mezunu bir öğrencinin babası emekli Kemal Özdeş, “Sistem çocuğumun okumasına müsaade etmiyor. Bunlar çocuklarımızı okutmak istemiyor, onları meslek lisesine ya da imam hatip lisesine göndermek istiyor. İmam hatiplerle Anadolu liseleri arasındaki boş kontenjan farkına bir bakın” dedi.

Özdeş, “Benim çocuğumun başarı puanı 94 ama yerleşemedi. Gerekçe yaş, gerekçe devamsızlık. Dönemin yarısında sınav kalktı dediler, bütün herkes saldı kendisini. Oğlumla aynı sınıfta, başarı puanı 84 olan çocuk bir okula girebildi. Şimdi kontenjan artırma kararı aldı. Ama bu da sorunu çözmez. 50 kişi mi olacak sınıflar? Her okulun fiziki kapasitesi var. Bir sıralama yapıyorsanız kriter bellidir. Eşitlik halinde de başka bir şeye bakarsınız .Ya adres sıralaması yaparsın, ya yaş, ya başarı puanı. Yaptığınız hesabın ne olduğu belli değil. Evim tutuyor, okulum tutuyor, puansa puan”

ulkenin-gelecegi-cocuklar-kusturuldu-497411-1.



260 çocuk açıkta
Bir başka mağduriyet de İzmir Bornova, Şehir Erkan Er Ortaokulundan. Geçen yılın başında muhitteki üç okul, Milli Eğitim Bakanlığının kararıyla tam gün eğitim vermek adına, FETÖ nedeniyle kapatılan bir binaya taşınıyor. Yeni sistemde 8 dönemi aynı okulda okuyan çocuğun avantajlı konuma geçmesi kararı, okul binası değişen okuldaki 260 çocuğun tamamının açıkta kalmasına yol açıyor. Hiçbir yere yerleştirilmeyen çocuklardan birinin annesi S.Y. “Oğlum anasınıfı da dahil 8 yıl aynı yerde okumuşken, son yılın iki dönemi Bakanlık kararıyla okul değişikliği yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından binamız değiştirildi. Burada yapılması gereken tek şey, sisteme bu okul bu ortaokulun devamıydı diye eklenmesiydi. Çok zor bir şey değil. Bunu akıl edemediler mi?” diye yetkililere soruyor. Ek kontenjan açmanın çözüm olmadığını söyleyen S.Y.: “Ek kontenjanlar bütün Bornova’ya açıldı. Tüm Bornova için 300 küsür kişilik bir kontenjan. Zaten sadece bizim okul 260 kişi. Ayrıca çok dengesiz bir kayıt sistemi. O lisenin kalitesi o kadar düştü ki akademik açıdan. Ben de bu nedenle çocuğumu özel okula kaydettirdim. Borç harç gönderiyorum. Bu sisteme inanmadığım için gönderiyorum. Ama sonuna kadar bu işin peşindeyim” diyor.

‘Çocuklar depresyonda’
S.Y. oğlunun yeni okulunun oryantasyon programına gittiğini ve gece boyunca ‘Ben o okula gitmek istemiyorum’ diye ağladığını söylüyor: “Niye bizim hakkımız yeniyor diye bütün çocuklar depresyonda. Ben özel okula gitmek istemiyorum, hakkımı istiyorum diyor çocuk. İnanılmaz üzgünüz. En son ne zaman yemek yedim hatırlamıyorum. Kendi adıma değil sadece, arkadaşlarım adına da. Haydi ben öyle böyle bir yere kaydettirdim.”

***

‘Hocam bizi kurtar’

Artvin Kemalpaşa’da öğretmenlik yapan Hopa Eğitim-Sen temsilcisi Osman Lokumcu da öğrencilerinin yaşadıklarını paylaşıyor: “Yokluk içerisinde ‘Bizi kurtarın hocam’ diyorlar fakat bizim de sihirli değneğimiz, kurtarıcı özelliğimiz yok. Pazar’da okuyan bir öğrencim var. Çocuk çok başarılı. Ortalaması 80. Ama yaşadığı bölgede nitelikli okul olmadığı için meslek lisesi yazdı tercih kağıdına. Kayıt olmak istemeyince, veli Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gitti. Muhafazakâr bir aileydi. Orada onları imam hatipe yönlendirmişler. Ama veliler çocuklarının pozitif ders sayısı fazla olan okullarda okumasını istiyorlar”

Piyasacı eğitim anlayışı
Mağduriyetin yüzde 60-70 düzeyinde olduğunu söyleyen Lokumcu şöyle devam ediyor: “Çocuklar istediği yerde okuyamıyor. Anayasanın eğitim hakkı gasp ediliyor. Bunlar imam hatiplerin önünü açabilmek için ve öğrencileri teknik okullara yönlendirip, ucuz iş gücü sağlamak için yapılıyor. Organize sanayi bölgelerinin yanında teknik liseler açılıyor. Orada stajyer öğrenci adı altında ucuz işçi çalıştırıyorlar. Hatta ucuz da değil bedava iş gücü. Çıraklık yaşı çok daha aşağılara indi. Piyasacı eğitim anlayışından dolayı hepsi.”

“Eğitimin amaçları içerisinde; sorgulayan, düşünen, fiziksel ve bedensel anlamda özgür bireyler yaratmak vardır” diyen Lokumcu şöyle devam etti: “Şimdi tamamen kul köle mantığıyla bir eğitim sistemi geliştiriliyor. Türkiye’de hükümetin eğitim değil, eğitimsizlik politikası var. Mesela ben Sosyal Bilgiler öğretmeniyim. Çin’in sahip olduğu ucuz iş gücü, nasıl ekonomik anlamda büyüdüğü müfredata girdi bu yıl. Bu olay eğitimin piyasalaşma durumuna örnektir. Yarısını ucuz işçi çalıştırma düzleminde işçi olarak eğitecekler, yarısını da itiraz etmeyen muhafazakâr bir kesim olarak. Zaten aslında Anadolu liselerine de artık müdahale ediliyor, yavaş yavaş muhafazakâr gerici kadrolaşmalar oluyor. Bilimsel eğitim anlayışını yok etmeye çalışıyorlar.”

Sistemin başarılı öğrencileri imam hatip ve meslek liselerine yönlendirdiğini öne süre Lokumcu şunları söyledi: “Bunu da nitelikli okul niteliksiz okul diye ayırarak. Anadolu liselerine niteliksiz, imam hatip ve meslek liselerine nitelikli okul statüsü veriyorlar. Başarılı ama bu ikisinde okumak istemeyen çocukların devlet okullarına gitmelerinin önünü kesip özel okullara yönlendirilmesi de var
bu işin içinde.”