Tarikatların, cemaatlerin ve diğer dini yapıların ülkeyi adeta bir örümcek ağı gibi sardığını 2022’de yaşananlar net bir şekilde gösterdi. Özellikle Hiranur Vakfı’ndaki istismar skandalı bütün tarikat ve cemaatlerin maskelerini düşürdü.

Ülkeyi saran karanlık
Hiranur Vakfı Kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel.

Hazırlayan: Mustafa KÖMÜŞ

Tarikatlar ve cemaatler istismarla, cinayetle baskılarıyla ülkeyi adeta kuşatmalarıyla bu yılın en çok konuşulan konuları arasında yer aldı. Özellikle BirGün’ün ortaya çıkardığı Hiranur Vakfı Onursal Başkanı Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızı H.K.G.’yi evlendirmesi ve yıllarca istismara maruz bırakılmasına göz yumması tarikatların geldiği boyutu gözler önüne serdi. Bunun yanında Süleymancıların yurdunda yaşanan cinayet, KYK yurdunda dini vakıfların öğrencilere baskısı, Erzurum’da cemaat evinde kalan öğrencinin intiharı ve Kuran kursunda belletmen tarafından çocukların istismar edilmesi ve cemaatlerin başta İstanbul olmak üzere birçok noktada açtıkları medreseler… Tüm bunlar dini yapıların ülkenin geleceği açısından nasıl bir yerde durduğunu çok net bir şekilde gösterdi.

AKP tarafından tarikatlarla ve diğer dinci yapılarla kurulan ortaklık özellikle laikliğin içinin boşaltılmasıyla oldu. Laiklik sadece Anayasa’da yer alan bir kavrama dönüştürüldü. Dinci yapılara ‘ne istedilerse verildi’. Buradan cesaret alan tarikatından vakfına kadar dinci yapılar her alanda söz sahibi haline getirildi. Halktan aldığı vergileri bu yapılara hizmet için kullanan hükümetinden belediyesine kamu kurumları onların önünü açtı. Hayatın bütününe hâkim olmaya çalışan bu yapılar içki içenleri taciz etti, laiklik karşıtlığı ve şeriat propagandası yapan bildiriler dağıttı, cezaevlerinde bulunan tutuklu hükümlerin hangi dine mensup oldukları bile araştırıldı. Laikliğin sadece bir kavrama dönüştürülmesi ile en çok eziyeti ise kadınlar çekti. Bu yapılar kadınları sürekli hedef aldı ve eve kapanmasını salık verdi. Sosyal devletin çekilmesiyle yurttaşlar tamamen tarikatlar ve onların kurduğu vakıfların eline bırakıldı. Sağlıktan sosyal yardıma bu alan dinci yapılar at koşturmaya başladı. Devlet ‘kamu’ görevini terk etti.

***

Dinci ve gerici yapılar AKP’nin kendilerine açtığı alanda faaliyet yürüttü. Özellikle eğitimde ve sağlıkta bu yapılara açılan alan oldukça büyük oldu. Birçok yurtları bulunan bu vakıflar veya tarikatlar belediyelerden usulsüz şekilde aldıkları arazilerle ülkenin her yerine yayılmış durumda. Devletin açması gereken yurtlar bunlara bırakıldı. Süleymancılar, Ensar ve TÜRGEV gibi vakıflar özellikle AKP’li belediyelerden aldıkları binalarda faaliyet yürüttü ve yürütmeye devam ediyor. Kamunun yapması gereken bu işlemler tamamen dinci yapıların eline kaldı. Sağlıkta ise özellikle Menzilciler hâkim durumda. Salgın sürecinde bakanlığın test ihaleleri bile Menzil tarikatına yakın isimlere gitti. Kamunun eğitim ve sağlığı bu yapılara bırakması ise kamuculuğun da tıpkı laiklik gibi sözde kalmasıyla oldu. Tarikat temsilcileri ile bazı üniversitelerde çalıştaylar bile düzenlendi.

Milli Eğitim Bakanlığı, yaptığı protokollerle öğrencileri adeta dinci vakıfların eline teslim etti. Aralarında İsmailağa Cemaati ve Nur Cemaati’nin de yer aldığı dini yapıların öğrencilere ulaşması, bu yolla sağlandı. Örneğin Siverek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Nur Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen Siverek Öğrenci Derneği’nin ortaokul ve lise öğrencileri için bilgi yarışması düzenleme talebine onay verdi. Nakşibendi Tarikatı’na yakınlığıyla bilinen Server Yaşam Vakfı, MEB izniyle okullarda bilgi yarışması düzenledi. Yarışma için hazırlanan kitapta skandal ifadeler yer aldı. Vakıflara sağlanan kolaylık bununla da kalmadı. Yılın sadece ilk 10 ayında bile vakıf ve derneklere 1 milyar 543 milyon lira destek sağlandı. Taşınmaz tahsisi, vergi muafiyetleri gibi istisnaların yanı sıra bütçeden 2004 yılından bu yana aktarılan tutar 12 milyar lirayı geçti. Ancak tüm taleplere karşın iktidar bu paraların kimlere ve ne karşılığı verildiğini hiçbir zaman açıklamadı.

Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi evlendirdiğinin ve H.K.G’nin yıllarca Kadir İstekli’nin istismarına maruz bırakıldığının ortaya çıkması yılın en çok konuşulan konuları arasında yer aldı. BirGün Yazarı Timur Soykan’ın ortaya çıkardığı olaydan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın iki yıldır haberdar olduğu iktidara yönelik baskılar sonucu öğrenildi. Olayın ortaya çıkmasının hemen ardından Hiranur Vakfı, Gümüşel’i internet sitelerinden sildi. Sitede geçen tarihçe kısmı komple kaldırıldı. Birkaç gün sonra yapılan yalanlamada ise olayın ‘aile içi’ bir mesele olduğu söylendi. H.K.G.’nin abisi ve kız kardeşleri de açıklama yaparak istismarı yalanladı. Ancak daha sonra abinin çocuk yaşta evlenmeyi savunduğu ortaya çıktı.

Olayın üstüne gidilmesinin ardından günlerce suskun kalan AKP’li yetkililer harekete geçti. Önce Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iki yıldır bildiği olayda haberin ardından müdahil oldu. Ardından açılan soruşturmada yine olayın ortaya çıkmasının ardından iddianame kabul edildi. İddianameyi kabul eden Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma için 22 Mayıs 2023’e gün verdi. Ancak kamuoyunun tepkilerinin ardından duruşma 30 Ocak 2023’e çekildi. Devam eden günlerde Bakanlık ve H.K.G.’nin avukatı, istismarcı İstekli ve Gümüşel’in tutuklanmasını talep etti. Mahkeme haberden günler sonra iki sanık hakkında tutuklama kararı verdi.

Tarikatların 2022’de adının karıştığı tek istismar vakası bu değildi. Antep’te faaliyet gösteren Kadiri tarikatının Nadiri kolunun şeyhinin oğlunun ve torununun cinsel istismar nedeniyle hapis cezası aldığı ortaya çıktı. Tarikatın şeyhinin oğlu Cemalettin Kutlubay ve torunu Ertuğrul Kutlubay’ın 5 yaşla 17 yaş arasında 3 çocuğu istismar edildiği öğrenildi. Yalova’da Halil Bağlı Talebe Yurdu’nda 12 yaşındaki U.E., yurtta Kuran ve Türkçe dersi veren 26 yaşındaki M.Z. tarafından cinsel istismara maruz bırakıldı. Şikâyet sonrası tutuklanan M.Z. ifadesinde nitelikli cinsel istismarı reddederken, "Nefsime uydum" diyerek kendini savundu.

Cinsel istismar vakaları sadece tarikatlarda da yaşanmadı. Erzurum’da biri Diyanet’e bağlı olan iki Kuran kursunda istismar vakası yaşandı. Diyanet’e bağlı Hacı Bahattin Evgi Yatılı Kuran Kursu’nda belletmen olarak görev yapan H.A., 5 ay boyunca 7 çocuğu istismar etti. Olayın ardından başlatılan idari soruşturmada yurt görevlileri ilk önce açığa alındı, daha sonra göreve iade edildi. Davada sanık H.A.’ya toplamda 119 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Yine Erzurum’da yaşanan diğer bir istismar vakası da kaçak bir Kuran kursunda yaşandı. 23 yaşındaki F.C. 12 ve 13 yaşlarındaki üç çocuğa cinsel istismarda bulundu. İstismar, çocuklardan birinin olayı köyün imamı Eyyüp Çelik’e anlatmasıyla ortaya çıktı. Davada çocukların aileleri sanıktan şikayetçi olmasa da F.C.’ye toplamda 35 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

Elazığ’da ise tarikat evinde intihar vakası yaşandı. Enes Kara isimli tıp öğrencisi yaşadığı baskılardan dolayı video çekerek intihar etti. Erişim yasağı gelen videoda Kara, dinî baskı yüzünden ateist olduğunu; kendisine yurtta zorla yaptırılan ibadetler, zorunlu okuma programları, telefonlara el koyulması gibi nedenler yüzünden "yaşama sevincini yitirdiğini" açıklamıştı. Enes Kara’nın babası, oğlunun öğrenci yurdundaki baskıdan dolayı değil, bölümü sevmediği için depresyona girdiğini, ateist bir arkadaşının da Kara’yı intihara teşvik ettiğini iddia etti. Baba Kara’nın intiharını haber yapanları da suçladı.

Benzer bir olay Antalya’da KYK yurtlarında yaşandı. Mayıs ve haziran ayları arasında 4 öğrenci intihar etti. Art arda gelen intiharların ardından ülkenin gözü oraya çevrildi. Öğrencilerin dini vakıflar tarafından baskı altına alındığı ileri sürüldü. Akdeniz Üniversitesi Dayanışması tarafından yapılan açıklamada “Biz öğrencileri gelecek kaygısıyla, mezun olunca ne yapacağız sorusuyla; çaresizce boğuşmaya terk eden bu karanlık düzendir. Yurtta ‘manevi danışmanlık’ adı altında öğrencilerin suiistimal edildiğini, tarikat örgütlenmelerinin önünün açıldığını biliyoruz” denildi. İntiharların ardından Bezmialem Valide Sultan ve Elmalılı Hamdi Yazır öğrenci yurtlarında bulunan ofisin önündeki “manevi danışmanlık” tabelaları da kaldırıldı. Yurtlarda “manevi danışman” yerine, öğrencilerin sorunlarını dinlemek üzere psikologlar görevlendirildi.

Daha önceki yıllarda olduğu gibi tarikat yurdunda kalan öğrencilere şiddet vakaları da bu yıl yine yaşandı. İstanbul’da Süleymancıların yurdunda kalan çocuklar güldükleri için görevli tarafından şiddete uğradı. A.E. isimli şüpheli olayın videosunun sosyal medyaya yayılmasının ardından önce gözaltına alındı, ardından basit yaralama suçundan tutuklandı. Urfa’da ise kaç Kuran kursunda eğitmen temizlik yaptırdığı 5 öğrenciye hakaret edip tokat attı. Olaya soruşturma açılsa da eğitmen serbest bırakıldı.

***

MEDRESELERLE ÖRDÜLER

Tarikatlara açılan en büyük alan eğitimde oldu. Başta İstanbul olmak üzere tarikatlar açtıkları medreselerle çocukları etkiliyor. Özellikle İsmailağa Cemaati’ne yakın birçok Vakıf Kuran kursu adı altında açılan medreselerde yüzlerce çocuğu etkisi altına almış durumda. Bu vakıflar eğitim faaliyeti adı altında topladıkları bağışlarla da gelirlerini katlıyor. Hizmet Gönüllüleri Vakfı’nın medreselerinde şu bilgiler veriliyor: “Aileler 12 yaş ve üzeri çocuklarını kayıt yaptırabilirler. Okula gidemiyor. Resmi günlerde izin verilmiyor, dini günlerde izin veriliyor. Eğitim 1 yıl hazırlık 2 yıl hafızlık ve 5 yıl Arapça olmak üzere toplam 8 yıl sürüyor.” Ayrıca aynı kısımda medreselerin resmi olarak var olduğu iddia ediliyor. Yine İstanbul’un birçok noktasında medreseleri bulunan Erenler Vakfı’nın sitesinde ise şunlar deniliyor: “Beş yıllık medrese müfredatını medreselerimizde bitiren ya da farklı kurumlarda bu seviyeye kadar okumuş talebe kardeşlerimizin özel ilmi disiplinlerde daha yetkin bir hale gelmesi için yaptığımız çalışmalardır. Batılı eğitim sisteminin en iyi taklitçisi ve takipçisi olmakla yarışıp övünürken taliplerine verdikleri unvanlarla (doktorluk, doçentlik vb.) onları bir seraba meftun etmektedirler.”

***

KARANLIĞIN TABLOSU

ulkeyi-saran-karanlik-1107560-1.