Ülkeyi tek enstrümana teslim etmemek için TAMAM!

Sunay Akın

Tamam, dediğim şey, AKP’nin de yola çıktığı o parlamenter sisteme kendisini var eden sistemi reddedip çok farklı bir noktaya gelmesi. Ben düşünce özgürlüğüne inanıyorum. Ama düşünce özgürlüğü herkes benim gibi düşünecek, demek değil. Böyle algılanmamalı. Düşünce özgürlüğü istiyorsak düşünen insana da saygı göstermeliyiz.

Bunun yeri de Meclis’tir. TBMM’den daha büyük bir güç yoktur. “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” sözü aslında düşünce özgürlüğünün teminatıdır. Ben Cumhuriyet’i ilan eden bir geleneğin devam etmesini ve bunun terk edilmemesini düşünüyorum. Doğru olan da budur. Aslında var olan her şeyi var eden ve bu noktaya getiren parlamenter sistemin TBMM‘nin yeniden güçlü olmasını hâkimiyetin millete verilmesini, millette olması gerektiğini düşünüyorum. Buna inanıyorum.

12 Eylül’den önce de sanat ve sanatçı için sıkıntılar vardı ama 12 Eylül Darbesi’nden sonra, çok sert bir şekilde, her dönemde düşünceye, düşünen insana, sanat eserlerine, sanatçıya olan baskı hâlâ devam etmektedir. Bunun başlama noktasını AKP olarak almak bence doğru değil. 12 Eylül ve bundan sonra gelen bütün iktidarlar, egemenler tarafından, emperyalistler tarafından, bu ülkeye dayatılan bir denetim şekli ve bunun birbirini doğuran matruşkalar gibi birbirinin içinden çıkan iktidarlar olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki bu konudaki kara tablo hâlâ devam etmektedir. Değişen bir şey olmadığını görüyorum. Bu adalet sisteminde de daha da giderek kötüleşmiştir. Üzülerek söylüyorum ne yazık ki 12 Eylül mahkemeleri bile daha demokrat kaldı günümüzden. Bunu söyleyeceğimi hiç tahmin etmezdim. İstemezdim böyle konuşmayı ama maalesef o kadar adalet o kadar önemli bir konudur ki bir toplumun, bizim için anatomi iskelet neyse, insan için de adalet odur. Ama o kadar çok kırıldı o kadar çok darbelere uğradı ki askeri ya da sivil darbelere uğradık ki hala da uğratılmaktadır 12 Eylül’den bu yana, bütün sorun orada. Ben bunu 12 Eylül politikaları olarak değerlendiriyorum.

Her farklı düşünce bir enstrümandır. Ve bütün enstrümanlar güzeldir. Yani piyano güzeldir, obua güzeldir, flüt güzeldir, çello güzeldir, keman güzeldir hepsi güzeldir. Demokrasi bu farklı enstrümanlar ile kurulan en güzel orkestradır. Onun da yeri TBMM’dir. Bundan daha büyük bir güç olamaz. Bu güzel orkestrayı tek bir sese tek bir enstrümana teslim edemeyiz. Etmemeliyiz.