Ülkü Tamer’e veda…

MEHMET ÖZÇATALOĞLU

Umutların arasından/Kirpiklerin karasından

Döşte bıçak yarasından/Güneş topla benim için…

İkinci Yeni’nin son temsilcisi Ülkü Tamer’i yitirdik geçen günlerde. Sadece bir şairi değil, yetmişin üzerinde kitabı dilimize kazandırmış bir çevirmeni, bir oyuncuyu, bir gazeteciyi yitirdik aynı zamanda. Ama adıyla özdeşleşen kimliği, şair kimliğidir Tamer’in. Dilimizde eskimeyen şarkıların şairiydi o. ‘Güneş Topla Benim İçin’, ‘Memik Oğlan’, ‘Ağıt’, ‘Üşür Ölüm Bile’ bir anda aklıma gelenler. 1937 yılında Gaziantep’te başlayan yaşam yolculuğu 2018 Nisan başında Bodrum’da sonlandı.

Şairi 2010 yılının mart ayında İzmir Şiir Günleri’nin onur konuğu olduğunda görmüştüm burada. Uluslararası bir etkinlik olma özelliğini taşıyan İzmir Şiir Günleri’ne gösterilen ilginin yetersiz olduğunu fark etmiştim o gün. Bugün açıp baktığımda günlüğümün o tarihli sayfasına şu notu düştüğümü görüyorum: “Ülkü Tamer, tek başına bir imza etkinliği düzenlese daha kalabalık bir kitleyi başına toplardı. Peki, nerede bu kentin şairleri, şiir severleri?” Bir daha da hiç bu denli yakın olamadım kendisine. Bugün bana kalansa yanına gidip bir tanışmamanın, birlikte bir kare fotoğraf çektirmemenin pişmanlığıdır.

“Bir soğuk yel eser/ Üşür ölüm bile”

Şimdi ölümün bütün soğukluğunu hissediyoruz şairin ardında. Yaşamın acılarından beslenen, bununla birlikte kitlelere umut aşılayan dizeleriyle baş başayız artık.

Ülkü Tamer’in şair, oyuncu, çevirmen, gazeteci kimliği öne çıksa da çocuklar için de kitaplar yazmıştır. Öncesinde Milliyet Çocuk dergisinin sorumlu yazı işleri müdürlüğünü de yapmıştır. ‘Şeytanın Altınları’, ‘Pulların Savaşı’, ‘Günışığı Hoşça kal’ Tamer’den çocuklara kalanlardır artık. Bir de şu an yayın yaşamını sürdürmeyen Milliyet Çocuk’taki imzaları. Elimdeki ‘Şeytanın Altınları’ Can Çocuk Yayınları’ndan ve 1983 basımı. Tamer, kitabın girişinde şöyle seslenmiş çocuklara: “Sevgili çocuklar, benim ilk okuduğum kitap neydi, biliyor musunuz? Grimm Kardeşler’den Gençlik Hikâyeleri’ydi. Altı yaşındaydım. Bir bakıma okumayı o masallardan öğrendim. Grimm Kardeşler, halkın yarattığı, dilden dile dolaşan masalları almışlar, yeniden yazarak dünya çocuklarına sunmuşlardır. Ben de o çocuklardan biriydim. Edebiyat tutkusunu, nice okurda olduğu gibi, bende de o masallar uyandırdı. Sonraları, bugün bile sakladığım ‘Gençlik Hikâyeleri’ni birçok kere okudum. Her okuyuşumda yeniden sevdim, ona yeniden bağlandım. Bu sevgi bağı, sonunda elinizdeki kitabı yazmaya götürdü beni. ‘Şeytanın Altınları’nda yedi masal-şiir bulacaksınız. Masalları Grimm Kardeşler yazdı, şiirleri ben. Daha doğrusu, Grimm Kardeşler’den yedi masal seçtim, onları yeniden yazdım. Bunu yaparken masallara bağlı kalmadım hep. Konularını aldım, o konuları yeniden işledim. İki sayfalık bir masal, sekiz-on sayfalık bir şiir oluverdi. Sevecek misiniz, bilmiyorum. Amacım sizlere bir şeyler iletmek olduğu kadar, Grimm Kardeşler’e yüzyıllar sonra gönülden bir teşekkür etmekti.”

“Kış, beyaz ağaçlar yaratır topraktan/ bazı insanlardan/ umutsuzluk yaratır/ ama bir sevgi iliştirir bu umutsuzluğa/ dünyanın en garip çiçeğini yaratır.”

‘Pullar Savaşı’nda ise, pul defterlerinin sadece biriktirilen pulların saklandığı ya da korunduğu yer olmadığını göstermiş yazar. Her pulun hikâyesini, onların yaşadıkları serüvenleri anlatmış çocuklara. “Barışsever bir puldu/ Gaziantep’ti adı/ Kendi canını verip/ Özgürlüğü kurtardı.”

‘Günışığı Hoşça kal’ adlı kitapta ise Muharrem var. Yakasına günışığı konan Muharrem. Yoksul bir ilkokul öğrencisi olan Muharrem. Gündüzleri odun deposunda geceleri de bir sinemada çalışan Muharrem. Babası bir fabrika işçisi olan Muharrem… Günışığı ile Muharrem arasında doğup gelişen bu sapasağlam dostluk, sevgi bağı sadece bir gün sürer. Gün doğumuyla başlar, gün batımıyla biter. Ama önemli olan zamanın uzunluğu değildir. Eldeki zaman diliminde neler yaşandığıdır. Bu kısacık zaman diliminde Muharrem ve Günışığı sevinçlerini ve acılarını ortaklaştırır ve paylaşırlar.

Gün, Ülkü Tamer’e veda etme günü olduğu kadar çocukları da ondan kalanlarla tanıştırma günüdür. Tanısınlar umutla dizelerini ören şairi. Bilsinler İkinci Yeni’nin son temsilcisini. Okusunlar, öğrensinler ki yeni Ülkü Tamerler çoğalsın.

Fotoğraf: Kadir İncesu